2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
884
Okunma
Alanya Kalesi’nin surlarından aşağıyı seyrediyordu. Yazın yoğun dönemi artık geçmişte kalmış, ortalık sakinleşmiş, yağmurlar başlamıştı. Sanki yorgun kent tüm pisliğinden arınsın diye yağardı bu yağmurlar. Köşe başlarını tutmuş azgın gençler ve yarı çıplak sarhoş kadınlar yoktu artık. Bunca rezalete kızmış, kabarmış bir deniz ve dinlenmekte olan sahil uzanıyordu önünde.Yazın bu kargaşasını görmemek için buraları terk eden bulutlar tekrar buluşmak için gökyüzünde toplanmaya başladılar. Kucaklaşmaları mutluluk kıvılcımları saçıyordu etrafa. Gökyüzünü ortadan ikiye ayıran ışık bir saniye için tüm kenti aydınlatırken, ilerde yağmurun başladığı göründü. Sanki bulutlardan yağmur yağmıyordu da, yeryüzündeki tüm ruhlar gökyüzüne doğru uçuyorlardı. Kaleye doğru yaklaşan yağmur ürkütücü olduğu kadar da insanı kendisine hayran bırakır cinstendi.