- 810 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Büyüklere masallar-Pambuk pirenses ve yetti cüceler
Az sonra okuyacaklarınız tamamiyle hayal ürünüdür,
yazarın şahsıyla,ve yorumlayanların şahsıyla uzaktan yakından alakası bile yoktur...
İÇİMDEN GELDİĞİ GİBİ
...iftiharla sunar...
Casting:
Ennn başroldeki oyuncular:
Pambuk pirenses
and
Yetti (insanın canına yeten) cuceler
Yardımcı karakterler:
Geveze ayna
Kral
Köttü kraliçe
İyi avcı
Kötü avcı
Uşak
Sayısı belirsiz hizmetçiler
Ormandaki hayvanatlar
and
PİRENS
and
eNNN önemli karakter,olmazsa olmazımız:
İÇSES
Adı sanı bilinmeyen,koordinatları henüz belirsiz,haritada yeri dahi gösterilemeyen,
uzak,çoook uzaaakkkkk,hatta dahada uzakta,tahmin edemeyeceğiniz kadar uzakta bir ülkede,
yemyeşil,güzel,herkesin dostça,arkadaşça,kardeşçe yaşadığı,
herkesin birbirine sevgiyle baktığı,
hiç bir kötülüğün olmadığı bir ülkede
halkın çok çok sevdiği,bir Kral ve nur tanesi,kartanesi kadar saf ve narin kraliçe yaşarmış....
Bunların evliliklerinden uzunnnnn yıllar geçmesine rağmen,her şeyleri olmasına rağmen,tek eksikleri varmış,
oda şatonun bahçesinde koşturacak,oynayacak,ağaçlarında salıncak kurup sallanacak bir mini minnacık yavrularının olamamasıymış,
yani anlıyacağınız,bu her şeyi denk Kral ve Kraliçenin hayatlarındaki tek eksik bir çocukmuş...
başvurmadıkları yurt, coccuk evlat edinme kurumu kalmamış,
hatta işi o kadar abartmışlarki,
Kral ve Kraliçe dilenci kılığına girip parklara,bahçelere,mescitlere bakar olmuşlar,
hani bir yavru bırakılırda bizde onu evlat ediniriz diye,
del del dolanıyolarmış...
Ama tüm çabaları boşunaymış,
onlar öyle arana dursunlar,
kader ağlarını örmekteymiş....
evettttt,değerli okurlar,Kral ve kraliçe o sabah uykularından bir bebek ağlaması sesiyle uyanmışlar,
bu duruma hiç alışkın olmadıkları için,etrafı aramaya koyulumuşlar,acaba bu bebek sesi nerden geliyo diye,
yatak altına bakmışlar,gardorop içlerine bakmışlar yok hatta banyodaki çamaşır sepetinin içine bile bakmışlar,hala bebeği bulamamışlar.
ama evin 112 numaralı cefakar hizmetçisi,dış kapının önünde ağlayan bebeği bulup kral ve kraliçeye getirmiş....
efendim bu yavrucağı kapının önünde buldum dediş,kraliçenin kucağına vermiş.
yıllardan beri evlat hasretiyle yanan kraliçe,nartanesi çok sevinmiş,şaşırmış,gözlerine inanamamışmış.
bebeğin yüzüne bakmış bir daha bakmış,kralda bakmış ama kral çok şaşırmışmış,
eee nden olcak çünkü bebek siyahiymiş,
ama nasıl olur diye çığlık atmış kral,bütün şato halkı etraflarına toplanmış,
benim bebeğim,kızım bir pambuk pirenses olmalıydı bu ne demek oluyor demiş,
kraliçe nartanesi ise daha sakin bir şekilde kral eşini yatıştırmış demişki,
ırkçılık yapma hayatım,oda bir insan evladı demiş,
ve o günden sonra bu şirin esmer,kar kuru bebek kral ve kraliçenin pambuk pirensesi olmuş,
hem demiş kraliçe,ben kızıma büyüyünce güzellik centerlerine götürürüm,estetik ameliyat yaptırtırım,
onu güzelleştiririm demiş,hem dış güzelliğin ne önemi var önemli olan iç güzelliği dermiş...
neyse efenim şatoda artık günler pek bir neşeli geçiyormuş,artık onlarında bir eğlencesi varmış çünki,
tabiki pambuk prensesin anneside şehrin uç yakasında ağlamaktaymış,evladından ayrıldığı için,tek istediği evladının rahat huzurlu bir şekilde yaşamını sürdürmesini sağlamakmış,onun için böyle bir yola başvurmuş,
yavrusunu şatonun kapısına bırakmış,bağrına taş basaraktan....
gel zaman git zaman,eee yeter dur zaman artık başım döndü,
pambuk pirenses büyümüş,çok güzel iyi yürekli,narin ama biraz şişmancana bir kız olmuş,
ne kadar rejim yaptıysa bir türlü zayıflayamıyormuş,
nartanesi kraliçe ise hala filinta gibi ortalarda dolanmaktaymış,
pambuk pirenses anne ben neden hiç sana benzemiyorum dediğinde,
ne ceVAP vereceğini bilemiyormuş
eeeee şeyyy,kem küm,hık mık,deyip geçiştiriyormuş....
o esnada başka bir uzaktaki ülkenin kötü kalpli kraliçesi,
haince planlar yapmaktaymış.....
