biR evlilikte artık sevgi ve saygı kalmadıysa o evlilik asla devam ettirilmemeli ....
biR evlilikte artık sevgi ve saygı kalmadıysa o evlilik asla devam ettirilmemeli ....
şimdi burdayım peki yarın nerde olacagım .ona karşı çok direndim ama olmadı başaramadım ,daha doğrusu başardım şimdi o hastalıktan ayrılıyorum benden çok şeyler alıp götürsede yinede içimde biraz daha kalan sevgi ve yaşam filizleri tekrar canlanıyor ,hatalar insanları dogruyu bulmalarına yol gösterir nasılki bir hastalıkta igneyle vucuda zayıf mikrop verip vucudun direncini artırması saglanıyorsa hayat ta böyle bence ve şimdi kendimden daha çok eminim özellikle sevgisiz YANLIZ KALDIKTAN SONRA sonra hayatın yaşamanın önemini daha çok anlıyorum ve bu güne kadar olan kırgınlıklar üzüntüler kıskançlıklar herşey boşmuş ben halen neyi paylaşamadıgımızı anlamıyorum bence hayat kısa yaşam zor amaaa etrafımızda bizi mutlu edecek o kadar çok sebep ve etken varken biz yinede nerde bizi huzursuz edecek nerde mutsuz kılacak etken varsa onu arar bulur çıkarırız oysaki hep deriz ki ceviz kabugunu doldurmucak sebepler .
Sen benim arkadaşım dostumsun ben senin için hep iyi şeyler düşünürüm seni kırmak istemem sende öyle, ama dostta olsak bana verdigin degeri ilgiyi hoşgörüyü sevgiyi bi başkasına verirsen seni kıskanırım ama sana karışamam ama asla birbirimizi kırmayız yine herzaman saygımız ve sevgimiz olur degerlerimiz bir olur ,gerçek dostlukta asla karşılık yoktur sevgi vardır saygı vardır ama en çok ta hoşgörü ve iyi niyet vardır. ama evlilik öyle degil evlilikte bağlılık var sorumluluk var kişiler birbirlerinden sürekli beklentileri olur evlilik öncesindeki sevgi ve saygı % 70 kalmaz artık önceki gibi herşey pespembe degildir önceden onun için herşeye katlanabilirken şimdi ise çogunlukla katlanmassın ondan daha fazla anlayış göstermesini beklersin (bu anlattıklarım benim yaşadıgım düşüncelerimdir ve bu olaylar çiftlerin her ikisindede olabilir sadece birindede olabilir ) ama çok mutlu olan evliliklerde yok degil illaki vardır bunlar ise bence şanslı olanlardır ve zamanında birbirlerini çok iyi tanıyabilen her yönüyle anlaşabilen ,aşktan sevgiden önce birbirlerine olan saygılarını gösterebilmişlerdir .
Bu dünyada herşeyin bir direnme mukavemeti vardır aynı doğanın nasıl kanunları varsa bizdede öyledir erkegin yapısı ve duyguları da kadından farklıdır kadınınkide erkekten ,bunun aksini kimse iddia edemez degilmi , öyleyse beraber yaşanılan bi hayatta kadın veya erkek kendi kurallarının dışına çıkarsa o düzen mutlaka bozulur "aynen dogada ormanları yok edersen yamurların yada havanın temizlenmesine engel olup düzenin bozulması gibi" bir kere evlilikte kesinlikle karşılıklı saygı ve güven herşeyden önce olmalı kimse kimsenin zorla karakterini degiştiremez ve zaten herşeyden önce uyumlu olabilmek esastır .neden evlenme ihtiyacı duyarız ki çünki daha düzenli ve kendimize ait bir hayatı kurabilmektir güzel hayeller ve umutlar vardır ama malesef herzaman bunlar gerçekleşmeyebiliyor daha iyi bi hayat beklerken tersi de olabiliyor bence bizim gibi kültür seviyesi düşük ülkelerdeki evliliklerin % 80 i zoraki bir evlilik südürüyor ve mutlu degiller bu mutsuzluk insanları daha çok asabi ve sinirli yaparak çocuklarada yansıyor ve öyle yetişiyorlar (eşim ve ailesi buna tam bi örnek).bütün bunların sebebi olarakta ben cehalete, acelecilige, duygusallığa ve egitimsizlige baglıyorum ,aile ve yetişme tarzıda en büyük etkenlerden biridir ,bu nedenle biR evlilikte artık sevgi ve saygı kalmadıysa o evlilik asla devam ettirilmemeli ....
TUNCER
YORUMLAR
Hayatımın inciten, acıtan yanını sığdıramıyorum hiç bir coğrafyaya
Fırtınalı bir gecenin kör karanlığında bir başına ıpıssız sokaklarda yürümek ne kadar zordur. Hele tutunacak birTuncerbir dalı kalmamışsa insanın bu dünyada ve gidilecek bir yeri de yoksa. Hayatın anlamsız girdabında debelenmek, anlamsızlığın boşluğunda kalakalmak, bir başka ölümdür aslında insan için. HELEDE BEN TUNCER BIRDAL ICIN can.....
Her sonbahar geldiğinde ben ayrılıkları yaşarım. Elvedaları, yalnızlıkları, özlemleri, solgun kırık beklemeleri; Bir de adı konmayan iç çekişleri, korkuları, uzak ve dalgın bakışları akan sulara, hıçkırıkları....almanyada
Ve yüreği buğulu sevdalı aşıkları düşünürüm her sonbahar geldiğinde. Pişmanlıkları, kalpte gizli kalan sırları ve kalpte gizli kalıp bir ömür kanayan yaraları, suskunlukları, ayrılıkları, sınırları, gurbet de ölüp gidenleri ...
Ne zaman sonbahar gelse unuturum içimdeki mavinin çağrışımını, beyazın ışığını, baştan aşağı acıya keser bedenim. Gülmeyi unuturum ne kadar zorlarsam zorlayayım kendimi, gülemem. Anlarımki, benim yüreğimde ağlıyor gözlerimle beraber... Şu uzak ALMANYA da YABANCI diyarlarda hüzün ve acı sızı sızı dokunuyor gönlümün en derin gergefine.BEN TUNCER BIRDAL Karanlık bir FORCHHEIMDA de yolunu bulmaya çalışan şaşkın bir yolcuyum sanki. İçimdeki deli rüzgarlar alıp buralardan çok uzaklara götürüyor beni. Çocukluğumun ve ilk gençliğimin geçtiği kıyılara savuruyor ruhumdaki özlemleri...
Hayatımın inciten, acıtan yanını sığdıramıyorum hiç bir coğrafyaya. Bilincimi kaybetmek istiyorum, hatırlamamak geçmişimi ve unutmak bütün ihanetleri. Üşümek ve düşmek istiyorum derin bir uçurumun kenarından. Ölüm etrafımda durmadan dans ediyor biliyorum. Bir gün hiç beklenmedik bir yerde vuracak beni. Korkmuyorum, ölüm kıyafetimi giyiyorum;BEN TUNCERBIRDAL hergün üstüme. Hayallerimin düştüğü yerde düşeceğim. Gözlerimde fer, dizlerimde derman kalmayacak. Vurgun yemişT BIRDAL dallar gibi düşeceğim yerlere, bir daha hiç kalkmayacağım
tuncerbirdal
almanya