- 2575 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
HABABAM SINIFI
Ben kendi halinde bir öğrenciyim. Tek amacım; öğrenimi tamamlamak. Vatanıma, hayırlı bir vatandaş olmak. Onun için elimden geleni de yapıyorum. Derslerime çalışıyor ; okulda da bir öğrencinin yapması gereken saygıyı, özveriyi göstermeye çalışıyorum.
Eğitim hayatımda; bu sekizinci yılım. Bendeki de şans yani. Öyle bir sınıfa düştüm ki ; size nasıl anlatayım. Annemlerin zamanında, televizyonda seyrettikleri, bana da anlattıkları, Hababam sınıfından farkı yok hani.
Bazen, o sınıfa girmek, dersleri dinlemek o kadar zor geliyor bana. Mezun olacağım, o sınıftan kurtulacağım zamanı iple çekiyorum. Şu yaşımda, hayattan bezdirdiler beni. Her gün aynı, bir gün öncesini arıyorum inanın.
Resmen tımarhane. Bir tek deli doktoru eksik. Ne ararsanız var. Her gün kavga. Kavgasız, bir gün dahi geçmiyor. İçimden okula gelirken; “ Acaba, bugün ne olacak, kim kiminle kavga edecek. Kim, kimi yumruklayacak” diye geçiriyorum.
Sınıf, sınıf değil, kurtlar sofrası. Ben de artık onlara benzemeye başladım. Çok ezildim bugüne kadar. Sessizim. Saygılıyım. Kimseyi kıramam. Ödüm patlar, birini kıracağım diye. Sınıfta, barış elçisiyim sanki. Küçük yaşım ve boyumla, kavgaları ayırmaya kalkarım. Bir iki defa da yumruk yemişliğim vardır o yüzden. Sana ne ! Ne işin var kavga edenlerin arasına girmeye. Yok. Olmaz. İlla gireceğim araya. Barış elçisiyim ya ! Kimse, küs olmayacak birbiriyle.
Bizim sınıfta, iki arkadaşım var. İkisi de, keçi gibi inatçı. Köprünün bir ucunda Zeliha, öbür ucunda Alim. Dertleri de, sınıf başkanlığı. O diyor benim sözüm geçecek, öbürü de benim. Zeliha, kimseye yaklaşmaz. Geldiği günden, aynı şekilde. Alim ile ilk kavgalarının ardından, iyice kinlendiler. Aradaki, bazı arkadaşlarım da ortalığı kızıştırınca, sanırsın üçüncü dünya savaşını ilan ettiler birbirine.
Ben en çok, sınıf öğretmenimiz; Hasan öğretmenime acıyorum. Kafayı yiyecek. Sakin bir öğretmendir. Barıştırıyor onları, arkasını dönüyor; sanki hiç barıştırmamış. Yine girmişler birbirlerine.
Başta da dedim ya, ne ararsan var. Sigara içip, okulu yakmaya kalkanı mı ararsın. Zor kurtardılar okulu. Yanıp kül olacaktı canım okulum. Sanki o sebep olmadı yangına, pişkin pişkin gülüyor karşımızda.
Sınıfta, on erkek öğrenci varsa, üçü mutlaka kavga etmiştir. Kızlar farklı mı ? Onlar daha berbat. Herkes, menfaat peşinde. Yok, yakası güzel değilmiş de ! Ayakkabıları güzel değilmiş de. Size ne başkasının, ayakkabısından, yakasından. Podyuma mı çıkıyorsunuz kardeşim.
Bir arada bana tutundular. Neymiş efendim ; Ben Zeliha’ ya tepki göstermiyormuşum. Göstermek zorundaymışım gibi. Ağlattılar beni, ben de duygusalım ya; onların ağlamamdan zevk alacaklarını bile bile, oyunlarına geliyorum.
Neyse, ortalık bu aralar biraz sakin. Kavga mavga olmuyor kaç zamandır. En iyisi dilimi ısırayım. Sebebi belli. Zeliha, başka bir okula gitti. Alim başkan. Ben ve benim gibi birkaç kişi ortada. Gerisi de Alim’ in peşinde.
Öğrenci olmak çok zor. Hele çocuk olmak daha zor.
