- 656 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
enkaz
az zamanda çok şey oldu hayatımda! bir acıya ağlayamadan doyasıya başa gelen diğer acının nasıl daha fazla hafifletebileceğini çözümlemek zorunda kaldım. belki de sadece bu yüzden hiçbir acının hakkını veremedim zamanında. hayatımın nadir durağan noktalarında ise tam saramadığım yaraların sancısını duydum. sonuçta hiçbir yarayı kapatamadığım,adam gibi saramadığım için sürekli kanayıp durdu belki de sırf bu yüzden! her şey tıka basa doldurulmuş; sıkıştırılmış bir hayatın sahibiyim ben! belirli bir zaman hatırladığımda hayatımın kıyısından köşesinden, beraberinde bir ordu zaman daha anımsıyorum. ’şu; şu zaman olmuştu!’ ’evet! aynı anda şu da olmaktaydı!’ ’diğer tarafta da şu oluyordu’....
bu bir organının rahatsızlığından ötürü hasta olmak gibiydi! benim eş zamanda birçok organım rahatsızdı ve ben hangi organımın daha çok can yaktığına karar veremeyecek kadar acıdan uyuşmuş durumdaydım. bir organın tedavisine tam olarak yoğunlaşamadığımdan ötürü; bir organım tam olarak iyileşmemiş haldeyken bırakıp diğer bir organın tedavisine uğraşmak zorunda kaldım. sonra diğerine.. sonra bir diğerine...
şimdi tam tedavisi yapılamamış organlarla devam etmeye çalışıyorum yaşamaya.
bazı gün bir organın sancısını duyuyorum parçalarcasına..
bazı gün diğerinin..
çoğu zaman aynı anda hepsinin!
genelde birinin sancısı başladığında diğerlerinin acısı da aynı şiddetle takip ediyor...
tedavisi gecikmiş ve artık çaresi bulunamayan bir hastalık benimki! gittikçe kemiren; öldüren; süründüren bir hastalık! yavaş yavaş; parçalayarak ilerleyen bir hastalık!
canım yanmaya başlayınca dindiremiyorum fırtınayı!
acısını durduramıyorum hayatımın...
şimdi..
sıkıştırılmış bir hayata ne kadar sığdırabilme olasılığı vardıysa acıyı; o kadarını sığdırdım!
yansıttığım hüzün, sığdıramadığım geri kalanının benden taşmasındandır!
şimdi sandık dolusu sızıyı aynı anda duymamın sebebi, her bir sızının yarattığı enkazın eşit olmasındandır!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.