- 672 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
YASAK AŞK (14)
Güneş Holdingin yurt dışındaki işleri, biraz daha uzadı. Holdingin genel sorumlusu, bu durumu; kendi temsilcileri olan Soner Yıldız’a faksla ve telefonla bildirdi.
Soner Bey, işlerine öyle kaptırmıştı ki kendisini; başka şeyler düşünemez durumdaydı adeta…Şimdi çalışma süresi biraz daha uzamış,ailesine olan hasreti biraz daha artmıştı.İş bitimi yalnız kaldığında karısını ve çocuklarını gözlerinin önüne getiriyordu…Onları maddi imkanlardan yoksun bırakmadığı için vicdanen huzurlu hissediyordu kendisini…
“Oğlum Berkant ve kızım Selin gözlerimde tütüyor. Hele de karım. Şimdi neler yapıyorlardır, bensiz.” Özlem dolu düşünceleri, yıldırım hızıyla kafasında kazındı. Karısı Nalan’ın hayali; alabildiğine canlandı, gözlerinin önünde… Şirketteki işlerin peşinde koşmaktan karısını ihmal ettiğinin bilinceydi ama çaresizdi… İşlerinin yoğunluğu, araya buzullardan duvarlar örüyordu sanki. Karısı Nalan’ı şehvetle sarıp sarmalamak istediği günlerde bile ondan ayrı kalıyordu. Sevmesine seviyor, üstelik aşıktı da karısına…Nur topu gibi iki çocuk da vermişti kendisine…Böylece birlikteliklerinin yıkılmayacak kadar sağlam temellere dayandığına; güvenli bir şekilde inanıyordu…
Yıllar öncesini anımsadı. Karısı Nalan ile tanıştıkları günü. İlkbaharın ilk zamanlarıydı. Aylardan Nisan. Baharın bütün yeşilliği kucak açmış, insanların ruhunu okşuyor. Çiçekler cıvıl cıvıl…Arılar ve bütün böcekler,ivedilikle çiçekten çiçeğe konma telaşındalar.Ayaklarında taşıdıkları polenleri,yuvalarına götürebilmelerinin heyecanıyla
yanıp tutuşuyorlar…
Böyle bir günün sıcak saatlerinde; bir çift yeşil gözlere sahip olan Nalan’ın aniden karşısında belirmesi, dünyasını alt üst etmesine yetip de artmıştı bile…Aman Allah’ım neydi öyle,neydi…Tam bir afet…Sanki ilkbaharın bütün güzellikleri bu yeşil gözlerde gizemliydi…Orta boylu,balık etli, cinselliğin bütün çekiciliği üzerindeydi adeta…Endamı ve yürüyüşünün asaleti karşısında kendinden geçmişti.Bir mıknatısın çekim gücüne yakalanmış gibiydi…
Neyse ki kendi mahallelerine yeni taşınmışlar; birkaç gün göz hapsinde o yeşil gözlü güzeli takibine almıştı…Fazla dayanamadı.Annesini gönderip talip oldu.Bir aylık bir tanışma faslından sonra görkemli bir düğünle dünya evine girdiler…
Sonrasında işlerin yoğunluğundan dolayı ayrılıklar yakalarını bırakmamıştı. Hep ayrılık, hep ayrılık…Sadece senede iki üç ay birliktelik…Her ne kadar iş icabı ayrılıklar uzun sürmüş olsa da; karısı Nalan’a karşı sevgisi ve aşkı hiç eksilmemişti…
Şimdi oturduğu ofisteki döner koltukta, geçmişteki anılarını yad ettikçe; içi bir tuhaf oldu. Efkarlanıp bir sigara yakmayı düşündü. Sigarasının dumanını odanın boşluğuna doğru üflerken:
- Her ne kadar; karımı sevsem, her ne kadar ona hala aşık olsam da; yeteri kadar birlikte olamadıktan sonra neye yarar…
Efkarını dağıtır düşüncesiyle, iş çıkışı gece kulüplerinden birine gitmeyi kafaya koydu. Yoksa bu soğuk gecelerin ve günlerin kahrı çekilmezdi tek başına, uzak diyarlarda. Hazır aklına gelmişken karısına telefon edip, onun kadife sesini duymak istedi.
Cep telefonun tuşlarını tıklattıktan sonra biraz bekledi. Bağlantı kesildi. Dıtttt,dıttt sesi kulak çeperlerini yalayıp durdu.Tekrar denedi.Çok geçmeden aşina olduğu sesle iç içeydi adeta…
- Alooo,selam karıcığım !...Nasılsınız ?
- Aaaa Soner’ciğim sen misin? İyiyiz, sen nasılsın? Yakında geleceksin değil mi?
- - İyi olmanıza sevindim…Çocuklar da iyiler değil mi?...Sana biraz üzücü haber vereceğim.Benim gelmem biraz daha uzadı.Bağlı olduğum holding,başka işler de alınca; oranın organizatörlüğünü de yapmam gerekeceğinden sana bir süre daha kavuşamayacağım ne yazık ki…
- Sağlık olsun canım…Geç olsun da temiz olsun…
- Ha az daha unutacaktım,bizim özel şoför emekliye ayrılacaktı ya;ne oldu,yenisini bulabildin mi?...
