EĞİTİMDE BÜYÜK DEĞİŞİM !
Haber sitesinde bu başlığı görünce büyük bir merakla tıkladım haberin üzerine. Dikkatle okuduktan sonra güldüm, “Bu mu büyük değişim, haberin içinde değişim denen şeyin fiyasko olduğu değişim yaptıklarını söyleyenlerce ele veriliyor zaten.” diye düşündüm.
Bakın neymiş bu büyük değişim: MEB genel liseleri önümüzdeki 4-5 yıl içinde tamamen kaldırıp bunları Anadolu lisesine dönüştürecekmiş.
Daha önce de genel liselerin bir kısmı Anadolu lisesine dönüştürülmüştü. Yine bu eylem üzerinden yorum yapılmış. Bakınız ifade aynen şöyle: “Genel liselerde üniversiteye giriş oranının yüzde 8’e kadar indiğini belirten bir yetkili, üniversite sayısı ve kontenjanlarının artırılmasıyla birlikte bu oranın yüzde 47’ye yükseldiğini, öğrencilerinin daha yüksek puanlı okulları tercih ettiği Anadolu liselerinde ise başarı oranının yüzde 65’e çıktığı belirlendi.”
Evet, şimdiye kadar mevcut genel liseleri Anadolu lisesine çevirerek eğitimde büyük başarı elde ettik. Baksanıza üniversiteye giriş oranlarında büyük artış olmuş. Ancak haberin içindeki ifade ilgi çekici. Üniversiteye girişteki artış öğrencilerin çok başarılı olmasından değil, üniversite kontenjanlarının artmasından dolayı.
Şimdi hadiseyi bir de şöyle inceleyelim: Bakanlık ilköğretimde her yıl yaptığı SBS adı verilen sınavların ortalamasıyla öğrenciyi bir liseye yerleştiriyor. Anadolu liseleri ve meslek liseleri artık SBS puanına göre öğrenci alıyor. Puanına göre bu okullara kayıt olma hakkı kazanamayan öğrenci nereye gidiyor? Genel liselere. Dolayısıyla genel liselere belli bir kapasitenin altındaki öğrenci gitmiş oluyor sisteme göre. Sonuçta da bu öğrenci üniversite sınavında kendinden daha yüksek puanla diğer liselere girmiş öğrenciyle yarışta geride kalıyor.
Aslında Anadolu liselerinin başarısı bu okullarda verilen eğitimin diğer liselerden kaliteli olmasından değil, bu okullardaki öğrencilerin kaliteli olmasından. Hani bir atasözümüz vardır: Alet işler, el övünür. Bakanlık onu yapmış, Anadolu lisesi öğrencileri üniversiteye girişte daha başarılı diyerek.
Üniversiteye girmek artık o kadar kolay ki… Bakınız bir örnek. Geçen yıl bir öğrencim eşit ağırlık alanından yeterli puanı alamayınca alan dışı tercih yaparak –ki eski sistemde alan dışı tercihte ortaöğretim başarı puanı 40 puan kadar düşük geliyordu- 192 sayısal puanıyla “su ürünleri mühendisliği”ne gitti. Bu arada ÖSS’de dört yıllık bir üniversite tercih etme barajı da 185 iken 160 düşürülmüştü. 180 puanı da almak artık öylesine kolay ki 12 Türkçe sorusu yapan bu puanı alıyordu.
İşin aslı, sokaktan geçen sıradan bir vatandaşı çevirin, üniversite sınavına sokun size bugünkü sistemde 40 Türkçe sorusundan 15’ini çok rahat yapar ve üniversiteye girmeye hak kazanır. Yeni sistemde 8 soru yapan öğrenci açıköğretim fakültesinin herhangi bir bölümüne, 12 soru yapan öğrenci de dört yıllık bir örgün eğitim bölümüne girebiliyor. Şimdi siz bu sistemi başarılı mi diyorsunuz?
Kağıt üzerindeki başarıları bırakınız. Gerçekte ne kadar başarılısınız? Üniversiteye gönderdiğiniz öğrencilerin ne kadarı gerçekten bir şeyler öğrenerek oraya gidiyor? Sorun bakalım üniversite hocalarına, öğrencilerin halinden memnunlar mı?