Maskeli Soyguncu
Muzları soyup, kabuklarını yerlere attılar. Köşede beliren çöpçünün elindeki süpürgeyi görmediler.
- Çaldın!
- Hayır. Çalmadım.
Müzik aleti çaldığından bahsedildiğini sandı. Bu yüzden cevabından emindi. Çalmayı çok isterdi fakat yeteneksizdi. Kendisini suçlarcasına bakanı, umursamıyordu.
- Çaldığını nasıl geri vereceksin?
- Çalmadım. Esas sen çaldın!
Çalınanın kapı olduğunu sandı. Tersine kendi kapısının çalındığını savundu. Kapısına kadar getirtmeyi seviyordu. Kapısına geleni de eli boş göndermekten, hoşlanıyordu.
- Neden? Çaldın!
- Çok oluyorsun!
Oldubittiye getirmeyi seviyordu. Sevincinden etekleri zil çalıyordu.
- Utanmadın mı?
- Seviyesiz! Sen kim oluyorsun da böyle konuşuyorsun!
Kırmızı elbisesi aklına düştü. Kırmızı rengin hayranıydı. Rujunun ve ojelerinin vazgeçilmez rengiydi.
- Çaldın! Halen üç oda bir salon gibi rahatsın!
- Yeter! Kabahat bendeki senin gibi birisiyle muhatap oldum!
Üç oda bir salondu. Çulsuzlara satılık değildi. Değerini bilenler biliyordu. Çantasının içinden küçük el aynasını çıkardı. Silikonsuz ama çevresinde pohpohlayanların sayesinde şişmiş olan yerlerine bakıverdi. Elini çantasının içine attı. Çantasının içini karıştırdıktan sonra aradığını buldu.
Maskesini yüzüne takarak, çalınacak yeni yaşamların peşine düştü.
Şımarık gönül hırsızlarının yaşamların da parmak iziyim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.