ZİNA BELASI
Zina, en zararlı ve kötü cürümlerden olduğundan dolayı, öldürmeden sonraki en büyük günahtır. Zira zina insanlığın soyunu koruma, namus ve şerefi muhafaza etme maslahatına ters düşer. İnsanlar arasında düşmanlık doğurur. Zira, onunla her bir kişinin hanımı kızı, bacısı, annesi kirletilir. Bu ise dünyanın yıkılması harap edilmesidir. Zina, bu kadar büyük günah olduğundan dolayı Allah’ın (c.c.) kitabında ve Rasûlünün (Sallallahu aleyhi ve sellem) sözlerinde daha önce geçtiği gibi diğer büyük günahlarla birlikte zikredilmiştir.
İmam Ahmed: Adam öldürmekten sonra zinadan daha büyük bir günah bilmiyorum" demiştir.
Yüce Allah zinanın haramlığını şu buyruğuyla vurgulamıştır:
"Ve onlar (Rahman’ın kulları) Allah ile beraber başka tanrıya yalvarmazlar. Allah’ın haram ettiği canı haksız yere öldürmezler ve zina etmezler. Kim bunları yaparsa cezasını bulur. Kıyamet günü onun için azab kat kat yapılır ve azab’ın içinde har ve hakir olarak kalır." (Furkan, 68-70)
Yüce Allah burada zinayı şirk ve adam öldürme ile birlikte zikretmiş bunun cezasını, -kul olarak tevbe, iman ve salih amelle ortadan kaldırmadığı sürece- "katlandırılmış azapta ebedî olarak kalma" olarak beyan etmiştir.
Yine yüce Allah :
"Ve zinaya yaklaşmayın; zira o açık bir kötülüktür çok kötü bir yoldur." (İsra, 32) buyurmuştur.
Burada zinanın haddi zatında bir kötülük (fuhuş) olduğunu söylemiştir. "Fuhuş" son derece çirkin, bir çok hayvanın içinde çirkinliği yerleşik bulunan bir kötülüktür.
Kişinin babasının hanımıyla evlenmesi daha çirkin olduğundan onu daha çok yermiş, şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz bu, edepsizliktir, (Allah’ın) hışmıdır ve iğrenç bir yoldur." (Nisa, 22)
Yüce Allah kulun kurtuluşunu, namusunu zinadan korumasına bağlı kılmıştır. Dolayısıyla onsuz kurtuluşun imkânı yoktur. Yüce Allah şöyle buyurur:
"Felaha ulaştı (kurtuldu) o mü’minler. Ki onlar, namazlarında saygılıdırlar. Onlar boş şeylerden yüz çevirirler. Onlar zekâtı verirler. Ve onlar ırzlarını korurlar. Ancak eşleri, yahut sahip olduğu (cariyeler) hariç (bunlarla ilişkilerinden dolayı da) onlar kınanmazlar. Ama bunun ötesine gitmek isteyen olursa, işte onlar haddi aşanlardır." (Mü’minun, 1-7)
Bu, şu üç hususu içermektedir:
Irzını korumayan felaha ulaşanlardan olamaz. O haddi aşanlardandır. Evet...
O felah bulamaz, haddi aşma adını kazanır ve yerilmeyi hak eder. Halbuki şehvette karşı koymanın ve onunla mücadele etmenin acısı ve sıkıntısı bunların sadece bir kısmından daha basittir.
Bunun benzeri şudur:
Yüce Allah Meâric sûresinde insanı yermiş, onun kaygılı ve telaşlı yaratıldığını, sevindirici veya üzücü hiçbir şeye sabredemez yapıda olduğunu anlatmıştır. Hatta ona bir hayır dokunsa cimrilik eder, vermez, bir kötülük dokunsa sabırsız, telaşlı davranır. Ancak Allah, bunlardan, kullarından felaha erecek olanları müstesna tutmuş ve onlar arasında şunları zikretmiştir:
"Irzlarını korurlar yalnız eşleri ya da ellerinin altında bulunan (cariyeleriyle beraber olurlar. Bundan ötürü de) onlar kınanmazlar." (Mearic, 29-31)
Yüce Allah peygamberine mü’minlere bakışlarından bazılarını yummalarını (gözlerini dikip bakmamalarını), ırzlarını korumalarını emretmesini, kendisinin onları gördüğünü,her şeylerinden haberdar olduğunu haber vermesini emretmiştir. (Bkz. Nûr, 30, 31. (müt.) Zira o:
"Gözlerin hâin (bakışlar)ını ve göğüslerin gizlediği düşünceleri bilir". (Mü’min, 19)
Zinanın başlangıcı bakış olduğundan dolayı ırzı korumadan önce bakışları yummak emredilmiştir. Çünkü bu olaylar önce -çoğu yangınların küçücük bir kıvılcımdan başladığı gibi- bakıştan başlar. Önce bakış gerçekleşir, sonra akıldan geçirilir, sonra adım atılır, sonra günah gerçekleştirilir.
O yüzden şu dört şeyi koruyanın dinini koruyacağı söylenmiştir:
Bakışlar, zihne uğrayan düşünceler, konuşmalar ve adımlar. Onun için kulun bu dört kapının bekçiliğini iyi yapması, gediklerinden hiç ayrılmaması icap eder. Çünkü düşman onun yanına buralardan girer, diyar diyar gezip araştırır ve ele geçirdiğini mahveder.
YORUMLAR
Zinanın başlangıcı bakış olduğundan dolayı ırzı korumadan önce bakışları yummak emredilmiştir. Çünkü bu olaylar önce -çoğu yangınların küçücük bir kıvılcımdan başladığı gibi- bakıştan başlar. Önce bakış gerçekleşir, sonra akıldan geçirilir, sonra adım atılır, sonra günah gerçekleştirilir.
iste o adimi atmak herkesin harci degil imani olan bunu yapamaz o adimi atmaz atamaz.
aklimizdan gectigi olabilir zayifliktir bu belkide ama oluyor bu gibi bir düsünce..
ama zinayi gerceklestirmek icin hakikatten vicdanin kör olmasi gerekir ki baskasina ait biri ile birlessin.
güzel bir yaziydi
yüreginize saglik
saygilarimla