- 1407 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sarmaşığın Çiçekleri
1. Bölüm
Uyku
Aylardan eylüldü.Toprağa düşen sarmaşık tohumu uykudaydı.Yüzüne damlayan ilk yağmur damlası ile uykusu açıldı.”Hoş geldin yağmur damlası “ dedi ilk sözcüğü bu oldu.”Hoş bulduk sarmaşık çiçeği “dedi yağmur damlası.”A…” dedi sarmaşık tohumu “ ben sarmaşık çiçeği miyim”.”Bilmiyor musun” dedi yağmur damlası.”Bilmiyordum” dedi sarmaşık çiçeği. “ Ben nerden bileyim ,uykudaydım ben bundan önce”” sen gelince uyandım “” sen söyleyince kim olduğumu öğrendim. “…” Seninle dost olalım mı” “olalım “ dedi yağmur damlası.
Sarmaşık tohumuyla yağmur damlası sıkı fıkı bir dost oldular…
Günlerden bir gündü ,sarmaşık tohumu sordu:
-Benim annem kim…
-Toprak dedi yağmur damlası
-O nerde
-Onun kucağındasın.Görmüyor musun
-Nasıl göreyim,daha uykudan tam uyanmadım ki,Haydi şu uykudan bir an önce tam uyandır beni…
-Uyanıksın işte
-Tam uyanık değilim.
Benden bu kadar dedi yağmur damlası.Bundan sonrası kardeşlerimin işi.”Senin kardeşlerin de mi var” .dedi sarmaşık tohumu.”Evet” dedi yağmur tanesi.”Onlar nerde şimdi ” dedi sarmaşık tohumu.”Bulut anada” dedi yağmur tohumu.
Uyanacağı günü dört elle çekmeye başladı sarmaşık tohumu.Uyanacaktı.Annesini tanıyacaktı …ilk işi bu olacaktı
***
Aylardan nisandı.Sıcak bir yağmur damlası düştü sarmaşık tohumunun yüzüne.Sarmaşık tohumu uyandı.”Sen yağmur damlasının kardeşi olmalısın “dedi.”Evet evet” dedi.yeni gelen yağmur damlası.Sarmaşık tohumu sevinçle sordu yeni arkadaşına:
-Bulut Ana nerede
-Gök yüzünde
-Gök yüzü nerede
-Çok uzakta
“Ah uzaklara gidebilsem “dedi sarmaşık tohumu.”Annem izin vermiyor “diye iç geçirdi.Yağmur yağdıkça uykusu açıldı sarmaşık tohumunun.İlk tanıdığı annesi oldu.O ne güzel anneydi.Bütün anneler gibi..Güneş toprak anayı ısıttı,toprak ana sarmaşık tohumunu.Yağmur toprak anayı ıslattı toprak ana sarmaşık tohumunu…Okşana sevile uyandıkça uyandı sarmaşık tohumu.
Sarmaşık tohumu uykuyu sıyırıp üstünden atmıştı.Toprak anayı tanıyordu.Bulut anayı tanıyordu,O yağmurun annesiydi…Güneş ananın adını duymuştu,henüz görmemişti.O ışığın annesiydi…Bir de hava ana vardı.
“Ah güneşi görsem” diye yanıp tutuştu günlerce.
***
Toprak ana soğuk havalarda ,sarmaşık tohumu üşümesin diye onun üstünü sıkı sıkı örtmüştü.Başını bile kaldırıp bakamamıştı sarmaşık tohumu..İçeceği suyu da ayağına geliyordu.,Suyunu içip uykuya dalıyordu.
Toprak anaya sarmaşık Ört üstümü diyordu üşüdükçe
Sıcak havalar geldi.Toprak ana sarmaşık tohumunun üzerinden yorganları tek tek attı.Sarmaşık tohumu hareket etmeye başladı.Bir gün yatağından fırladı ,dolaşmaya çıktı. Hava ile tanıştı.Hava anaya güneş anayı sordu.Hava ana güneşi tanıdığını söyledi.
