- 602 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Misafir olarak devamlı eleştirmek yerine Ev Sahibi olarak sorumluluğu üstlenin.
Her gittiğimiz mekanda misafir sayılırız ve sürekli eleştirisel anlamda bize göre ters gelen ve eksiklikleri eleştirir, dururuz ben olsaydım şöyle yapardım yada şunu niye düşünememişler gibisinden ahkam keseriz. Gittiğimiz yer küçük yada büyük çaplı bir yer olsun , organizasyonun yapısını tanımadan, sektör hakkında fikir sahibi olmadan , sadece gördüğümüz birkaç detaya takılır, kendimizi ve yanımızdaki kişileri de bu hatalara yönlendiririz.
Misafir olarak gittiğimiz yerlerde daha canlı, daha neşeli , sohbetimize doyum olmayan bir kişilik sergileriz. Ev sahipliği yaptığımız durumlarda ise bu özelliklerimizi kaybetmesek de biraz daha durağan, sürekli etrafı kontrol eder halde, misafirimize ve hizmet verdiğimiz kişilere karşı aksaklık olmaması bakımından daha tedbirkar davranırız. Sorumluluklarımızın farkında ve temsil ettiğimiz mekanın kontrolünün bizde olduğunu hissettirmek isteriz.
Misafirlik kavramı ; sadece insanların görüşmesi ve sosyal anlamda bir olgudan ziyade , kişinin gözlemcilik yeteneğini, olması gereken ile olmaması gerekenin farkına vardığı bir kıyaslama sürecini de beraberinde getirir. Hoşgörü çerçevesi içinde yaptığı önerilerinin, kabul görüp görmediği yada kendisine açıklamalar sureti ile daha da bilgilendirici mesajlarla farkındalığını arttırdığı bir süreçtir. Bir yere davet edilmeniz ile sıradan bir kişinin mekanda olması arasındaki fark ; ev sahibi tarafından bilgilendirilmeye , düşünülen fikrin hedeflerine ulaşmasının önündeki engellerin açıkça konuşulabildiği bir sohbeti mümkün kılması ve gözlemlerinizi, anlık düşüncelerinizi ev sahibine aktararak faydanız olması anlamında çaba verdiğiniz bir ortamdır. İki tarafda birbirlerinin düşüncelerine değer vererek , global anlamda memnuniyeti yakalamaya çalışır.
Peki hayatlarımızda sadece misafir olmak anlamında oradan oraya gidip, gördüklerimizi eleştirip bunları bir sohbet konusu mu yapacağız. Elimizden gelenin bundan çok daha iyisi olacağına eminim. Kendi mesleğimizle ilgili bir girişimde bulunmak ve bu alanda hizmet vermek istiyorsak artık sürekli eleştirel ve şikayet eden gözlük camlarımızı silmenin vakti gelmiştir. Diğer insanlarında bizim yaptığımız işlerle ilgili fikirlerini duymak , bu eleştirileri büyük bir açıklıkla göğüsleyerek sürekli daha iyiye giden bir yola çıkmamız gerekir. Bundan önce her ev sahibinin yaptığı gibi, hayallerini gerçekleştirmeleri ve sonrasında esnek bir şekilde günün şartlarına uygun değişikler yaparak hizmet kalitesinin çıtasını sürekli arttırmayı hedeflemeliyiz.
Alışkanlıklarımızı bir türlü bırakamamaktan şikayet ediyoruz. Sizce de herşeye sadece eleştirel gözle bakmak bir alışkanlık değil midir? Bu bizim en doğal hakkımız diyeceksiniz. Haklısınız, kişisel değer yargılarımıza göre objektif olmayarak yapacağımız eleştiriler yada şikayetler, herkes tarafından kabul görmeyebilir, kimisi gayet memnun iken biz orada bulunmaktan yada o hizmeti almaktan son derece bunaldığımızı düşünebiliriz. Ama yaptığımız eziyet, sadece kendimize verdiğimiz psikolojik bir baskıdan ibarettir. Empati, empati, empati diyoruz. Kendimizi evsahibi gibi düşünüp, yapılan işin sadece bir ticaret olduğunu değil, insanlar üzerinde bir süreklilik yaratmak amacı ile hangi yöntemleri kullandıklarına, odaklanıldığını düşünmek bile sizlere inanılmaz katkılar sağlar. Bu düşünce yapısına kavuşabilmek hiç zor değil, sadece kendinize belli başlı soru kalıpları oluşturun ve bunların cevabını aradıkça, bu mekanlar sizler için çok farklı anlamlar taşımaya başlayacaktır.
Mesela : Gittiğiniz bir yerde , gözünüze çarpan aksaklıkları not ederek işe başlayabilirsiniz.
Soru 1: Bu aksaklığın sebebi nedir ?
Cevap Seçenekleri :
1- Teknoloji Yetersizliği midir?
2- İnsangücü eksikliği midir?
3-Yönetim tarafından farkedilmeyen bir sorun mudur?
4- Müşteri memnuniyetine önem vermeyen bir zihniyet ürünü müdür?
tarzında sorularla ufak bir beyin jimnastiği yapabilir ve sorugulama özelliğinizi, amacına ulaşan sorularla daha da geliştirebilirsiniz. Buradaki amacım, eğer düzeltilmesini istediğiniz aksaklıklar var ise bunu yetkili kişilere bildirmeniz ve sadece sorunu değil , size göre mantıklı olan çözümünü de aktararak çözüm sürecinde bir faydanız olmasını sağlayabilirsiniz. Toplumdaki görevimiz sadece kendi hayatımızı yaşamaktan ibaret değil yada öyle düşünmemeliyiz. İster sosyal sorumluluk projelerinde yer alın isterseniz bu tür aksaklıkların çözümünde üzerinize düşen payı üstlenin. Bu sizin sorumluluk bilincinizle giderek artacaktır.
Kendi adıma da örnek verecek olursam ; şu ana kadar bu şekilde çeşitli firmalara ve hizmet veren devlet kurumlarına bir çok başvurum olmuştur. Bana göre bu tip önerileri yapabilmek için sadece ürünleri yada hizmetleri kullanmak baz alınmamalı. Görünürde olan yada etkileri olumsuz olabilecek her türlü aksaklığın önüne geçebilmek için, bu hizmeti sağlayan birimlere ulaşmalı ve sadece şikayet eden pozisyonunda kafa ütüleyici bir şekilde değil de yardımcı olmak maksadıyla yaşadığımız olumsuz deneyimi de aktararak , fark etmelerini sağlamalıyız. Biz farkedersek onlar önlemini alır. Onlar farkedene kadar iş işten geçmiş olabilir. Burada olumsuz örnekler vermek sureti ile morallerimizin bozulmasına sebep olmak istemiyorum. Önemli olan kendinizi bu dünyada nasıl ifade ettiğimizin farkına varalım.
Bu anlamda edineceğiniz her deneyim, sizleri daha farklı kılacak bunu hissedeceksiniz. Fikirleriniz ve düşünceleriniz çok önemli siz bunun farkına varırsanız, karşı taraf sizi daha da önemser. Ürünler, hizmetler, firmalar, büyük organizasyonlar hepsinin arkasında insan gücü ve düşüncesi var elbette. Bir düşünce bir hayalden ibaret olan ve daha sonra somut adımlarla bugünlere kadar gelen her süreç, sizlerin katkıları ile daha faydalı olabilir. Sadece kendinizi doğru ifade edip etmediğinizi empati yaparak anlamaya çalışın. Ne cevherleriniz var da farkına varamıyorsunuz bir bilseniz.
Yazan : Turgay GEZİCİ | www.bilincalti.com