Eveeeetttt,kraliçe nar tanesi filinta gibi ortalarda dolana dursun,kader ağlarını örmekteymiş,
bizim esmer şeker pambukk pirenses ise,nasıl yapsamda şu anneme benzesem diye düşünüyormuş,
o esnada uzak diyarlardaki,ülkede,adresi belli olmayan şatosunda kötü kraliçe kkötü kalpli avcı kankisine emirler yağdırmaktaymış,geçen gün geveze aynaya sordum benden daha kötüsü varmı dünyada diye,
oda var,kraliçe nar tanesi dedi demiş,
çabuk bana ne yap et bu kraliçe nar tanesi olacak kadını bul getir,ama onu sağ istiyorum demiş,
sakın gelirken yolda öldüreyim deme demiş,
Kötü kalpli avcı atına atladığı gibi tutmuş kraliçe nar tanesinin ülkesinin yolunu,
git git yol bitmemiş,eeee çok uzakmış nartanesi nin ülkesi,neyse aylar sonra kötü avcı,
ülkeye giriş yapmış,aramış sormuş nartane sinin şatosunu bulmuş.
kapıyı çalmış,kapıyı 338.nolu hizmetçi açmış.
kimi aradınız demiş.
kötü kalpli avcıda,azcık kraliçe nartanesi ni kaçırmaya geldim demiş,
338 nolu hizmetçide,yol vermiş amann seni Allah’mı gönderdi,al götür götür de bi daha getirme demiş,yıllardıır bıktık onun kaprislerinden demiş,
kötü avcıda baktı engel olan yok kaçırmış nartanesi ni tutmuşlar yolu,
aylar sonra kötü kraliçenin ülkesine varmışlar.
bu arada siz nartanesi nimerak etmemişlermi dersiniz.
yooo şato o kadar büyükmüşki,içini tamamen gezmek haftalar alacağından kimse farketmemiş yokluğunu,
hem o öyle arada saklanıp ahaliyi korkutmayı pek severmiş,
neyse kötü kalpli kraliçe karşısında,kraliçe nartanesi ni görünce ,
söyle bakalım hatun kişi benden kötü olmayı nasıl beceriyorsun demiş.
Kraliçe nar tanesi de ben melek yüzlü şeytanım kimse benden kötülük beklemediği için istediğim kötülüğü yaparım kimseninde ruhu duymaz demiş,
bu cevaba çok sinirlenen kötü kraliçe,avcıya emretmiş,
götür bu kadını ormanın en ücra köşesine at demiş...
o esnada nartanesi nin ülkesinde bizim esmer tombul pambuk pirenses
gezintiye çıkmış,gezerken yolunu kaybetmiş,bakınmış sağa sola hiç tanıdık göremeyince başlamış ağlamaya,
o orda ağlaya dursun ordan evine gitmekte olan yetti cuceler,pambuk prensesin ağladığını görünce yanına gelip sormuşlar,neden ağlıyorsun demişler.
pambuk ta,yolumu kaybettim ona ağlıyorum demiş.
yetti cucelerin aklına parlak bir fikir gelmiş,
aralarında fısıltıyla birşeyler konuşmuşlar,sonra pambuk pirensese gel biz seni evine götürelim demişler.
sonrada bunu alıp kendi evlerine götürmüşler.
aylardır yıkanmayan bulaşıklarını,kirli çamaşırlarını yıkatmışlar,
evlerinide bir güzel temizletmişler,
bizim pambuk bu gibi durumlara alışık olmadığı için elleri yara olmuş,
evi temizlemekle iş bitse iyi birde bahçeyi çapalatıp kışlık soğanda ektirmişler pambuğa,
sonra ütü,yemek,bütün işleri yaptırmışlar,sonra bunu alıp şatonun yakınıda bir yere bırakmışlar.
bu bizim pambuk pirenses o kadar iş yapmaya alışkın olmadığı için yorgunluktan orda uyuya kalmış,
tesadüf ordanda bir beyaz atlı şövalye geçmekteymiş,
oyyy my gaaaaddd,
diye haykırmış,uyuyan güzeli buldum demiş,
ama pambuk pirensesin yüzüne bakınca,şok üstüne şok yaşamış,
amma bu çok çirkinnnn demiş,
ve atına atlayıp arkasına bile bakmadan ordan hızla uzaklaşmış,
sonra ordan geçmekte olan bir kont,
(elini sallasan lorda konta pirense,şovalyeye çarpıyomuş)
kont bunu görmüş haline acıdığından değil,laf aramızda bu kont azcık vampirmiş,
bunu alıp şatosuna götürmüeye niyet etmiş,
bu pek kanlı canlı bir şey,3 günlük besinimi alırım bundan demiş.
ama götürebilmişmi,
hayır götürememiş,
çünki pambuk pirensesi kraliçe nartanesi nin şatosunun kapısına bıraktığı günden beri izleyen,
adım adım takip eden annesi,esmeralda onu kontun elinden kurtarmışmış,
tabi hala uyuyan pambuk pirenses karşısında aynı kendisine benzeyen esmeralda yı görünce,
ona kanı çok ısınmış,size anne diyebilirmiyim demiş,
esmeralda ise tabi yavrucuğum diyebülürsün deyip,yıllardır hasret kaldığı kızını alıp,
sonsuz bir yolculuğa çıkmışlar....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.