- 1958 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kimdir ? Cahit KARAÇ
Kimdir ?
Cahit KARAÇ;
Hiç sevmediğim bir şey. İnsanın kendisini anlatması. Ama malesef buna mecbur kaldım.
Altı kardeşin en büyüyüm. İkizim, ikizim kız ve halen yaşıyor. Altı aylıkken konuşmuş. İki yaşlarında hastalanmış. Yaşayamayacağım düşünülerek bir süre umutsuzluk içinde ölümle pençeleşmişim.
Çocukluğundan beri bilim adamı olmak için uğraşan. Beş altı yaşlarında televizyonu bilgisayarı görmediği, bilmediği halde hayal edip rüyasını gören. Herkes tarafından çok uçuk hayalleri olduğu söylenen. Geleceğe yönelik bir çok rüyalar gören. Öngörü ve sezgisi çok güçlü olan bir kişilik.
Uzun yıllar doktor hatasından oluşan üç hastalıkla birden mücadele eden. Kırk beş yaşlarında yazar okulundan ders alıp şiir yazıp yazarlığa başlayan birisi olarak tanımanız yeterli.
Benim için bu sitede söylenip dillendirilen bilgiçlik ve ukalalığıma gelince; Bu sözü kesinlikle kabul etmiyorum.
Ben son derecede çalışkan, insancıl ve mütevazı oluşum nedeniyle çocukluğumdan beri herkes tarafından sevilip övülen bir kişiliğim. Bunun doğruluğunu isteyen, yaşadığım her yerdeki herkesten sorup öğrenebilir.
Bilgi sahibi olmama gelince; Bir gün çok yoğun bir manevi enerji akımının etkisinde kaldım. (Çok özel bir durum. Anlatılması çok zor. İanan inanır. İnanmayan inanmaz.) Bu enerjinin bende oluşturduğu pozitif etkiyle yukarda bahsettiğim yazar okuluna başlayıp bitirdim.
Ama ben daha bu okula başlamadan yazarlığa başlamıştım zaten. Önceleri yazdıklarıma bende inanamıyordum. Öyle şeyler yazıyordum ki, daha bu bilgileri kimseler bilmiyordu. Ya da ispatlanmış bilgiler değildi.
Nasıl yazdığıma gelince;
Şimdi buraya kadar olanı biraz açmak istiyorum.
Ayakta durup yürüyüp koşunca, ben de kendimi herkes gibi adam oldum sandım. Sonra kendimi sevmeye başladım. Daha sonra okuyup yazmaya başlayınca da akıllandığımı sanıp şımardım. Daha sonraları başkalarını dinlemeye başladım. Baktım benim aklım daha çok boş. Onun da daha bir işe yaramadığını öğrendim.
Daha sonra her şeyi O’nunla bir bildim. O’nu severken O’nunla birlikte her şeyi sevmeyi öğrendim.
Bu sefer korkup kendimden ve her şeyden kaçtım. Sonra düşündüm, kaçanın hiç bir zaman adam olamayacağını öğrendim. Korkumu yenmek için çok daha fazla şey okuyup öğrenmem gerektiğini düşündüm. Okuyup öğrendikçe daha fazla açıldım. Açıldıkça düşüncem gelişti. Akla sunacak seçeneklerim çoğaldı.
Okuma ve düşünme zevkim artıp çoğaldı. Her şeyi okuyup düşünmeye başladım. Okuyup düşündükçe daha fazla akıllandığımı düşündüm. Akıllandıkça okudum. Okudukça düşündüm.
Ne kadar okuyup düşünürsem düşüneyim, hiçbir zaman bana yetmedi. Hep okuyup düşünen bir adam oldum.
Ama hala okuyup düşünenlere öğrenci, okuyup düşünmeyenlere de öğretici oldum. Bu şekilde bilmediklerimi hep öğrenmeye çalıştım. Öğrendikçe yükseldim. Sonunda gökteki ayı kendime hedef seçtim. Rakip aldım. Allah’ım o bir taş parçasıyken güneşten aldığı ışığı dünyaya nasıl verip aydınlatıyorsa, ben canlı kanlı, sana en yakın bir varlık, bir insan olarak neden bilmediğim bilgileri alıp insanlığa aktaramıyorum diye yıllarca Allah’a yalvarıp yakarıp dua ettim.
Zamanla daha çok ilim elde edip yükselmeye başladım. Yükseldikçe bu seferde yalnızlaşıp herkesten uzaklaştım ve yalnız kaldım. Okuyup düşündükçe bu seferde korkum artı. Korkmaya başladım. Ruhum daraldı. Sıkıntıya düştüm. Bu sefer rüyalarım devreye girdi, bana yol göstermeye başladı. Okumaya düşünmeye devam ettim. Gönül dünyam güzelleşti. Her şeyi güzel görmeye başladım. Sonunda korkumu da yenip o zorluğu da aştım.
