- 778 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
YASAK AŞK (15)
Kayhan ile Halil, uzun bir süre kol kola birlikte yürüdüler. Bazen kaldırımdan aşağıya iniyorlar, bazen de gelip geçen arabalara çarpılmamak için kaldırıma tekrar çıkıyorlardı. Ortak duygularını paylaşıp dertleşmeleri; aldıkları alkolün itici gücü sayesinde de rahatlamışlardı. Çoktandır bir araya gelip de felekten bir gün çalmamışlardı bu zamana dek.
Akılları fikirleri, düşüncelerini odaklaştırdıkları aşk üzerineydi. Halil, arkadaşının derdine çare olamadığını ve kendisinin de sağlıklı bir çözüm üretemediğini düşünüyordu. Alkolün aldatıcı koruyuculuğuna sığındıkça da;konuştukları konunun gerçekliğinden ve merkezinden uzaklaşmışlar,gel gitler içerisinde kendilerini kandırıp zaman öldürmüşlerdi.
Trafiğin yoğunluğunda minibüslerin ve ticari taksilerin korna sesleri, evlerine gitmekte geç kalmış olanların çağrışımını yapıyorlardı.
Bir korna sesi…Bir korna sesi daha,gecenin karanlığında insanın beynine bıçak gibi saplanıyordu.
İki arkadaş yürürlerken; asıl konudan uzaklaşmışlar, dostluklarından dem vuruyorlardı.
Halil:
- Kayhan sen var ya sen,çok iyi bir dostsun.Bak, benimle bütün sırlarını paylaşıyorsun…Hıkkk….Hıkkk.Arkadaşlık böyle olmalı işte…İşte…Ama senin bu Nalan yüzünden başın belaya girecek…Açık konuşmayı severim…Hislerimde yanılmam…Ya bizim avratların nesi var…Sadece dırdırları…Varsın olsun ya…Bizimkiler de böyle, ne yapalım…Ha…Ha..
- …..
Susma arkadaşım,susma…Bu saatten sonra başka mekanlara çadır kuracak halimiz yok…Bak boyumuzca sıpalarımız oldu…Çocuklarımız duysa ne derler ya bizlere,ne derler?..Bak şimdi aklıma nasıl biiiirrrr fiiikiiir geldiii…Söyleyem mi?..
Kayhan:
-Söyle bakalım Halil dostum,söyle…Sen ,boşuna konuşmazsın…Çünkü hayatın içinden geliyorsunnnnnnn!..
- Bak, yarın günlerden cumartesi. Hanımlarımızı,çocuklarımızı pikniğe götürelim.Hem farklılık olur.Hem de can sıkıntısından kurtulmuş olurlar…Onlar da ne yapsınlar…Evin içinde otura otura dizi kolik olmaları vallahi de billahi de çok normal…
-Haklısın dostum.
-Haklıyım ya…Sadece bizim başımızda ki sıkıntı mı sanıyorsun?Bütün alem böyle be…Böyle be…Sana söz veriyorum,bütün masraflar benden.Yarın,çol çocuk cümbül cemaat hep birlikte Kızılcahamam’a gidiyoruz…Mangalımızı yakalım.Yanında bir yetmişlik de iyi gider hani…Ayrıca Çam havasını da;ciğerlerimize doldururuz,olmaz mı?
Sonra da kaplıcaya girer bol bol ter dökeriz ha.Nasıl buldun bu fikrimi?
- Tamam dostum senin dediğin gibi olsun…
- Hadi şimdi fazla geç kalmadan taksilere atlayalım da evdekiler merak etmesinler…
İki arkadaş, vedalaşmak için birbirlerine sarılıp, ertesi sabah erkenden buluşmak için söz verdiler.
Halil, bindiği taksinin şoförüne:
-Keçiören sağlık merkezinin karşısına çekiver
Kayhan da:
-Çakırlar çiftliği… diye şoförleri yönlendirdiler.
Şoför,taksimetreyi iki buçuktan açtı.Yarım saat daha geç olsaydı; gece tarifesini uygulayacaktı.Yağmur yağmaya başladı.Silecekleri çalıştırdı.
-Bereket yağıyor be kardeşim bereket. Geçen sene susuzluktan kırılacaktık neredeyse…Bunun yüzünde Kızılırmağın yatağını bile değiştirdik,öyle değil mi?