-Güneş nerede
-Gökyüzünde
Bir sabah uyandığında annesinden izin istedi.Güneşi görünceye kadar uzaklara gideceğini söyledi.Toprak ana izin verdi ama bir şart koştu.”şu ipin gideceği yere kadar “dedi.İpin bir ucunu sarmaşık tohumuna bağlamıştı.bir ucunu eline almıştı.Sarmaşık tohumu o gün güneşin sadece ışıklarını görmüştü.Ertesi sabah annesinden daha uzun ipe bağlamasını istedi.Yine güneşi göremedi.Sarmaşık tohumu toprakla savaş halindeydi.Tepikliyordu toprağın karnını...Toprak ilk defa sevindi ve güldü o gün...Müjde tepikleriydi bu tepikler...Yıkıldı o gün toprağın karamsar düşünceleri ve düştü yüzü koyun karanlık veren bütün düşünceler...Ümit ve sevinç yaşandı o gün ...Ertesi gün sabırsızlığından çatladı sarmaşık tohumu .”oh be dedi.çatlamak lazımmış güneşi görmek için…Ne güzel bir güneş bu.Ateş topumu ne.Kim oynuyor bu top ile.Ogün kendi kendine sayıklayıp durdu.
***
Güneşi gördüğünün ikinci günüydü.Solucan arayan bir tavuk köklerine kadar sokuldu ve eşelendi durdu.Eyvah dedi sarmaşık çiçek açmak kim ben kimim... Boyu küçücüktü evin hanımı onu ertesi gün farkedecekti ve etrafına çeper örecekti...
Toprağın altı ne güzeldi...Toprağın altı cennet üstü cehennem dedi sarmaşık .
Bir serçe sineği havada kapmıştı.Keşke görmeseydi.Örümceklerin duvardaki ağlarını da gördü...
Beşinci gündü sarmaşık oh çiçek açacağım diyordu.Sabahtan çıkan bir rüzğar saatlerce onun başını yerden yere vurdu.Evin hanımının pencere demirine bağladığı ipleri de görmemişti henüz.Elini uzattı bir tutan olmadı...
Sarmaşık öf şu rüzğardan diyecekti.Sustu .Neden mi...Yakınında incir ağacı vardı.Oh ne güzel esti rüzgar dölleneceğim diyordu...Rüzğar esmeseydi ipin kıymetini bilmezsin diyordu evin hanımı eğilmiş kulağına...Öyle ya düşman olmasaydı dostun kıymetini kim bilir...diye düşündü sarmaşık.
Vakit ikindiydi güzel bir güneş çıkmıştı. Oh çiçek açacağım dedi sarmaşık.Batan güneşle uykuya gözlerini yumdu.
Yalnız değilim yalnız değilim diye rest çekmişti rüzğara sarmaşık. Evin hanımı ile tanıştığı gün.
***
Evin Hanımı
Mevsimlerden yazdı.Hava anayı çok seviyordu sarmaşık çiçeği ama rüzğardan çok korkuyordu.Hava ananın hızlı koşmasından başka bir şey değildi rüzğar.Ama korkutucuydu.Hava ana birinin imdadına koşarken rüzğar meydana geliyordu.Hava anaya da hızlı koşma demeye korkuyordu.Rüzğar nazik olan yapraklarını kırıyordu sarmaşık çiçeğinin…
Bir gün sarmaşık çiçeği elini uzattı aman sıkı tut elimi anne dedi.Diğer eliyle de gözlerini ovuyordu Gözlerini açtığında bir kuş gördü.
Ona seninle arkadaş olalım mı dedi.Kuş neden olmasın dedi.Ve iyi bir arkadaş oldular.Kuşun annesi -babası vardı ...Kendikendine sordu sarmaşık çiçeği benim annem -babam niye yok ...
O kuş bir gün ona “çiçek açacağını “söyledi.Önce oh be dedi ;sonra sarmaşık çiçeği şaşırdı.”Ben bir otum ,nasıl çiçek açarım.”Evet dedi kuş.Şu evin hanımı seni sulayacak.””beni yağmur damlasının kardeşleri suluyor.dedi sarmaşık çiçeği.Kuş “şimdi yaz mevsimi başladı yağmurlar yağmaz.Seni sulama işini evin hanımı yapacak artık.
Sarmaşık çiçeği evin hanımını merak etmeye başladı.”Ah onu yine görsem” dedi durdu günlerce.
Sarmaşık bu kuşu çok seviyordu.Uzaklardan havadisler getiriyordu bu kuş sarmaşığa...Sarmaşık kuşa sormuştu:Beni seviyor musun...
-Evet ...demişti kuş.İşte o günden beri seven sevilir...diye düşünüyordu sarmaşık.