YORUMLAR
Sevgili Nermin hanım. Fikret beyin de dediği gibi Hababam sınıfının en büyük özelliği birlik beraberliği, dostluk ve arkadaşlığı herşeye rağmen koruyabilmiş olmalarıdır. Oysa şimdiki sınıflarda öğrenciler karşısındakini alt edebilme ve menfaat çatışmaları içinde olma çabası. Onlara hababam sınıfı demek çok güç inanın.
Ne olursa olsun öğrenci olmak çok güzel. Zaman geçip büyüdüğümüzde anlıyoruz öğrenciliğin ne kadar güzel bir şey olduğunu.
Ben bile öyle yaramazlıklar yapardım ki. öğretmenlerim şok olurdu yaptığım yaramazlıklar karşısında. Ama yaptığım yapamazlık bir başka arkadaşımı ya da öğretmenimi küçük düşürmek ya da kendi menfaatim için olmadığından çabuk afedilirdim.
Sanırım böyle olmak gerek. Öğrenci iken bir başkasını ezmek değil, ona sahip çıkmak ve birliği korumakla güzel oluyor.
Bizim sınıfımız özel bir sınıftı. Bir kişi bir suç işlediğinde, hepimiz oretaya atılır, koca sınıfa hiç kimse ceza veremezdi. Birimiz okuldan alınmak istediğinde, hepimiz okulu boykot eder. o arkadaşımız okula alınana kadar sınıfa girmez, okulun önünde nöbet tutardık. Şimdi nerde böyle öğrenciler.
Çok güzel bir yazı idi. Beni lise yılalrıma götürdü. Sevgiler yüreğinize
Rıfat Ilgaz hababam sınıfını gerçeklerden esinlenerek yazmış.Eşim, bekarken ameliyat olup, uzunca bir süre İstinye devlet hastanesinde yatarken,ayni odada yatan,diğer bir hasta anlatırmış:
-Ben hababam sınıfının çekirdekçisiydim.Rıfat Ilgaz'a esin kaynağı olan böyle bir öğrenci grubu gerçekten o yıllarda vardı ,diye.
Yazınız o günlere döndürdü,okul ve öğrencilik yılları hepimizin unutamadığı günler,değil mi? Tebrikler...
Hababam Sınıfı'nın en önemli özelliği nedir bilir misiniz ? Birlik, beraberlik ruhu ! Onlar aralarında yaptıkları kavgalarla değil, birlik- beraberlik içinde yaptıkları haylazlıklarla Hababam Sınıfı olmuşlar.
Rahmetli Rıfat Ilgaz, döneminde yazdığı tüm kitaplar neredeyse hepsinin yasaklanıp toplatılmasından sonra, gönlünden geçenleri Hababam Sınıfı'nı yazarak anlatmaya çalışmış. Çok da güzel bir eser bırakmış bize.
Hababam Sınıfı Tatilde bölümünde, okulun boşaltılıp öğrencilerin öğrenimlerini ormanda sürdürmeye karar vermelerini anlatan Atatürk'lü ve Aldırma Gönül müzikli bir sahne vardır ki , her şeyi o sahne anlatır aslında.
Gerek öğrencilik günlerimizi ve gerekse Hababam Sınıfı filmlerini hatırlatıyor bize yazarın okul anılarını anlatan bu güzel yazı.
Fikret TEZAL tarafından 4/3/2010 8:41:17 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Nermin, hayat zaten bir okul değil mi?
Önemli olan hayat okulunda başarıyla okuyabilmektir.
Bazen Zelihalar, bazen de Alimlerle karşılaşırız. Bu ikisini bir arada idare edebildik mi, bizden bahtiyarı yoktur.
Eh arada kalmak da cabası...
Güzel bir yazıydı... Tebrikler....
Edebiyatımızın çok yönlü yazarı Necati Cumalı der ki bir öyküsünün sonunda: "Hikaye mi yok dünyada? Çal herhangi bir evin kapısını. Al sana hikaye."
İnsan yazmak istedikten sonra yazılacak o kadar çok konu var ki...Önemli olan anlatılacakların dil güzelliği ile anlatımı. Siz de bunu yapabiliyorsunuz.
Yazmaya devam etmeniz dileğiyle...
Numan Kurt tarafından 4/3/2010 7:11:35 AM zamanında düzenlenmiştir.