Meçhule Yazılmış Mektuplar - 31
Bu gül dibaceli mektubum, gül ıtırından güzelliği süzülmüş, elif endamlı has periye. Mektubun muhtevasında harf harf , kelime kelime boy veren, emsali olmaktan güllerin mesrur olduğu nihale…
İklimimde hasretin zakkumları kök salarken. O, meçhul ve muhayyel iklimlerde sümbülleri, lâleleri kıskandırır. Gizemli bakışları kim bilir bencileyin kimleri yandırır. O zamanın billûr aynasında kendini seyre dalar her sabah. Benimse gönlümde semaya yükselir ah!
Böyle bir girizgâhın ardı sıra, içimde ahın tortusu, o taze gül fidanlarını andıran muhayyel periye merhaba demek; bana ayrı bir heyecan veriyor, gıyabında olsa bile. Bu mektubumun da eline geçmeyeceğini bile bile yazmak şaşırtmasın seni ey muhayyel peri! Sana yazmak iştiyakım asla eksilmiyor, aksine hasret ateşi ve adresinin bilinmezliği bu arzumu daha da körüklüyor. Hayalin bir bilinmez iklime yaralı gönlümü sürüklüyor.
Her seher, turna katarları geçiyor göğümden, gözleri nemli; gönülleri elemli. Teleklerinde gönlümün hasret sayfaları asılı senin meçhul ve muhayyel iklimine selâmımı getiriyorlar…
Ben seni hayal ediyorum sabahın serinliğinde içimde kor ateşlerle. Sen daha bir güzelleşiyorsun. Cümle yazdığım mektuplar hep senin meçhul ve muhayyel adresine rotalı. Ey yağmur sonrası serinliği! Aşkın billûr bakışlı, ateş yakışlı perisi. Bu mektubumu da yine hasret ağında tutsaklığın kollarında bitiriyorum.
Sana sonsuz selâmlar yolluyorum.
Ankara,02.04.2010 İ.K
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.