- 933 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
İLK AŞK , İLK KAZIK !
’Müebbetlik Hayatım’ dan..
Sadece otuz gün süren hapishane hayatım burada sona ermiş ve nihayet yeniden özgürlüğüme kavuşmuştum.
Doğruca köyüme gidip babamın elini öptüm önce . Kucaklaştık, birlikte sevinip ağladık. Kahvedekiler va yolda , sokakta gören tüm köylüler ’Geçmiş olsun !’ dileklerinde bulunurken, aynı zamanda yeniden böyle bir şey yapmamam için nasihatte de bulunmayı ihmal etmediler.
Hapishane etkisi pek o kadar kolay geçmiyor insandan. Bıyıklarım bayağı belli olmaya başlamış. Hareketlerim de eskisi kadar nazik değil. Konuşmam ve ses tonum bile farklı.
O dönem film kiralamakta olduğum Bolat Film’e gittim yine. Sahibi Süleyman film çevirmeye devam ediyordu. O günlerde onların yaptığı ’Kar izleri örttü ’ adlı filmde oynattıkları Bilal İnci ile bir sohbetim oldu. Bu günlerde pek tanınan Yeşim Salkım’ın, müzisyen babası Dursun Salkım ile de ’Belki Yıllar Sonra ’ adlı bir film yaptılar.
Süleyman’ın babası Turgut Bey vardı. Baba oğul sanki filmciliği çapkınlık yapabilmek için seçmişlerdi. Nesrin K. adlı erotik rollerin oyuncusu, hemen her gittiğimde oradaydı. Turgut Bey’i bayağı sömürüyordu. Süleyman da aynı amaçla başka bir kadın oyuncunun peşindeydi.
Nesrin K. adındaki bu kadın bir keresinde bana yaklaştı. Davranışları hiç de hoşuma gitmedi. Hapishane hayatı bile beni çapkın edememişti. Genç bir de erkek eleman almışlardı şirkete. Çocuğun garip davranışları vardı. O da bana musallat olmaya başlayınca ben bu şirket ile arayı açtım. O günlerde Türk sinemasında başlayan açık saçık filmler furyası ve orada karşılaştığım olaylar benim oyunculuktan soğumama da sebep oldu. Abdestinde namazında bir müslümandım ben. Bundan vaz geçmeye de niyetim yoktu.
....
Sevdiğim, mektuplaştığım kız da, bıçakladığım çocuk da aynı köydendi. Oraya gittiğimde çocukla yeniden kavga etmemiz ve onun benden intikam almaya çalışacağı apaçık ortada olduğu halde, kahvemizde bulunan köy telefonu ile, onların köy kahvesine telefon edip, haber vererek gittim üstelik. Telefona çıkan çocukluk arkadaşım, ısrarla vaz geçirmek istediği halde ben ; ’ Yedi altmış beşliği takıp belime geliyorum !’ gibi bir de blöf yaptım üstelik.
Hangi yedi altmış beşlik ? Benim hiç silâhım olmadı ki ! Dedim ya ; hapishane hayatı beni iyice anormal biri yapmıştı. Aynen de dediğim gibi gittim köye. Silâh falan yok tabii. Bıçak da yok. Sadece yaptığım blöf var. Köyün orta yerinde, camiinin karşısında küçük bir kahve vardı. Gençler, yeni yetmeler genellikle oraya giderlerdi. Belâmı arar gibi, direk oraya gittim. Bıçakladığım çocuk ve dört beş arkadaşı oradalardı. Tam karşılarına geçip oturdum. Ayak ayak üstüne atıp, kabadayı tavrımı aldım.
Çocuklar sırayla birer tokat atsalar herhalde hastahanelik ederlerdi beni. Ya da tükürseler boğarlardı yani ! Fakat , yavaşça teker teker kahveden çıkıp uzaklaştılar oradan. Belli oldu ; blöfümü duymuş ve bal gibi de yutmuşlardı işte.
Biraz sonra köy karışmaya başladı. Çocuk eve babasının av tüfeğini almaya gitmiş. Annesi zaptetmek için yırtınıyor. Muhtara haber verilmiş. Muhtar bozuk atıyor bana. Tüfek olayını duyuyorum ama korkmuyorum. Kalabalıkta sevdiğim kızı da görüyorum. Utancından kaçıyor benden. Güç belâ razı oluyorum köyden gitmek için.
.....
Köyden gelenlerden sevdiğimin çoktan başkasını bulduğu haberlerini almaya başlayınca, dünya başıma yıkılmaya başlıyor. İnanmakta zorluk çekiyorum. Mektup yazıp sormak zorunda kalıyorum.
Bir gün hayatımın ilk kazığının tescili olan mektubu alıyorum sevdiğim, kaatilimden :
-’ Sen bana hapishaneden yazdığın mektupta, seni unutmamı, başkasını bulmamı istememiş miydin ? ’
(Devamı ; Hatice’m Kurbanım )
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Güclü kaleminizi tebrik ediyorum. Hatiranizda kendimi buldum......
Olaylar benim yasadiklarimla neredeyse 1e1`örtüsüyor. Su soru aklima geliyor: Kaybolan yillarimi geri verseler ayni sekilde yasanmasina müsaade edermiydim?
Simdi tecrübeliyiz artik; cünkü TECRÜBE hayatta yenen kaziklarin bileskesidir!
Serzenisim kimseye degil kendimedir.
Tam puan
Gerçi vakit sıkıntısı yaşadığınızı söylemişsiniz ama akıcı bir diliniz var. Uzun da yazsanız okunur. Hem üstelik belli bir okuyucu kitleniz zaten var unutmayın. :))
Olayları bir an evvel bir yerlere bağlayıp bitireyim demeden bir gün bence hayat hikâyenizin bazı noktalarını daha detaylı anlatın bence.
Hayat hikâyeniz sürükleyerek devam ediyor.
Başlık "İLK AŞK , İLK KAZIK !"...Ben bu yazının içinde bulmalıydım başlığı...Tefrika yapmasaydınız keşke.
Fikret TEZEL
HÜLYALVER
Fikret TEZEL
Güzel bir şekilde kaleme alınmış anılar...Ama kısa tutuyorsunuz merakta kalıyoruz...Tebrik ediyorum..