- 3704 Okunma
- 15 Yorum
- 0 Beğeni
Huzur Veren Olalım,Kaçıran Değil
Kral olsun, köylü olsun, en mutlu insan, evinde huzur bulabilendir.-Goethe.
Bugün Edebiyat Defterini açınca ana sayfada gözüme takılan bu özlü söz dikkatimi çekti. Huzur … insan yaşamındaki en önemli kavramlardan biridir bence. İnsanoğlu dünyaya geldiği andan itibaren, yaşadığı aile, evi, büyüdüğü muhit, aldığı eğitim, her şey ama her şey onun kişiliğinin şekillenmesinde rol oynuyor. Anne baba, birbirini seven, sayan, huzurlu bir ortamda çocuklarını yetiştiren kişilerse, özgüvenleri yüksek, iyi ahlaklı, yaşadığı topluma yararlı insanlar kazandırırlar topluma. İnsanların iyi ahlaklı, kişilikli insanlar olarak yetişmelerinde, helal lokma ile büyütülmüş olmalarının da rolü çok büyük.
Evin geçimini sağlayan ana baba, alın teri ile çalışıp, rızkını meşru yollardan kazanıyorsa, evlatlarına helalinden getiriyorsa, verilen iyi bir eğitim ve dini terbiye sonrası, olumlu sonuçlar almak doğaldır. Çok nadir olarak, ayrık otları gibi, hayırlı insanlardan da kötü nesil gelebilir.
Her insanın görevi, büyüyüp aklı başına geldiği andan itibaren kendini geliştirmektir.
Hiç kimse kusursuz dünyaya gelmez. Hepimizin düzeltmemiz gereken, hatalı davranışlarımız
olabilir. Çocuklar ufakken, anne babaya düşen, çocuklarımızın, bencillik, kıskanma paylaşamama, sahiplenme gibi duygularını, iyi telkinlerle normal seviyelerde tutmak. Aklı başına gelen yaşlarda da, kişiler uyarıldıkları huylarını düzeltme yoluna giderlerse, birlikte yaşadığımız insanlarla huzurlu yaşamayı sağlayabiliriz.
İki aileyi örnek olarak inceleyelim:
Hanım çalışmıyor, evde çocuklarıyla ilgileniyor. Akşam eşi işten gelmiş, kapıyı açtığı gibi, hatır sormadan aç mısın tok musun, yemeğe oturalım mı demeden açıyor ağzını:
-Bu senin çocukların, öldürdü beni sinirden, laf söz anlamıyorlar, canım çıktı onlarla uğraşmaktan, diye başlayan bir girişle eşini karşılarsa, yorgun argın eve gelenin halini düşünün.
Bunun tersi de olabilir, erkek işsizdir, okuldan dönen çocuklarla o ilgilenmek durumundadır, hanım iş stresiyle eve girdiği zaman, bir güler yüz göstermeden ağzını açıp:
-Bir iş bulup da kurtulamadım evde oturmaktan, sıkıldımla başlayan girizgahlar yapıyorsa, o hanımın eve gelirken ayakları geri geri gitmez mi?
Eşimize , çocuklarımıza sevgimizi gösterelim, dışarıdan gelen çocuk, büyük güler yüzle karşılayıp, halini hatırını soralım.Canımız çok sıkkın da olsa o gün, önce onları rahatlatalım.Yeme içme faslı bitince, sohbet eder gibi, derdimizi paylaşalım. İnsan her zaman kendi kendinin psikoloğu olmalıdır.Telkinle kendi sıkıntımızı atıp, temiz havada dolaşarak, olumsuzlukları kafamızdan atabiliriz.
Evlerimizi yaşanabilir kılmak elimizde. Şöyle düşünelim:
Biz bağırıp çağırıp, çıngar çıkarınca, sorun çözülür mü? Cevap büyük ihtimalle hayır olacak. Çünkü karşımızda olan, eş anne baba her kimse kalbi kırılacağı için, sorun daha da büyüyecek.Yüce Peygamberimiz şöyle buyurur:
Sinirlenen insan, ayakta ise otursun, veya yatsın, oturuyorsa ayağa kalkıp yürüsün, bir süre sonra öfkenin azaldığını görürsünüz.
