- 453 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞİİR
ŞİİR
Henüz evleneli 2 sene olmuştu. mutlu bir beraberliğin tohumu filiz vermiş ve kendini bütün güzelliği ile bize göstermişti. yaratılış harika bir şeydi ancak sophoclesin de söylediği gibi aslında hiç doğmamak büyük bir talihti bazan. bir kızım olmuştu ve bir isim koymak gerekiyordu bu harikalar harikası bebeğe. benim her zaman için düşündüğüm şey insanın ismi karakterini belirler gerçeğiydi. ve bu konuda haksız olduğumu da düşünmüyordum. uzun ve hararetli bir beyin fırtınası neticesinde kızımızın ismini "şiir" koymayı kararlaştırdık. bu ismi koymamızda eşimin büyük bir arzusu vardı ve bu isme oldukça kanım ısınmıştı ve belki de kızımızın hayatını etkileyecek bu ismi ona armağan ettik.
Yıllar çabuk geçiyor derler ya biraz öyle oldu. kızım liseye başlamış ben ise araştırmalarımı sürdürüyordum. eos makine ile hayatın gerçek karelerini kah çekiyorum kah yaşıyorum. kızımı galatasaray lisesine yazdırmayı başarmıştım. bu okulun harikulade bir geçmişi ve geleceğinin olduğunu şahsen biliyordum. ve kızımın başarısı için elimden geldiğince ona ortam hazırlıyordum. ve galiba o bu ortamı iyi de değerlendiriyordu. büyük bir sanatsal kabiliyete sahipti ve harika keman çalıyordu ve ben her fırsatta onu dinlemeyi arzu ediyordum. o kadar içten ve samimi çalıyordu ki adeta farid farjad gibi kemanı ağlatıyor ve siz sadece o kemanın ağlama sesini, acısını, ızdırabını duyuyordunuz. belki bu sesler bir şeylerin habercisiydi ancak o zaman için bunlar bana huzur veriyordu ta ki eşim suikaste uğrayana kadar. yıkılmıştım ve ne yapacağımı bilemiyordum. kendimi sorumlu hissediyordum zira onun da bir bakıma anti-kemalist olmasında benim payım büyüktü ve bu sebepten ötürü kendi camiasında çok farklı kalıyordu. tabi benim işim kolaydı diyordum fotoğraf çek ve çeşitli dergilerde yayınlansın kimse benim görüşüme laf atamaz benle tartışamazdı bu konuyu. özgürdüm ama eşimi ihmal etmiş ve onu da kendim gibi görmüştüm. atrık şiir imin çaldıkları bana mutluluk yerine azap veriyordu ama inançlı birisi olmam bu duygunun çok uzun süre kalmasına müsaade etmedi.
Bir hafta sonu paris’te konferansa katıldım ve kendi konumu anlattıktan sonra konuşmacıları dinledim. 1. 2. 3. derken biri çıktı kürsüye ve sanattan konuya girerek bunun resmedilmesinden bahsetti. harika fransız üslubu ile adeta büyülenmiştim. konferans bitiminde onu aradım ve onunla sıcak bir muhabbet kurdum. fransız bayanlarını bilirdim korkunç güzel olurlardı yani güzel olurlardı ancak bir asilzade gibi durduklarından konuşmaya cüret edemezdin. fakat bu cesareti ben göstermiştim yirmi sekiz yaşında olan ve daha hiç evlenmemiş olan bu hanım ile kendim adeta yeniden doğmuştum. paris’te orta halli bir restoran da ona yemek teklif etmiştim benim gibi birini reddetmeyeceğini biliyordum. bir günde neler de değşebiliyormuş:) cuma günü geldiğim pariste cumartesi aşık olduğun bir kızla yemek yemek ve onu istanbula davet etmek... çılgınca ve bir o kadar da hoş. o hafta oldukça mutlu geçmişti. kızım ı dostum muhammed’in kızı ile birlikte vakit geçirmeleri için onun yanına gönderdim.kızımın pariste tanıştığım kişiden haberi vardı ve meraklı gözlerle sonucu merak ediyordu. gabrielle i atatürk havalimanından aldım ve onunla önce fatih teki ziya şark sofrasına sonrasında ise benim mekan ağa kapısına götürdüm. nerdeyse bayılacaktı bir müddet benim çat pat fransızcamla konuştuktan sonra ona fransızca
"tu te maries avec moi?" (benimle evlenir misin demek) bu duruma şaşıran gabrielle böyle bir teklifi hiç beklemediğini ancak bir daha benim gibi birini bulamayacağını ifade ettikten sonra "oui,oui,oui"(evet,evet evet). ben bile şaşırmıştım insan bi düşünürüm der dimi:) bu beni daha da mutlu etmişti sevinçten ayaklarım yere basmıyordu. kızımı eve çağırdım ve gabrielli kızım şiir le tanıştırdım. kızım da öğrendiği fransızca ile onla konuşmaya çalışıyordu bense harikalar diyarında düşünce içinde kah koşuyor kah anlamsızca kahkaha atıyordum bazen konuşmalara eşlik ediyordum. gabrielle, şiir ve ben umut dolu bir hayat...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.