- 662 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Nuro hat kuştin! Nuri öldürüldü!
NURO HAT KUŞTİN! NURİ ÖLDÜRÜLDÜ!
Nuro hat kuştin!
Kırmanci şivesinde; “Nuro (Nuri) öldürüldü” demek…
Köyün ötesinden çığlıklar yükseldi kurşun sesleri dinince. Bağırdılar avazları patlatan çığlıklarla;
Nuro hat kuştin!
Ağıtlar yükseldi köyün dört bir yanından.
Akranları cesedini çevirip baktıktan sonra bağrıştılar;
Nuro hat kuştiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiin!
Evet Nuro hat kuştin. Daha 14 yaşında, ömrünün ilkbaharında ve baharına varmadan öldürüldü Nuro.
“Suçu neydi” sorusunu sorma ahlaksızlığını kimsenin taşıyamayacağı yaştayken Nuro öldürüldü.
Nuro bir çocuk, Nuro bir Kürt çocuğu, Nuro fakir bir aile çocuğu. Ve Nuro 14 yaşındaki çocuk;
Anlatamıyorum galiba!
Adı üzerinde işte;
Nuro bir çocuk, ço-cuk…
“Çocuk da vurulur mu” demeyin lütfen.
Kaç çocuğumuz vuruldu?
Daha önce de çocuklarımız vurulup, yakılıp öldürülmüşlerdi;
Çok gerilere gitmeden Uğur KAYMAZ 12 yaşında 13 kurşunla “çatışmada” vurularak öldürüldü.
Diyarbakı’da dersane önünde patlatılan bombada Eren’lerimiz katledildi.
Lice’de 11 yaşındaki Ceylan vurularak öldürüldü.
Kızımız Serap belediye otobüsüne atılan patlayıcıyla yakılarak öldürüldü.
Kardeşimiz Aydın Diyarbakır’da kalbinden vurularak öldürüldü.
En son Van’da İran’dan kaçak yollarla mazot taşıyan amcalarına uyarak “sefere” giderken köyün çıkışında askerlerle karşılaşınca atları bırakarak kaçan Mehmet Nuri sırtından vurulup öldürüldü.
Allah’ım bu nasıl iş, nasıl vicdan, nasıl ülke, nasıl dünya, nasıl insanlık?
Bildim bileli bu bölgede tütün, silah, sigara kâğıdı, kumaş, koyun vs kaçakçılığı yapılır. Öte tarafa da farklı mallar götürülür. Bunu bilmeyen, asker, bilmeyen polis, bilmeyen mülki erkân yok.
İran’dan kaçak mazot getirmek için köylerinden daha yeni ayrılmışlardı. Kilometrelerce meşakkatli yolculuğa çıkmışlardı ve İran’dan getirecekleri mazotla Nuro’lar da geçimlerini kolaylaştıracaklardı köylülerle beraber.
Bu iş hep yapılıyordu. Ve yine mazota gidileceği de biliniyordu. Ama adı üzerinde işin;
Kaçak mazot taşımacılığı…
Zaten 30 yıldır süren şiddet ortamının verdiği çaresizlikten dolayı geçim sıkıntısı had safhada. Zira meracılık, yaylak-kışlak hayvan besiciliği öldü. Bu bölge de kar üretimi! yapılamayacağından elde kaldı kaçakçılık. Elbette bu işi meşrulaştırmıyoruz. Ama “Türkiye’nin kendine özgü şartları” göz önünde bulundurulup darbe yapmanın cezası yokken, başbakana suikast planlarının cezası salıverilmek iken kaçak mazotun cezası bu mu olmalı?
14 yaşında bir çocuk vuruluyor hanımlar beyler! 14 yaşında bir çocuk…
Türkiye’nin doğusunun “özel şartları” göz önünde bulundurulamaz mı?
Buna rağmen bilinen bir kaçakçılık hadisesinde 14 yaşında bir çocuk sırtından vurulup öldürülüyor. Çok öfkeliyim, çok kızgın.
Aslında neye kime kızdığımı da netleştiremedim.
Vuranlara mı?
Sessiz kalan devlete mi?
Görmeyen iktidara yakın-uzak medyaya mı?
Duyarsız halka mı?
Dedim ya netleştiremedim; ama galiba hepsine birden kızgınım.
Günlerdir medyayı Uşak’ta kaybolan ve maalesef dün ölü bulunan küçük Umut meşgul ediyor. Bu akşam da CNN TÜRK konu yapmıştı. Ve küçük Umut gerçekten de bu ilgiyi hak ediyor. Zira ortada kaybolan yatılı okuyan küçük bir kardeşimiz ve en son cesedi bulunarak acımızı katlayan bir olay var. Bu sebeple küçük Umut’un medyayı işgal etmesi çok tabii bir olay.
Ancak Van’da kurşunla sırtından vurularak öldürülen Nuro’nun hiç mi haber konusu olmasını gerektirici önemi yoktu? Nuro neden haber konusu yapılmadı?
Neden kanallar onun neden öldürüldüğünü,
Neden kaçakçılığın hala devam ettiğini,
Neden devletin komşu ülkelerle bir anlaşmaya varamadıklarını işleyebilirlerdi.
Ve 14 yaşında “kaçakçılık” yapan bir çocuğun asla ölmemesi gerektiğini.
Nerde?
Nerede o “namuslu” medya?
Nerede o “yaradılanı severiz yaradandan ötürü” anlayış?
Nerede o “Türk_Kürt fark etmez, bütün vatandaşlarımız eşittir”i öttüren ve de tüttüren anlayış?
Nerede, nerede, nerede?
Biliyorum; “çok bekleriz”.
Allah’a varsa inancınız Allah aşkına söyleyin. Yoksa inancınız kutsallarınız hatırına söyleyin;
Böyle vurulur mu bir çocuk?
Daha doğrusu bir insan, bir hayvanın vurulmaması gerekirken... Ama gelin görün ki Nuro gibi çocuklar vuruluyor işte.
Tamam,
büyük bir suç, büyük bir terslik, yanlışlık; hadi diyelim ki kaza… e peki medya buna böyle duyarsız mı kalmalıydı?
Medyanın sağırları oynaması ne anlama geliyor bilen varsa söylesin. Çünkü ben söylersem “bölücülük” olur biliyorum. Siz söyleyin de “bölücülük”ten kurtulalım.
Siz söylemezseniz ben söylerim yoksa.
Medya Van valisini konuk edemez miydi?
Medya Nuro’nun ailesini bulamaz mıydı?
Medya bundan sonra benzeri olayların olmaması için işin üstüne gidemez miydi. Doğru olan bu değil miydi?
Ama medya doğru olana değil “reflekslerine” meyletti.
İşte bu yapmadığınız işin adı bö-lü-cü-lük-tür sayın medya!
Vurulan medyanın ilgisini çeken “biri” değilmiş diyoruz. Bu kahpeliktir. Kahpelik dedim de aklıma bir film geldi:
“Vurun Kahpeye”… Yıllar önce seyretmiştik bu filmi;
Önce bir “kahpelik” yapılarak bir “kahpe” oluşturulur ve sonra vurulması kolaylaştırılır kahpenin. (“kahpenin vurulması gerekir” anlayışlından da uzağım)
Bu filmi seyrettirmeyin bizlere.
Bu “kahpe”lik ağır gelir.
Çünkü,
Hepimiz
“kahpe”yiz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.