- 939 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yaratılış Hakikatleri Üzerinde Detaylı Düşünmek
Canlı ve cansız bütün varlıkları Allah yaratmıştır. Ancak yarattıkları içinde sadece insana düşünme yeteneği bahşetmiştir. Herkes, yüksek bir düşünme yeteneğine sahip olarak yaratılmış olsa da, bu yeteneği kullanan çok az insan vardır. Çoğu kişi, sadece düşünürlerin düşünüp sonuçlar üretebileceğini zanneder. Oysa Allah ayetlerinde, düşüncede derinleşmek konusunda insanların tümünü teşvik eder. Zira Allah’ın yarattıkları üzerinde derin düşünmek, ayni zamanda insanı Allah’a yaklaştıran önemli bir ibadettir.
Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp-düşünmez misiniz? (Nahl Suresi – 17)
İnsanlara sorduğunuzda, hayat telaşı içinde değil düşünmeye, başlarını kaşımaya dahi fırsat bulamadıklarından yakınırlar. Gün içinde onlarca fuzuli, ahiretlerine hiçbir faydası olmayan konularda düşünerek harcadıkları vakitlerinin farkında bile değillerdir. Çünkü şeytan, sistemine soktuğu insanlara yüzeysel düşünce ve yaşamı telkin eder. Çoğu insan ertesi gün ne giyineceğini, saçını, makyajını, tatilini, yapacağı yemeği, erkek veya kız arkadaşını düşünerek saatler geçirebilir. Oysa insan, bütün bu yüzeysel konularda derinleşerek, ufkunu genişletip Allah’a yakinini artırabilir.
Düşüncede derinleşmek isteyen her insan bunu rahatlıkla yapabilir. Örneğin sabah kalktığınız anda, üzerinde düşünüp, derinleştikçe sizi Allah’ yakınlaştıracak onlarca konuyla karşılaşırsınız. Öncelikle uyku anında geçirdiğiniz şuursuz saatlerden sonra şuurlu olarak uyanabilmeniz başlı başına bir mucizedir. Yeni bir güne sağlıklı başlamak, insanın ahireti konusunda daha fazla kazanç sağlayabilmesi için Allah’ın ona bir fırsat daha vermesi anlamına gelir. O halde yapılacak en doğru şey, o günü Allah’a adamak ve O’nu razı edecek şekilde geçirmek olacaktır. İnsanın öncelikli olarak düşünmesi gereken konu budur. Eğer insan kendine böyle bir hedef koyuyorsa, bu konuda Hz. Süleyman’ın Kuran’da geçen duasını örnek alarak Allah’tan bu konuda yardım dilemelidir.
Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle salih kulların arasına kat. (Neml Suresi - 19)
Düşünmeye devam ederseniz, aynaya bakarken gördüğünüz bedenin ne kadar karmaşık bir yapıya sahip olduğunu da fark ederiz. Yediklerinizi öğütmeye yarayan dişlerinizin şu anki hallerinden daha uzun olduğunu düşünün. Sanırım öyle bir durumda normal yollardan beslenmeniz imkansız hale gelirdi. Ya da kirpiklerinizin veya kemiklerinizin uzamaya devam etiğini hayal edin. Eminim hayat şu anki kadar kolay olmazdı. Dişlerin, kirpiklerin ve kemiklerin tam olması gereken uzunlukta olup, bununla beraber uzamasında hiçbir zarar olmayan hatta estetik yönden faydası olan saç ve tırnakların sürekli uzaması elbette tesadüfle açıklanamaz. İnsanı meydana getiren hücrelerin, hücreleri oluşturan şuursuz atomların böyle kararlar alabilmeleri mümkün değildir. Bunların her birinin insanı en güzel surette yaratan Allah’ın sanatı olduğu apaçık ortadadır.
