- 3185 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İslamiyet ya da Müslümanlık
Bu günkü Suudi Arabistan devletinin Mekke Şehrinde dünyaya gelen Ahmet ismindeki son peygamberin öğretilerine inanan insanların dinidir. Zira sonradan ailesi, arkadaşları veya bazı rivayetlere göre Allah tarafından Muhammed diye isimlendirildiği söylenen bu peygamber, Allah’ın, ilahi bir kitap ile birlikte insanlara doğru yolu göstermesi amacıyla gönderdiği son peygamberdir. Her ne kadar İsa(as)’ın yeryüzünü tekrar şereflendireceğini biliyor isek de, o yeni bir kitap ve yeni bir din öğretisi ile gelmeyeceği için Muhammed(as)’ın son peygamber olduğu açık ve net bir bilgidir. Bütün Müslümanlar da bunun böyle olduğuna inanırlar. Allah, son peygamber olan Muhammed(as)’a da, son ilahi kitap olan Kur’an-ı Kerim’i indirmiştir. Elbette Kur’an- Kerim de tüm diğer ilahi kitaplar gibi çok mükemmel ve evrensel bir kitaptır.
Bu dine inanan insanların ibadet yerine Cami veya Mescit, din bilginlerine ise hoca ya da İmam ismi verilmektedir. Mekke topraklarında bulunan Kâbe, onların kıblesidir. Zira İslam ismi verilen bu dine inanan Müslümanlar da, diğer din sahipleri gibi kendi içlerinde farklı mezheplere ayrılmışlardır. Bu mezhepler; Hanefi, Şafi, Hambeli ve Maliki diye isimlendirilmektedir. Bunların çıkışı, dinin uygulanması ve ibadet şeklindeki bazı farklılıklar nedeniyledir. Ama yinede hepsi, inanç olarak elbette aynı ana başlıklar altında birleşmektedir.
Müslüman, kelime manası olarak her ne kadar ‘teslim olan’ diye manalandırılsa da Muhammed(as)’ın söylediği sözlerden de anladığımız kadarıyla, bu sözcüğün tam karşılığını ‘kurtulan, refaha eren, selamete çıkan, gönlü rahatlayan ya da ebedi mutluluğa kavuşan’ şeklinde anlamlandırmak daha doğrudur. İşte zaten bu sebeple de Allah, bu dinin adına en doğru, en güzel ve en hoş olanı yapmak anlamındaki İslam ismini koymuştur. O nedenle, Allah’a inanarak en doğru davranışları sergilemeye çalışan her insana İslam sahibi yani Müslüman demek yanlış olmasa gerek. Çünkü o insan, gerçekten doğru olan şeyi yapıyor olduğu için bunun karşılığında zaten mutluluğu bulmuş yani Müslüman sıfatını almış demektir.
Allah’ın yeryüzünü kendisiyle şereflendirdiği bu en son dinin adı İslam’dır. Din hakikat demektir. Ve insanlar kabullense de kabullenmese de Allah kendi hakikatini yeryüzünde kesinlikle ikame ettirecektir ve de gördüğüm kadarıyla zaten bu hakikat yerini almıştır. Yani Allah’ın istediği olmuştur ve hala da olmaktadır. Peygamberlerin faaliyet konularını ve tebliğlerindeki içeriği, özlüce anlamaya çalıştığınız zaman siz de göreceksiniz ki Allah, peygamberleri kanalıyla insanlara bu günkü deyimiyle Cumhuriyetçiliği, Laikliği, Demokrasiyi, Hukukun üstünlüğünü ve kesinlikle din, dil, ırk farkı gözetmeksizin tüm insanlık olarak barış içinde yaşanılması gerektiğini belirtmiştir. Önceki toplumlar düşüncesizlikleri ve birazda saçmaca menfaatleri icabı günümüz dünyasındaki bu söylemleri kabullenmemişler ve kendi bildikleri çizgide hayat sürmeye devam etmişlerdir. Ama tabi ki, zamanla neyin ne olduğunu ve nasıl olması gerektiğini fark etmiş ve deneme yanılma yoluyla da olsa insanlar doğru yolu bulmuşlardır. Ne mutlu bizlere ki şu anda, Allah’ın asırlardan beri olmasını istediği böyle bir hâkimiyet ve anlayışın egemen olduğu bir dünyada yaşıyoruz. En doğru olanı ya da çoğunluk tarafından kabul edilebileni yapmak anlamına gelen İslam işte budur ve Allah’ın İslam ismini verdiği bu hakikat yani din, açıkça görüyoruz ki yeryüzüne hâkim olmuştur. Ve inşallah bu din, bundan sonraki süreçte hâkimiyetini daha da fazlasıyla sürdürmeye devam edecektir.
Tüm ilahi kitapları incelediğimizde görüyoruz ki, Allah ilk insan ve ilk peygamber olan Hz. Adem(as)’dan günümüze kadar gelen ki süreçte hep aynı şeyleri beyan etmiştir. Şöyle ki; ‘Ne sebeple olursa olsun kesinlikle hiçbir cana kıymayın, insan hak ve özgürlüklerine saygı duyun, zayıf ve çaresiz kalmış birine yardım edin, fıtri yapınızı bozacak şeyleri yani alkol, esrar, eroin gibi maddeleri kullanmayın, toplumsal felaketler olan terör, yalan, gıybet, iftira, zina, taciz vb fiiliyatlardan uzak durarak barış içinde yaşayın’ demiştir. Geldiğimiz noktaya ve tüm dünyanın şu an gaye edindiği şeye baktığımızda ise görüyoruz ki, tüm gerçekler apaçık ortadadır. Yani Allah’ın insanlık için belirlediği doğru çizgiye, henüz gelinebilmiştir. Buna da şükür…
Mehmet Akif UÇAR
YORUMLAR
''...Geldiğimiz noktaya ve tüm dünyanın şu an gaye edindiği şeye baktığımızda ise görüyoruz ki, tüm gerçekler apaçık ortadadır. Yani Allah’ın insanlık için belirlediği doğru çizgiye, henüz gelinebilmiştir. ''
Tartışmalı gibi görünen bu cümle aslında doğrudur. Çünkü her ne kadar insanlar arasındaki uygulamalar bozulmuşsa bile, en azından tüm ülke yönetimleri, devletler, hukuk kuralları, bu değerleri benimsiyor ve korunmasına, uygulanır olmasına gayret gösteriyor. Yani hiç bir yönetim sapıklığı, alkolizmi, terörizmi, cinayeti, fuhuşu, hırsızlığı, zinayı savunmuyor bu gün.