Bunları hayatımda uygulayıp faydasını gören biriyim. Öfke, kalp ve beyin sağlığımız için zararlı etkenler.Önce kendimiz huzurlu olalım ki, beraber yaşadığımız sevdiklerimize hayatı dar etmeyelim.
Akşam birbirimizi yorgun da olsa güler yüzle, tatlı dille karşılayıp, hatır sorarsak, keyifli ve huzurlu bir günü sona bağlamış oluruz.
Eşler evlerine gelirken, huzur sukun içinde, mutlu yuvalarının hayaliyle, daha keyifli olurlar, inanıyorum. Belki bu yazılanları biraz ukalalık, pollyannacılık olarak algılayanlar olabilir, kendi hayat felsefemi ve yaşadıklarımı paylaştım,hayallerimi değil.
Her zaman huzur veren olalım, huzur kaçıran değil…
YORUMLAR
Huzur ruhun kalbin huzur bulduğu yerdedir.Ben ençok huzuru secdede ve evimde bulurum..Dişarı gitsem evime dönünce cennete geldim sanırım..İnsanın en çok rahat olduğu korkudan uzak olduğu yerde ev değilmidir..Güzeldi yazınız kardeşim sevgilerimle selamlarımı bıraktım uzaklardan yurdumuza..Allaha emanet olunuz..
handan akbaş
sayfanızdan önüme bir avuç huzur geldi ... teşekkürler sevgili handan hanım..olması gereken bu..aslında psikolog olacakmışsınız insanın ruh dünyasını çok iyi biliyorsunuz..
ama nedense hep kadından beklenir herşey..iyi eş iyi gelin iyi evlat iyi komşu iyi anne bunu başarmak için savaştığında kendini psikolog kapısında bulur..antidepresanlar falan..ama erkek ekmek getirse yeter..diğer sorumluluklar hep kadının..toplumun kadından beklentisi çok fazla sonuçta kadın etten kemikten bir canlıdır sinirleri çeliktende değil..kendine ayıracak zamanı yoktur..sevgi bir alışveriş gibidir alır verirsiniz..ama hep vermek ALLAHa mahsustur..sevgiyi bolca alan kadın etrafını bundan eksik bırakmaz..ama ne yazıkki sevgiden yoksundur..
daim olsun kalemin sevgili handancım..tebriklerimle..
handan akbaş
huzur........en güzel kelime.......buluyorsan cenneti.....bulamazsan cehennemi yaşarsın....günümüzde erişileyemecek kadar uzakta.......çok güzel handan hanım her yazınız gibi....saygılar
handan akbaş
Kral olsun, köylü olsun, en mutlu insan, evinde huzur bulabilendir.-Goethe.
Handan Hanım “Goethe” herhalde günümüzde yaşasa idi huzur dairesinin çapını bu kadar küçük tutmazdı herhalde.
Günümüz insanı, uyuduğu zamanları saymazsak bu hayat koşuşturmaca sı içinde günün çok kısa bir dilimini evinde geçiriyor. Ne acıdır ki daha daire kapısından kafasını çıkartır çıkartmaz, apartman merdivenlerinde, asansörde, başlar bağ bozumu. Yahu kapıcı daha bu gün sildi, temizledi, bu izmaritlerin işi ne merdivenlerde, asansörde ayıp yahu ayıp, Varan -1-
Apartmandan çıkacaksın, girişte bir araba, ey Allahın adamı park edecek başka yer bulamadın mı, nasıl geçeceğiz şimdi buradan, ettimi Varan -2-
Velhasıl kelam, caddede, trafikte, arabada, okulda, işyerinde huzur bozmak için bir sürü sebep, olay hücum eder insanın üzerine.
