Gülleri Kıskandıran Peri
Güller, her çağda hatırı sayılan güzeller. Güller, şairlere ilham âşıklara el.
Şehirler, gülleri sinesinde barındıran yerler.
Bir peri var ki güller bile hayretteler. O perinin gamzesine meftun olmuş nice cihangirler. Can vermiş uğruna nice yiğitler…
O, perinin güzelliği, zamana düşen şebnem. Yürekte iz bırakır kirpiklerindeki nem. Hâli, su üstünde yüzen narin gül yapraklarını andırırken; odur gönüllerde efil efil esen.
Çoğunlukla, ateşîn bir nefes yakıp kavuran. Bazen bir nisan yağmuru serinliği. İklimine ulaşabilenlere efsanelerin en güzeli. Parmakları elif elif, hem kuğuları andırır hem nihâli… Süsler ufukları erguvan misali…
Bir adı incelik bir adı zarafet bildim bileli. O, gülleri kıskandıran çağlar güzeli. Unutulmaz gamzesi zambak elleri.
Mavi gerdanlığı ayrı yakışır boynuna. Kendi fatihini almış uyutur koynuna. Minareleri, şahadetin nazlı gelini. Bulamazsınız cihanda eşini benzerini…
Her hâlinde ayrı bir sır, ayrı bir albeni.
Binlerce yıldır odur her çağın güzeli… Onadır gönüllerden coşan muhabbet seli. Onda ayrı bir havaya bürünür baharın erguvanı lâlesi... O, adı İstanbul olan peri, aydınlatır gözleri gönülleri hâlesi…
Bulutun hem gam yüklü hem sevinç İstanbul’um.
Sana tâ yüreğimden can evimden vurgunum.
09.04.2010 İbrahim KİLİK