- Haklısın arkadaş. Küresel ısınma diye bir şeyler çıktı. Her şeyin düzeni alt üst oldu.Hıkkkk…Hıkkk…
Taksi şoförü, dikiz aynasından müşterisinin yüz profilini inceliyor tehlikeli biri olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Gecenin bu saatinde, tehlike cirit atıyordu metropolün belalı sokaklarında…
Bu konuşması , müşterisinin nabzını ölçmek içindi.Kayhan’ın yanıtıyla psikolojisini hemen anlamış ve rahatlamıştı.Yirmi yıllık taksicilik yaşamında ne belalarla karşılaşmıştı.Saymakla bitmezdi.Kafayı çekip de derdini yananlar mı,parası olmayıp da ücretine karşılık kendisini teklif eden fahişeler mi,dönmeler,travestiler mi ne ararsan hepsiyle tanışmıştı.Yazsa kalın bir kitap olacak türdendi…
Şoför, kendisini güvende hissedince konuşmaktan vaz geçip, arabanın radyosunun düğmesini sola kıvırdı.Spiker,ara haberlerini veriyordu:
Günlerdir süren işçi eylemleri; nihayet bugün, polisin de zor kullanmasıyla son bulmuştur. Etraftaki esnaf da rahat bir nefes alıp ,müşterilerinin gelmelerini beklemeye başlamışlardır…Şimdi spor haberlerini veriyoruz…
Her ikisi de haberler hakkında yorum yapmaktan kaçındılar. Ankara bu tip eylemlere doymuştu artık. Ankaralı günlük yaşantısını devam ettirmenin telaşındaydı…Sıhhiye ,gün geçmiyordu ki;başka bir eylemle yüz yüze kalmasın…Biri bitip diğeri başlıyordu.Kimsenin umurunda değildi.Sadece o gün; ekmek derdinde olan seyyar satıcılar, bayram yapıyorlardı…Eylem günleri,zabıtaların denetlemeyi bırakmış olmaları,onların işini kolaylaştırıyorlardı…
Batıkent’i geçip Çakırlar çiftliğine geldiler. Bu ismini, şehir planına geçmeden almış sonra da değişmeden öyle kalmıştı.”Çakırlar çiftliği.”Çok kısa zaman da çok katlı binalar, mantar gibi her tarafı kaplamıştı. Hala da yeni yeni binaların yapılması devam ediyordu.
Taksi, manolya sitesinin önüne geldiğinde durdu.Kayhan,ücretini ödeyip:
- İyi geceler dedi.
Her zaman üzerinde bulundurduğu yedek anahtarla dış kapıyı açtı. Kapıyı açar açmaz da sensörler yanınca; merdivenler, birden aydınlandı. Asansöre binip üçüncü kata çıktı. Dairenin kapısını açıp içeriye girdi.Oğlunun odasının ışığı yanıyordu.Ders çalışıyor olmalıydı.Kapının tıkırtısından oğlu,odasının kapısın açtı.Babasını karşısında görünce:
-Hoş geldin baba. Kulüp yeni mi kapandı?
Her zaman doğruyu söylemeyi severdi, çocuklarına karşı.
- Yok be oğlum. Bir arkadaşla birahanelerin birine takılmıştık da.Biraz efkar dağıtalım dedik…
- Yoksa aşık mısın baba, ha?Benim bildiğim aşıklar efkar dağıtır…
- Ya oğlum, sen var ya bir tanesin .Nasıl da anladın derdimi…Hadi gel salona geçelim de biraz dertleşelim,iki arkadaş gibi…
- Dertleşelim be baba. Benim de derdim büyük…
- Seninki de mi aşk yarası oğlum?...
- - Nasıl bildin baba? Sen aslansın be…Babaların kralısın…
Annen uyudu mu? Konuşacaklarımızı, dinleyip de; bizi evden atmasın sonra?...
-Çoktan uyudu annem. Sen, merak etme.Hem benden sır da çıkmaz.
-Peki o zaman geçelim salona…
DEVAM EDECEK!..
YORUMLAR
Aaa! Oğluna, aşık olduğunuz söylemesi doğru bir şey mi? Mübarek herkese karşı dürüstlük abidesi, bir karısının karşısında yalancı...Ayhan abi kusura bakma, bu aldatan adamları asla mazur göremiyorum.
Güzel gidiyorsun. Merak ettiriyorsun yani diğer bölümü. Tebrik ediyorum seni 9 veriyorum.
ayhansarıkaya
BİR İNSAN,ÇOCUKLARIYLA HER ŞEYİ PAYLAŞMALI BENCE...BENİM OĞLANLAR,24 VE 20 YİRMİ YAŞLARINDA.ONLARDAN BU ZAMANA KADAR HİÇ BİR ŞEY GİZLEMEDİM VE O YÖNDEN DE ÇOK RAHATIM...
BAKALIM KIZIMDA BAŞARILI OLABİLECEK MİYİM?..
VERDİĞİNİZ PUAN ÖNEMLİ DEĞİL.SİZ YETERKİ SAFFAMA TEŞRİF EDİNİZ...
SAYGILARIMLA ÜSTADIM...
Kaçırdığım bölümleri okumadan son bölümü okumak istemedim. Evini ihmal eden Soner bey sanırım çok büyük bir hayal kırıklığı ile karşı karşıya kalacak ve Nalan da yasak aşka doğru yelken açacak. Evde ise Kayhan ve oğlu tam bir dayanışma içine giriyormuş gibi görünse de hiç bir çocuk, babasının annesine ihanet etmesine normal bakacağını düşünmüyorum. Mutlaka uyarularda bulunacaktır babasına.
Heyecewnla bekliyorum gelecek bölümleri. Çok güzel gidiyor hikaye. Saygılar yüreğinize
ayhansarıkaya
HER ZAMAN YANIMDASINIZ...TEŞEKKÜRLER EFENDİM...
SAYGILARIMLA...