Bunca huzur bozan şey içinde gel de “huzur veren ol” sıkıysa. Belki “Goethe” şurada haklı olabilir, zaten insan dışarıda bir şekilde huzur yönünden bayağı hırpalanıyor, yıpranıyor hiç olmazsa evinde üç kuruş huzuru olsun.
Evet, evet huzur şart, hem de her yerde. Bir yazımda şöyle demiştim Handan Hanım; [Ahh ah! Bir yol var da, mesele “Yunus” olabilmekte.]
Saygılar, selamlar
handan akbaş
çileden çıktığım, öfkeden fır döndüğüm oluyor, biraz sakinleşip kendime:
-Ne yapıyorsun, kendine gel, sen şurda ölsen , bu değişmeyecekse değişmez diyor
oluruna bırakıyorum, lahavle çekerek, saygılar.
Huzur Veren Olalım,Kaçıran Değil
“Evin geçimini sağlayan ana baba, alın teri ile çalışıp, rızkını meşru yollardan kazanıyorsa, evlatlarına helalinden getiriyorsa, verilen iyi bir eğitim ve dini terbiye sonrası, olumlu sonuçlar almak doğaldır. Çok nadir olarak, ayrık otları gibi, hayırlı insanlardan da kötü nesil gelebilir.”
“Bu senin çocukların, öldürdü beni sinirden, laf söz anlamıyorlar, canım çıktı onlarla uğraşmaktan”
“Bunun tersi de olabilir, erkek işsizdir, okuldan dönen çocuklarla o ilgilenmek durumundadır, hanım iş stresiyle eve girdiği zaman, bir güler yüz göstermeden ağzını açıp:”
BU NASİHAT(LAR)HEMDE PARASIZ VEREN DUYARLI YAZINIZA BENDEN KUCAKLAR DOLUSU SELAMLARLA ,HASSA KUYUMCU TARTISI GİBİ TARTARAK KALEME ALDIĞINIZ BU YAZIYI BEN SAYGILARIMI SUNARAK ÖDÜLLENDİRMEK İSTİYORUM….Hüseyin DAĞLAR.
ELİNİZE,GÖNLÜNÜZE YÜREĞİNİZE SAĞLIK OLSUN EFENDİM….
handan akbaş
Eşler evlerine gelirken, huzur sukun içinde, mutlu yuvalarının hayaliyle, daha keyifli olurlar, inanıyorum. Belki bu yazılanları biraz ukalalık, pollyannacılık olarak algılayanlar olabilir, kendi hayat felsefemi ve yaşadıklarımı paylaştım,hayallerimi değil.
Her zaman huzur veren olalım, huzur kaçıran değil…
****
Finali manalı bitirmişsiniz kalem dostu.
Çekirdek aile, toplumun en küçük birimidir.
Parçalandı mı o toplum zafiyet geçirmektedir.
Toplum psikolojisinin bozulduğunu son yıllarımızda gazete ve görsel medayada sıklıkla tanık olmaktayız.
Mor sığınma kadın evleri ve şimdi de erkek evleri açılması için girişimlerde bulunan bir topum görmek istemiyoruz.
Bu konuda RÜTÜK titizlikle dizi ve normal filimleri incelemeli ve etik olmayan temaların gençlerimize nasıl örnek olduğu, özellikle vurdulu kırdılı filimler, ihanetler kanıksanmaktadır, çarpık ilişkileri de doğal karşılayan bir gelecek nesil, kültürümüzün de yok olmasına neden olacaktır.
Değerli kalem dostum,
Yazınızı faydalı buldum.
Teşekkürler emeğinize...
Sevgi ve ışıkla
handan akbaş
Evlerimizi yaşanabilir kılmak elimizde
Evet bu bizim elimizde olan birsey.Güler yüzle acilan kapi her zaman baskadir.
Insanin esi kapidan daha girerken sikayete baslanirsa eve geldigine dahi bin pisman olur.