Baktım akılca ettiğim dualarımın bir çoğu kabul oluyor. Bu sefer Allah’tan utancımdan dua edemez hale geldim. Çünkü artık neyi isteyip neyi istemeyeceğimi bilmiyordum. Ama artık O’na çok yakın olduğumu hissediyordum. Artık bilmediğim bilgileri O’ndan alıp insanlara verme zamanımın geldiğini düşünüp vermeye başladım.
Benim bildiğim birse, O’nun bildikleri binlerce, sonsuzdu. Ben verdikçe tükeniyordum. Ama O verdikçe hep çoğalıyordu. O anda şunu öğrenmiştim. Benim öğrenciliğim ölene kadar hiç bitmeyecekti. Hep öğrenip, öğretmek zorundaydım.
Bu aşamadan sonra, artık benim aklımın yeterli aşamaya ulaştığını ve bir çok insan için lazım olan ilmi üretmede marifet ehli olduğum halde, daha henüz hikmet sahibi olamadığımı çok iyi biliyor ve düşünüyorum.
Marifet ehli olma demek; kişi, yeterli bilgiye ulaşıp sürdürdüğü hayat içinde kendini rafine edip kristalize bir hayat tarzına eriştiğinde, yani içinin dışının bir olma halini yakalayıp sürekli o halde yaşamayı becermesi halidir.
Hikmet sahibi olmakta; irfana dönük bilgelik hali olduğundan bu aşamaya ulaşan bir insanın gündüz görebildiğini gece de görebilmesi halidir.
Bir insanın bilgisini başkalarına verip aktardıkça ne zaman çoğaltıp öğretmen olup olamayacağını, ya da hayatta yaşarken ne kadarına ulaşıp ulaşamayacağını kısmen de olsa düşünüp öğrendim. Ölünce herkesin bütün bilinmezliğe ulaşacağı kesin. Çünkü her kes eninde sonunda her şeyi bilip edenin yanına varacak. Ama o zamanda bu dünya bilgisine hiç kimsenin ihtiyacı kalmayacak.
Şimdi burada son aşamaya neden ulaşamadığımı, hayatımın akışıyla çok yakından ilgisi olduğundan sizlere şahsıma ait bu çok özel durumu açıklarsam; Sizler de benim buradan (bilgiç, ukala, kendini beğenmiş vs. gibi, ne derseniz deyin) nasıl bir adam olduğumu çok iyi öğrenip anlayıp, hakkımdaki tüm zanlardan kurtulup doğru kararınızı vermiş olacaksınız.
Burada gösterdiğim zaaf yada hatamı itiraf ediyorum. Evlat, para, mal mülk, makam, mevki vs. her şeyi çoktan aştım. Ama bir tek karımla aramda on yıldan fazla sürüp devam eden muhabbet eksikliğini bir türlü aşamadım. Halada devam ediyor. Bu bende bir çok yaralar oluşturdu. Ruhumda bir çok gedikler açtı. Daha sonra zaman içinde ibadetlerim aksayıp eksildi. Sebebi, duygu ve düşüncelerimin istikametinin değişmiş olması bile masumiyetime leke sürdüğünden ruhumu kirletmiştir.
Suyun çukurları doldurup bütün engelleri tek tek aşıp deryaya ulaşmasında olduğu gibi, İnşallah bende bu itirafımdan sonra ruhumdaki tüm bu eksikliklerimi, ömrümün sonuna kadar şayet giderebilirsem, bu son aşamayı da geçip hikmet sahibi de olabilirim. Ulaşamayıp en son halde de kalabilirim.
Bir fani için bu aşamaya kadar gelip de burada körelip kalmanın ne kadar acı bir şey olduğunu şimdi anladınız mı?
Neden bu kadar hırçın oluşumun gerçek sebebini şimdi daha iyi öğrendiniz mi?
Şimdi beni daha yakından daha iyi tanıyabildiniz mi?
Şimdi benim bu özverili açıklamamdan sonra bana kimileriniz aptal diyecek. Kimileriniz de zavallı diyip acıyacaksınız. Ama benim sizlerin acımasına hiç ihtiyacım yok. Çünkü kendim ettim. Kendim buldum.
Artık, bu aşamadan sonra sizlerin bana ne diyeceklerinizde hiç umurumda değil.
Saygılar.
Cahit Karaç
YORUMLAR
Bir insanın bilgisini başkalarına verip aktardıkça ne zaman çoğaltıp öğretmen olup olamayacağını, ya da hayatta yaşarken ne kadarına ulaşıp ulaşamayacağını kısmen de olsa düşünüp öğrendim. Ölünce herkesin bütün bilinmezliğe ulaşacağı kesin. Çünkü her kes eninde sonunda her şeyi bilip edenin yanına varacak. Ama o zamanda bu dünya bilgisine hiç kimsenin ihtiyacı kalmayacak.
Allah hayırlı uzun ömürler versin.