- 1905 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
YORUMLAR
Bu gün 20 Nisan salı sabah işe gitmek için evden çıktım geceden başlayıp sabaha kadar yağan yağmur bir gün önceki yağmurun arabamın üzerinde bıraktığı çamur lekelerini yıkamış olduğunu görünce sevindim ve sevincimi paylaşmak için kafamı yukarıya beşinci katın balkonundan bakan hanıma çevirdim ve güldüm.
Birisi geceden dağıtmış olacakki arabamın ön camına bir puroşür yapıştırmış yağmurun yardımıylede cama iyice yapışmış,
rahatsız olup onu ordan alayım diye tamda sol tarafa gözümün önüne koyulmuş.
O kağıdı aldım haliyle bir göz gezdirdim,semte yakın bir yerlerde bir halı yıkama yeri açılmış ismide ENGİNDENİZ okuyunca aklıma Aynur ENGİNDENİZ geldi. Dedimki kendi kendime şu bizim kız acaba ne yapıyor ne zamandır sayfasına girmedim şiirlerinden okuyamadım diye aklımdan geçti. İş yerine gelince bilgisayarımı açtım önce merdiven boşluğunda bir sıgara tüttürdüm daha sonra Aynur'un sayfasına girdim amacım son günlerde yazdığı şiirlerine bakmaktı.
Ama yazılarında Kıroluğa giriş başlıklı yazısını görünce şiirlere bakmayı unuttum ve bu yazıyı okudum........
Yazıyı okuduktan sonra tuttum yorumlarıda okudum baktımki kimse kıronun esas tanımı bu yazıda geçen kıronun olmadığını düşünmemiş sadece Ağyar bir iki kelimeye değinmiş...
Benim bildiğim bazı yörelerde küçük çocuklara mesela erginlik çağına yanaşmış çocuklara bazı yerde kıro bazı yerde kızan bazı yerde sabi bazı yerde uşak gibi terimler kullanırlar doğu illerimizdeki vatandaşlar bi,ldiğim kadarıyle çocuklarına kıro diye bağırdıklarını duymuştum hepsi demese bile bir çoğundan duydum yanlışım varsa doğrusunu bilen yanlışımı düzeltir eğer yorumu okursa tabi...
Burda benim hem hemşerim hemde kardeşim olan Aynurun bahsettiği kıro başka birşey anladığım kadarıyle damarına birisi basmış ve kızgınlığını tatlı bir dille dile getirmiş. Bende Ağyarın fikirlerine katılıyorum kıroluk sadece erkeklere mahsus bir yaradılış değil tabi kıro olan bayanlarda var ama Aynur bunlardan bahsetmedi belliki bayan kırodan şimdilik bir terslik görmedi
Aslında bazı insanları mal mülk değiştirip Aynurun tarif ettiği kıro cinsinden olabiliyor.Arkadaşlar bu başlı başına bir hastalık değil eğitimin az olduğu toplumlarda sık görülen bir hastalıktır korku ve paniğe gerek yok az çocuk yapıp o çocukları iyi eğitirseniz kıro hastalığına yakalanmazlar.
Aynurun burnunun dibinde bu hastalığa yakalanan insanlardan var demek kızım sen karadeniz kızısın o tip hastalığa yakalananların panzehiri olabilirsin bazan sende kıro olda tepelerine bin birde şunu unutma onlar sırtlan gibidirler tek başlarına melek gibi görünselerde iki üç kişi bir araya geldiklerinde bukalemun gibi esas yüzlerini gösterirler....
En iyisi sana bir kırosuz ev bakalım derim.....
Eline sağlık Abisi güzel olmuş bu sabah gülerek işe başladım Allah senide gülmeden ayırmasın...Kırolardan korkmayacağını biliyorum ama yinede aklında bulunsun Abin burada.
...............Selamlarımla kardeşim.