Biz evdeyiz elbette evin isleri ve cocuk bakmak da büyük sorumluluk ama esimiz de oyun oynamak dan gelmiyor sonucta.
Kimisi sabaha dek calisiyor.
Yorgunlugu ile geliyor rahat edip dinlenecegi yerde virvir kim cekebilir.
Iticilige huzursuzluga yol acmaya sebep olur sadece baska da birseye yaramaz.
Hatta yeri geliyor alttan aldigimiz bile oluyor.Olmali.
Ailede ki huzursuzluklar zaten yikik toplumlara neden.
cok güzel bir yaziydi.
yüreginize saglik sevgili handan
sonsuz sevgimle
hicbitmez tarafından 4/8/2010 2:10:16 AM zamanında düzenlenmiştir.
handan akbaş
Çok güzel bir konu ve güzel bir yazı ...Tebrik ederim...
Hep bardağın boş tarafına bakar olduk, dolu tarafı görmezden gelir olduk..
Aile bireyleri önce sahip olduklarıyla mutlu olabilmeyi biliyorsa gerisi daha kolay hallolur diye düşünüyorum.
Sevgilerimle
handan akbaş
Bir erkek, günün sonunda, koşa koşa gelmiyorsa evine...Evine geliyor olmanın sevinci ve huzuruyla...
Bir kadın, günün sonunda, kocasını beklemiyorsa sevinçli bir telaş ile...
O ev, ev olamamış demektir....
Güzel bir konuydu Handan Hanım....Saygılarımla
handan akbaş
Handan Hanım zaten öyle kadife gibi ki yazılarınız huzur veriyor insana. Zaten bu konuya önem verdiğiniz ve dikkat ettiğinize kaleminiz ele veriyor. Çok güzel bir paylaşımdı. Kutluyorum. Yüreğinize sağlık. Sevgilerimle...
handan akbaş
Daralan karşısındakine patlarsa, bir gün o yuva bomba koyulmuş enkaz gibi gümbürtüyle patlayacaktır.
Hem de onarılmamak üzere...
güzel bir yazıydı. kutlarım sevgilerimle...
handan akbaş
Handan arkadaşım, eğitim evde başlar.Bir çocukta kişilik 4 yaşına kadar oluşurmuş. Çocuk, anne babası ile birlikte sevgi ve saygı yumağı içinde büyürse, ailesine ve milletine hayırlı evlat olur...Burada en büyük görev öncelikle annenindir...Bence bir kadın evinde eşine ve çocuklarına karşı daha sevecen, daha sevgi dolu olmalıdır."NE EKERSEN, ONU BİÇERSİN" Sevgiyi ekelim ki, önce yuvamızdan,sonra milletimizden sevgiler yeşersin...Sevgilerimle
handan akbaş
Eşler evlerine gelirken, huzur sukun içinde, mutlu yuvalarının hayaliyle, daha keyifli olurlar, inanıyorum. Belki bu yazılanları biraz ukalalık, pollyannacılık olarak algılayanlar olabilir, kendi hayat felsefemi ve yaşadıklarımı paylaştım,hayallerimi değil.
Her zaman huzur veren olalım, huzur kaçıran değil…
Yazının her kelimesine katılıyorum Handan ablacığım. Huzur veren, huzuru da alır aynı zamanda. Tebrik ediyorum. Sevgilerimle
handan akbaş
Çok güzel yazmışsınız.Aile yapısında huzur olmazsa olmazların başını çeker.Huzurun olabilmesi de karı ve kocaya bağlıdır.Karşılıklı anlayış,sevgi ve saygı ile herşeyin üstesinden gelinir.Maddi olmasa bile manevi sorunlar çözülür.Ama insanoğluyuz.Her zaman dilimize ve fevri davranışlarımıza engel olamıyoruz.Yine de güzel şeyler yazmışsınız.Her daim huzurumuz baki kalsın.Saygılarımla.