Allah'a Teslim Olmak
Yüce Allah’a teslimiyet, kesin bilgi ile iman etmenin en önemli şartıdır; İslam teslimdir. Allah’ın, ahiretin, hesap gününün, cennet ve cehennemin varlığına, aklıyla, kalbiyle samimi ve kesin olarak kanaat getiren insan için Rabb’ine teslim olmak zor değildir. Çünkü Yüce Allah insanı fıtrat olarak Kendisine sevgi, güven ve bağlılık duyacak özelliklerde yaratmıştır. O halde asıl zor olan, insanın fıtratına aykırı davranması ve Yaratıcısına teslim olmamasıdır. Hayırda ve şerde kulunun yolunu kolaylaştıran, dinde kolaylık veren Rabbimiz, Kuran’da kullarına teslimiyeti kazandıracak ve artıracak ahlak özelliklerini bildirerek, kullarının üzerinden zorlukları almış ve imtihanlarını kolaylaştırmıştır.
Ölümün her an gerçekleşebileceğinin şuurunda olmak, ölümü yakın görmek ve ahiretteki sonsuz yaşama hazırlık yapmak, insanın teslimiyetini artırır. Kuran’da, "Her nefis ölümü tadıcıdır; sonra Bize döndürüleceksiniz." (Ankebut Suresi, 57) ayetiyle de haber verildiği üzere, dünya üzerindeki her insan, kendisi için Allah’ın takdir ettiği anda muhakkak ölümle karşılaşacaktır. Samimi müminler, Yüce Allah’ın emrettiği üstün ahlaka ulaşamadan ve O’nun hoşnutluğunu kazanamadan ölmeyi istemezler. Bu nedenle, Allah’a yakınlaşma ve O’nun hoşnutluğunu kazanmaya çalışma konusunda samimi bir çaba içinde olurlar. Bu durum müminin imani olgunluğunu ve teslimiyetini artırır.
Kader gerçeğini kavramak da insanın teslimiyetini artıracaktır. Her insan kayıtsız şartsız kaderine teslim olmuştur. Geleceğindeki tüm olaylar, ne zaman hangi okula gideceği, ne iş yapacağı, ne kadar para kazanacağı, hangi hastalıklara yakalanacağı, ne zaman, nasıl, nerede öleceği, hepsi Allah Katında bellidir ve bunları asla değiştiremez. Çünkü herşeyin, “Senin içinde olduğun herhangi bir durum, onun hakkında Kur’an’dan okuduğun herhangi bir şey ve sizin işlediğiniz herhangi bir iş yoktur ki, ona (iyice) daldığınızda, biz sizin üzerinizde şahidler durmuş olmayalım. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiç bir şey Rabbinden uzakta (saklı) kalmaz. Bunun daha küçüğü de, daha büyüğü de yoktur ki, apaçık bir kitapta (kayıtlı) olmasın. (Yunus Suresi, 61) ayetiyle, Levh-i Mahfuz’da bulunduğu haber verilir.
Bu durumda yaşanan olaylar karşısında üzülmenin, sinirlenmenin, bağırıp çağırmanın ve gelecek kaygısı duymanın ne denli anlamsız olduğu açıktır. İnsan kendisini boş yere üzmektedir.
Ancak, "Nasıl olsa kaderimde ne varsa o olacak, benim bir şey yapmama gerek yok" şeklinde düşünmek ise, çarpık bir kader anlayışıdır. İnsan yaşadığı her olayda fiili dua mahiyetinde sebeplere sarılmalı, elinden geleni yapmalıdır.
Ancak teslimiyetli insan, “Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.” (Tekvir Suresi, 29) ayetiyle de açıklandığı gibi her şeyi Allah’ın dilemesi ile yaptığının bilincindedir.
“De ki: "Allah’ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim mevlamızdır. Ve müminler yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler."” (Tevbe Suresi, 51) ayetiyle haber verilir; her olay Allah’ın yarattığı kadere uygun işler. İnanan insan hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine dair Kuran ayetlerinde haber verilen bu sırrın bilincindedir. Kaderine iman eder, olumlu ya da olumsuz, yaşadığı her olay karşısında Yüce Allah’tan razı olur, zorluklar karşısında da O’na teslim olur. Dünyevi hiçbir değer ya da çıkara karşı tutku duymadığından, kayba da uğrasa üzüntü duymaz. Bu kişinin teslimiyeti artar ve böylece Yüce Allah’ın rızasını kazanabilir.
Peygamberimiz (sav) de bu konuda şöyle buyurur: “Mükafatın büyüklüğü belanın şiddetine göredir. Allah sevdiği topluluğu belaya uğratır...” (Riyazüssalihin c.1 s.256 tercüme)
Kesin bilgiyle ahirete iman etmenin önemli bir mümin özelliği olduğu, “…Bunlar Kur’an’ın ve apaçık olan kitabın ayetleridir. Mü’minler için bir hidayet ve bir müjdedir. Ki onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve onlar, ahirete kesin bilgiyle iman ederler.” (Neml Suresi, 1–3) ayetiyle haber verilir. Ölüm, ahiret, sonsuz cennet ve cehennemi sürekli akılda tutmak ve tüm bunlara kesin bilgiyle iman etmek Yüce Allah’a teslimiyeti artırır. İnsanın Allah’ın huzurunda hesap vereceği ve defterinin verileceği anı düşünmesi, cenneti ve cehennemi tefekkür etmesi, yalnızca Allah’tan korkup sakınması gerektiğini kavramasına neden olur. Allah’ın belirlediği kadere razı olarak, Rabb’ine teslim olmak tek amacı haline gelir.
“Allah beni teslim aldı” diyebilmek önemlidir... Yüce Allah zaten her şeyi teslim almıştır.
Fuat Türker
YORUMLAR
SELAMÜN ALEYKÜM; önce bu güzel, önemli ve gerekli yazınızdan dolayı sizi tebrik ederim. ölüm, fani dünyaya önem verme ve kaderi kendine göre yorumlama günümüzde yapılan en büyük hatalardan artık. sizin de belirttiğiniz gibi herşeyi kaderine göre yaşar insan ve bazı şeyler vardır ki değişmez yani bunlar kadari nutlak dediğimiz durumlardır. fakat bazılarını da YÜCE YARATICIMIZ biz insanoğluna akıl ve irade verdiği için bırakmıştır. fakat kaderin ne olduğunu bilmeden "kaderde bu da varmış. "deyip çekiliyoruz artık bir köşeye. kendi hatalarımızdan kaderi sorumlu tutmaya hiç hakkımız olmadığı halde... ölüm; bir iğne ucu kadar yakınken insana hiç ölmeyecekmiş gibi çalışır çabalar, konuşur güler. maddi olarak hep birşeyler biriktirir de manevi olan tek bir şey olmaz çoğu zaman elinde...