Telefonun diğer tarafındaki karısı, yalan söylemekte gecikmedi. Manevra yaparak gerçeği saklamayı yeğledi:
- Evet sevgilim, gazeteye ilan verdim, bana yapılan müracaatlardan eleme yaparak bir kişiyi seçtim…
- Tamam karıcığım sana güveniyorum…Çocukları ve seni hasretle öpüyorum ve kucaklıyorum.Hoş çakalınız…
- Ben de seni öpüyorum, sevgilim. Kendine iyi bak…
Telefonu kapattığında oldukça rahatlamıştı Soner Bey…Karısının kadife sesi,ruhunu okşamıştı sanki…Şimdi;gönül rahatlılığıyla mesai bitiminden sonra, boş kalan zamanını değerlendirebilirdi…İlk aklına gelen şehrin şatafatlı gece kulüpleri oldu.Karısına her ne kadar sadakat yemini yapmış olsa da; içindeki gizemli kalan boşluğu doldurmak için
böyle yerlere gitmekten de geri kalmıyordu. Uzun ayrılıklar canına tak demiş, şeytani hislerle fahişelerin çekiciliğine kendisini kaptırmıştı.
Elbiselerini değiştirip, aynada saçlarını düzeltti. Parmaklarıyla aralarında masaj yaptı. Şakaklarına düşen aklardan hayıflanarak:
- Off be!!!.. eski gençlik kalmadı artık…
Karısıyla biraz önce yapmış olduğu telefon görüşmelerini anımsadı…Karısına karşı tutarsız olduğunu hınzırca düşündü.
“Olmuyor işte, olmuyor uzakta kaldıkça; ne kadar seversen sev,aşık olursan ol verdiğin yeminlere sadık olmak çok zor.Her sağlıklı erkek gibi benim de kadına ihtiyacım var tabiî ki …” diye içsel duygularına yenik düştü…
İki saat sonra şehvetli rus kadınının koynunda seks dolu saatler geçirirken, karısı Nalan’a ihanet etiğini bile düşünemeyecek kadar kendinden geçmişti… O sadece karısının kendisine aşkla bağlandığına inanıyor, kendisinin kulu kölesi olduğuna ve hiçbir ihanet dürtüsü içinde olamayacağına kendisini şartlandırıyordu…
Soner Bey, gecenin geç saatlerine kadar rus fahişesiyle geçirmiş olduğu saatler sonrası çok mutlu görünüyordu.”Kadın her yerde kadındır, yeter ki dilinden anlamasını bileceksin” sezgisiyle ve başarılı bir erkek olmanın iç güdüsüyle gizliden gizliye kendisine pay çıkarıyor ve böbürleniyordu…
Sabaha karşı yatağına uzandığında;
“her canın çektiğinde farklı bir kadınla olmak, ne güzel bir fantezi…Bu benim asla vaz geçemediğim hobilerimden birisi… diye hayal alemine daldığında;karısını gözlerinin önüne getirmiş olsa da;her şey,soyutta kalıyordu…
Telefonun diğer yüzündeki karısı Nalan ise; kocasıyla yapmış olduğu konuşmalardan sonra, uzunlamasına yatmış olduğu kanepede; gizli bir sevinç içerisinde kendisinden geçmişti. İlk ve son aşkıyla beraber olacaktı ya önemli değildi gerisi…Telefon görüşmesi o denli önemli değildi.Kocası ile yapmış olduğu konuşmalar,kuru kalabalıktan öteye gitmiyordu…
- Nasılsın canım?
- İyiyim sevgilim…Falan filan…Ne anlamı vardı ki kurgusu yalan üzerine kurulan sözlerinin.
Yirmi yıllık kocasına yalan söylüyordu ilk kez. Çıkılmaz handikaplar içerisinde anafora yakalandığını hissetse de her şeyin pamuk ipliğine bağlandığını kabulleniyordu. Pamuk ipliği kopmuştu artık. Girdiği yolun sonunda kendisini bekleyen ihanet kavramı olsa da tınlamıyordu artık…Gazete ilanı da işin abartmasıydı…Bu konuda seçenek ve ipler kendisindeydi artık.Kendisinde olacağını bildiğinden oldukça emin ve rahattı…
Şeytani düşüncelerle hedefine adım adım yaklaşmanın sevinci içerisinde kıvranıp duruyorken; gözleri ,avını menziline düşürmüş yabani bir kurdun sinsi sessizliğinde duvarda asılı olan manzarayı izliyordu…
Yatak odasına geçip soyunduğunda bütün dişilik ihtirasıyla ilk aşkı Kayhan’ı gözlerinin önüne getirdi. Bir an evvel onun güçlü kollarında kendisini kaybetmek ve dişiliğinin hatırlatılması için şehvet dolu duygularla kendinden geçip; başını, yastığa koydu…
( DEVAM EDECEK..)