İnanılmaz güzel olmuş ders kitabı olur. Cilt'lere bile bölünebilir. Ben nasıl kaçırdım böyle güzel bir çalışmayı her detay var. Bu kadar iyi bir kıro profilini, kıronun kendi bile anlatamaz. Eksikleri için sizin yazınızı rehber olarak kullanırdı herhalde. Kutlarım emeğinizi. Sevgilerimle....
Yazıyı okuyunca “eh senin boyun posun devrilmeye erkek milleti” diye düşündüm bir an, sonra “hoop hop noluyoruz İsmet, ya kendine gel ya da bize gidelim, resmen sataşma var ortada hooop” dedim ve kendime geldim. Bir kere yazıda erkek milletine karşı birden fazla kusurlu hareket var
Takıldığım ilk kusurlu hareket “kırolar” incelenirken yapılan cinsiyet ayrımıdır. Kıroluk sadece erkeklere özgü bir hareketmiş gibi, erkeksi temalarla süslenmiş. Kalın kaş, bıyık, topuğuna basılmış ayakkabı, tespih, küfür, racon vs, vs. Hatırlarım lisede bir “erkek Necla” vardı küfre başladığı zaman kaçacak yer arardık, bizim bıyıklarımız daha yeni, yeni terliyorken Necla her gün sinek kaydı sakal tıraşı olurdu :-) Köyde bir nenemiz vardı en temiz azarı “seni gidi orosbinun uşaği seni”. (Laf aramızda hem lisedeki Necla’yı hem de köydeki neneyi küfür ettirmek en büyük zevkimizdi, ne yalan söyleyeyim)
Şimdi bile etrafımızı dikkatlice incelediğimizde alt kattaki balkonda asılı çamaşırları göre, göre toz bezini silkeleyeni ile caddede camış gibi sürüler halinde halı yıkayanıyla, altı tophane üstü şişhane makyaj ve kıyafetiyle, sokaklardaki ağaç diplerini köpekleri için umumi wc olarak kullananlarıyla, belediye otobüsünde 7-8 yaşındaki çocuğunu kucağına oturtabileceği yerde iki kişilik koltuk işgal edip başka bir hemcinsinin ayakta kalmasına sebep olanıyla, markette alacağı 2 kilo domates için 3 kilo domatesi mıncıklayıp çürüğe çıkardığı için tezgâhtar çocuğu deli edeni ile yüzlerce yelloz “AYİ-YE” veya “KIRO-YE” cirit atmaktadır ortalıkta. (Burada lütfen Kıroye’lerle Kurye’leri karıştırmamaya dikkat edelim)
Alınganlık gösterdiğim ve takıldığım ikinci madde şu “beyaz çorap” mevzusu.
Tamam, tamam itiraf ediyorum gençliğim de çorabımın içinde sigara paketi taşıdım. Biliyorum “hijyen” değil kabul, peki sor bakalım niye taşıdım, hele bir sor. O yılların modasında (80 li yılların başı) genelde gömleklerin, tişörtlerin cepleri olmazdı. Ee sigara paketini gün boyu elinde taşıyamayacağına göre, pantolonun arka cebine koysan paket kırılıyor, ön cebine koysan kaba duruyor mecburen en sağlam yer çorapların içi. Hem otlakçılara karşı da önlem vazifesi görüyordu. Ama sakız gibi süt beyazı çoraplarıma laf ettirmem arkadaş. Bir başka açıdan baktığımızda sutyeninin içinde parasını taşıyan bayanları hangi kategoriye koymalıyız o zaman hah, de bakayım.
Üçüncü takıldığım madde, “En sevdikleri araç kamyon olmakla beraber” cümlesindeki kamyon şoförlerine, aleni yapılan gönderme. Hele, hele şehir içinde fink atan taksici ve minibüsçüleri görmezden gelerek. Günümüzde “Taksici ve minibüsçüler odası” yöneticileri, üyeleri iyice araştırıldığında “Krospor A takımına” eleman yetiştiren bir alt yapı takımı gibi azimle ve sebatla çalışmakta oldukları görülecektir. Ne gam !