Bir gün kuş şu havadisi getirmişti:Uzakta savaş vardı...Bombalar atılıyordu...Evleri şehirleri yakıp yok ediyordu bir anda...
-Ateş annemin yaptığına bak demişti sarmaşık fısıltı ile.
Ateş anayı da tanımıştı.Hava anayı da...yine de bir günden bir güne onları kırmayı aklının ucundan bile geçirmemişti...
Güneşli bir gündü, evin hanımının sesi duyuldu” Ne güzel oldu bu sarmaşıklar…ah susuzlar da.” Diyordu.
Yaz gelmişti...Su su diye feryat etti sarmaşık.Her sabah sulanmak istiyordu.
Evin hanımı sarmaşıkları iki günde bir sulayacaktı ve bir de iple evin pencere demirlerine bağlayacaktı.
Sarmaşık çiçekleri.Çiçek açtılar mı,evi ne güzel olurdu her yaz.
Evin hanımına sordu sarmaşık Benim annem -babam nerde Evin hanımı onlar öldüler dedi ...Sen yetimsin dedi...Herkes yetimin annesi -babasıdır dedi...
Onlar geçen yaz çiçek açtılar sonra öldüler.önce çiçek sonra ölüm... dedi sarmaşık.
***
Bir sabah sarmaşıklar ağlıyordu.İp ip diye feryat ve figandaydılar Nerdesin ey ip ... Evin hanımı onlara niçin ağladıklarını sordu.Yerlerde sürünmek bizi üzüyor dediler .Evin hanımı ipler sarkıttı sarmaşıklara Haydi pencere demirleri sizi bekliyor kalkın şimdi ayağa dedi onlara. Minnet ve teşekkür dolu bakışlarla saatlerce baktı sarmaşık evin hanımına o gün...
Sarmaşık çiçeğinin boyu bir karış olmuştu. Kendine en yakın ipe elini uzattı. İpi sıkı sıkı tuttu. ”Rüzğar esince savrulmam artık.” Dedi.İp öğünüyordu diğer iplere ,sarmaşık bana sarıldı.Benden bahtiyar kim var...
Evin hanımını aradı gözleri. Ne iyi kadındı o. O olmasa hali nice olurdu. Susuzluk bir yandan, rüzğar bir yandan. Güneş ana şimdionu yakacaktı, hava ana esince savuracaktı. İnsan eli cennetten uzanan eldi ona.
Evin hanımı köy çeşmesinden su getiriyor,sarmaşıkları suluyordu.Ne iyi insandı o.Sarmaşık ona aşıktı...
“İnsan annelerin en güzeliydi. İnsan için açacaktı çiçeklerini sarmaşık çiçeği.
***
Deprem
Sıcak bir yaz günüydü.Evin hanımı tarladaydı.Kışlık yakacağını hazırlıyordu.Bir eşeği vardı.Onunla yakacağı odunları evine taşıyordu.Tarlalardan hazırladığı kışlık yiyeceğini de bu eşek ile taşıyordu.Kıymetliydi eşeği.
Eşeğine odunları yüklemiş ve yola koyulmuştu .Depreme yakalandı.Yolda büyük büyük çatlaklar meydana geldiğini gördü eşeği için kaygılandı.
Evi yıkılmış mıydı acaba.Yıkıldıysa bu kışı nasıl geçirecekti. Düşüncelere daldı ve ağlamaya başladı kadıncağız.
Köy camisinin minaresi yıkılmıştı.Kadın bunu görünce daha da dertlendi .Gitti evim diyordu.
Köyün sokaklarında hızlı hızlı yürürken çatlayan birkaç ev duvarı da görmüştü.Acısı artmıştı.Evine yaklaşınca düşüp bayılacak gibi oldu. Kendini zor tutuyordu.
Evini uzaktan gördü .Evi yıkılmamıştı.Yakınına geldi bütün duvarlarını inceledi çatlaklık bile yoktu.Sevindi.Sarmaşık çiçeklerini açmış gibi gördü…ve dilinde dualar açtı.Sarmaşık çiçekleri gibi dualar.Çok şükür diyordu.Allah’ım sana çok şükür...
Deprem olurken Ne yapıyorsun toprak ana demişti sarmaşık. Hava ananın rüzğarı ...Toprak ananın depremi vardı...Bunu öğrendi sarmaşık;Allahtan başka kime güvenilir ...dedi.Aman deprem aman deprem nerden çıktın...Aman bu duvarı yıkma demiş, avuçlarını açıp Allaha dua etmişti...