"Kendi nefisleri konusunda düşünmüyorlar mı? Allah (cc), gökleri, yeri ve bu ikisi arasında olanları ancak hak ile ve belirlenmiş bir süre (ecel) olarak yaratmıştır. Gerçekten, insanlardan çoğu Rablerine kavuşmayı inkar ediyorlar. " (Rum Suresi - 8)
Bu konuyla ilgili bir başka ayet de şu şekildedir:
İnsan önceden, hiç bir şey değilken, gerçekten bizim onu yaratmış bulunduğumuzu (hiç) düşünmüyor mu? (Meryem Suresi -67)
Düşünme konusunda derinleştikçe, yediğimiz besinlerin her birinin birer mucize olduğuna şahit oluruz. Yediğimiz pek çok bitkisel gıdanın, toprağa atılan bir tahta parçasından çıkması, Allah’ın yaratma sanatının bir delilidir. Zira her bir tohumdan, farklı tat, koku ve renkte besinlerin oluşması Allah’ın insanlara sunduğu bir nimettir. İnsan, sofraları süsleyen bitkisel ve hayvansal gıdaların hepsinden zevk alacak şekilde yaratılmıştır. Bir genelleme yaparak dahi sayamayacağımız kadar fazla olan nimetlerin az sayıda olduğunu, kokusuz ve lezzetsiz olduklarını ve yaşamak için bunları yemek zorunda kaldığınızı düşünün. Sanırım insan, Allah’ın kullarına bahşettiği nimetlerin, üzerinde düşünüp şükredilmesi gereken konular olduğunu o zaman anlar.
Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Nahl Suresi –18)
Her mevsimde farklı meyvelerin bulunması da üzerinde düşünülmesi gereken ayrı bir konudur. İnsanların en çok vitamine ihtiyaç duyduğu kış mevsiminde “C vitamini” açısından zengin meyvelerin yetişmesi, susuz kaldığı yaz döneminde ise susuzluğunu giderecek meyvelerin bulunması elbette tesadüf değildir. Bu, Yüce Rabbimizin kulları üzerindeki lütfü ve merhametinin bir göstergesidir.
Allah Kuran’da insanları, kendi yaratılışları, göklerin ve yerin yaratılışı ve iman hakikatleri konusunda otururken, yatarken ve ayaktayken düşünmeye sevk eder. Bunları düşünüp öğüt alabilenlerin de temiz akıl sahibi müminler olduğuna dikkat çeker.
Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru." (Al-i İmran Suresi, 191)
…Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez. (Bakara Suresi - 269)
Göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünmek, insanı bambaşka yaratılış mucizelerine götürür. Canlı ve cansız yapıları oluşturan atomların içinde, hiç ivme almadan 1000 km hızla dönmeye başlayan elektronlar, üzerinde düşünülmesi gereken başlı başına bir mucizedir. Zira ivme alarak hızlanan elektron modeli, atomun oluşmasına izin vermeyeceği için canlı ve cansız hayat diye bir şeyin olması da söz konusu olamazdı.
Saatte 1670 km hızla dönen dünyanın üzerinde bu hızdan hiç etkilenmeden yaşıyor olabilmemiz, yer çekimi, suyun kaldırma kuvveti, zaman, rüya ve daha pek çok konu insanın düşünüp Allahın gücünü gereği gibi takdir etmesi için birer fırsattır. Ancak insanların çoğu, bu gerçeklerden habersiz, gaflet içinde şeytanın sistemine hizmet ederek, ahiretlerine hiçbir fayda sağlamayan boş işlerle ömürlerini tüketirler.
Unutulmamalıdır ki, yalnızca düşünen insanlar akledebilir ve diğer canlılardan farklı bir konuma ulaşabilirler. Çevresindeki mucizeleri göremeyen, görüp de akledemeyen “İnkar edenlerin örneği bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyip (duyduğu veya bağırdığı şeyin anlamını bilmeyen ve sürekli) haykıran (bir hayvan)ın örneği gibidir. Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı akıl erdiremezler. (Bakara Suresi, 171)