Gelgelelim şu “tükrük” mevzusuna. Kayda geçmemiş rekorlardan bahsederken, Galatasaray'lı Servet’in 90 dakikada 73 kez sol burun deliği, 69 kez sağ burun deliğinden sümkürerek ulaşılması güç bir rekora imza atması es geçilmiştir. (Bu eksik ve yanıltıcı bilgilendirmeden dolayı 0.25 puanınızı kırıyorum)
TDK sözlüğüne baktım “kıro” için, “eşek yavrusu, sıpa” tanımını yapıyor. Maganda ise mandagiller familyasından biraz daha otçul bir yaratık. Oysa bizim yazımıza konu yaptığımız hayvansı karakter karakteristiği “ayı” idi değil mi?
Sakın bizimki “Kro” olmasın, “ı”sız olanından. “Tiren” ile “tren” gibi.
Saygılar, selamlar
Aynur Engindeniz
TDK da kıro nasıl yazılır anlamı nedir bilmem. Ben okunduğu gibi yazılan bir dile tabiyim.Ama öğrendiğim iyi oldu. Kültürüm arttı. Aslında kro mu kıro mu diye düşünmedim değil.
Ah ah gördüğüm kroları anlatmaya kalksam site kapanır.Be az bileyazmışım. Bunu erkeklere yapılmış bir hakaret olrak algılamasın "bey" arkadaşlarımız. Zira her erkek " beyefendi" değildir. Her kadının hanımefendi olmadığı gibi. Erkeklere hakaret etmekten önce babam sonra eşim sonra da arkadaşlarım dolayısıyla çekinirim...
Sizin yorumlarınız yazımı gölgede bıraksa da, hep var olun di
liyorum...Saygılarımla...
Eh Aynur hanım alacağınız olsun..Ben de -Ayı Açılımı- konusunda bir yazı üzerinde çalışırken siz benden önce yazdınız.
TEBRİK EDERİM..
Bilirsiniz Kıro çeşitleri vardır..Bunlara bazen Ayı, Maganda, Zonta, bazen de Hayvan derler ama sonuçta hepsi aynı kapıya çıkıyor..
Meclisten tutun da toplumun her alanında sıklıkla bu tipler görülür..Beni şaşırtan ise edebiyat çevrelerine nasıl sızdıkları..
Pes vallahi pes, yani bu kadar olur..
Yani adamlar kendi ayılığını her tarafa bulaştırmak için elinden geleni yapıyorlar..
Yahu kardeşim senin yerin burası değil, ormanlar, parklar, kahvehaneler var, git bütün arkadaşların orada.
Oyna onlarla..Uzun eşek, Enseye tokat falan, filan bir çok oyun çeşidin var..
Ne diye bu çevrelere giriyorsun..Edebiyatımız zaten perişan halde, bir de sen *oklamasan olmazmı?????
Ayı kardeşim bazı siteler de profil resimlerin adeta haykırıyor, BEN AYIYIM diye.....
Neyse lafı fazla uzatmayalım, anlayan anlar..
Site yönetiminin yerinde olsaydım eğer-- Kıroluğa Giriş--yazınızı üyelik şartları arasına maddeler olarak koyardım..
Bence günün yazısı değil yılın yazısı...
Aynur Engindeniz
Senin yazını bekleyeceğim ama. Saygılar
Aynur Engindeniz
İlginize teşekkür ederim. Eksik olmayın. Ama dediğim gibi malesef kıroluğun tedavisi yok. Tek çare yenilerinin türemesine engel olup, bu kuşak kıroların ölüp gitmesini beklemek...
Sevgilerimle...
Aynur kardeşim,tarifini yaptığın birileri çok canını sıkmış gibi,Rabbim yardım etsin.Temelli komşu oldularsa
yandınız.Yazınız beni oldukça gülümsetti,fakat sizin adınıza çok üzüldüm,sevgilerimle.
Aynur Engindeniz
Kıroları anlatmışsınız,kırosuz günler demişsiniz ama bu mümkün değil.Kırolar hayatın her anında yanımızda.Kırolar hayatın acı gerçekleridir. : )