***
Sabahtı.Sarmaşık etrafına göz gezdiriyordu. Bir ana leylek kuluçkaya yattığı yuvasından seslendi sarmaşığa.Sen çiçek açsan ,ben de yavrularıma kavuşsam ,dünyanın en mutlu günü o gündür.
Üç günden beri kargayı takip etmişti sarmaşık.Karganın kötü niyetini anlamıştı.Ahırın çatısındaki arkadaşını uyarmalıydı ama sesini oraya nasıl duyursun...Rüzğarın esişinden yararlanıp sesini duyurmuştu...oh be dedi rüzgar iyi ki, esti.Avucunu yalamıştı karga.Ana ve baba leylek ne güzeldi.Allah’a şükreden iki kuş...
O gün kırkıncı gündü ,Sarmaşık çiçek açtı ,Sarmaşık çiçek açtıkça açtı… Toprak,hava,ateş ,su…sarmaşık tohumunu emzirdikçe emzirdi .Toprak Aşk büyüten bir gönül titizliğiyle gıda veriyordu sarmaşığın köklerine...O gün ikindi vakti pencere demirleri leylayla vuslat yaşayan mecnun gibiydi.Sevinç çiçekleri açmıştı... İp boyunca uzamıştı sarmaşık. Pencere camlarına erişmişti.Şarkılar gibiydi,şiirler gibiydi sarmaşığın çiçekleri.İçinin güzelliğini dışa vuruyordu sarmaşık.
Evin hanımı pek seviyordu sarmaşıkları ve her sabah onları suluyordu.Sarmaşığın dalında teşekkür demekti açan çiçekler…
Sarmaşıklı ev evlerin güzeliydi…seslenirdi güneşe sarmaşığın çiçekleri ”aman eksik olma tepemden” derdi sanki.
“Sarmaşıklı evin avlusuna kem rüzğarlar girmesin .Şiirler seslensin göklere sarmaşıklı ev.Güneş ışık,bulut sevgi yağdırsın üstüne.O güzel köyde ,sarmaşıklı o ev,sarmaşıklara kucak olan o ev,dünya yaşadıkça yaşasın…”der gibiydi toprak ana…
2. Bölüm
Ve ayrılık...
Son bahardı.sarmaşık yatalak bir hastaya benzediğini anlamıştı.Ölümün ayak seslerini duymuş gibiydi.Sarmaşık üç günden beri ölümün geleceği günü bekliyordu.Bir ikindi vaktiydi evin hanımı Ey sonbahar soldurma ,ne olursun soldurma sarmaşığımı diyordu baş ucundaydı sarmaşığın...Sarmaşık evin hanımına Cennette buluşuruz. üzülme elveda elveda dedi ve boyun büktü...
Sarmaşığın son nefesleriydi aldığı nefesler...
Altmış günü geçkin bir ömrün sonuydu artık...
Son bahardı.Ana leylek yavrularına seslendi.Toparlanın gidiyoruz. Yarın göç başlıyacak Buralar bize haram oldu artık...
Son bahardı. Ağaçlar üzgündü...
Son bahardı.Gök yüzü mavi değildi artık...
Sonbahardı...
Güneş ana unutmuştu sarmaşığı. Sarmaşık hayata küstü.Artık çiçek açmıyordu.Hava ana soğuk elleriyle nasıl sarsın onu.Toprak ana ise çok çaresizdi.Bir lokma yemek yemiyordu sarmaşık.
Ekim ayı ahir zaman gibi bir şey,İhtiyarlık gibi bir şeydi sarmasık için.Sarmaşık yataklara düşmüştü.Ölümü bekliyordu.
Evin hanımı üzülüyordu.Evinin penceresinde bir güzellikti sarmaşık.O, güzel tüylü kuş uçup gitmişti...
Pencere demirleri alışıktı bu ölümlere.Bahara yeni sarmaşıklar gelecekti ve acısını unutacaktı.
Avlunun dost kuşları bile üzgündü.Sarmaşığa öyle alışmışlardı ki,Ayrılık acı olacaktı.
Ayrılık vakti yaklaştıkça yaklaşıyordu.Sarmaşığın kısa ömrü tamamlanıyordu.Bahçe artık hahzundu.