Erguvan Bakışlı Akşamlar
/Çayımın buğusu nefesine karışırken/
Ansızın çıkıp gelsen akşam üstü. Ellerin, beyaz zambaklarca ışık saçsa ortama . Kokusu, yayılırken akşama ellerinin, kıskansa hanımelleri ,yaseminler. Yumunca ellerini, yüreğim de dürülse avuçlarında. Sonra, bardaklarımız bakışırken; sen dalıp dalıp gitsen, ben sussam öylece.Çaydan semaverden konuşsak. Gece ağır ağır inerken zamana,saçlarının rengi geceye ilham olsa. Bahtımız saçlarına tezat yol alsa gecenin koyuluğunda. Çayımızı yudumlarken yüreklerimize semadan nüzul etse sevgi hevenk hevenk. Çayımızla birlikte gönlümüz de demlense…
/Gece yarısına doğru/ Nıfsıl leylede bir yıldızlar geçidi
Leyla’nın içine dürdüğü sevgi, Mecnun’un şekvası , geceye iliştirlen bir siyah gül suretinde katılsa aramıza. İçimize, yıldız yıldız vefa yağsa semadan. Saçlarına yıldızlardan kurdela taksan. Bir çobanın uzaklardan gelen kaval sesinde erise hicranımız. Yusuf’un rüyasını anlatsa yıldızlar. Zamanı hayra yorsak .İlerleyen saatlerde, ben ne zaman kalkacağız diye sorduğumda. Sen “hayat uyumayacak kadar kısa” deyiversen, sükut perisi dudaklarınla dünya benim olsa… Artık gözlerimiz uykuyu tanımasa. Üç-beş nöbetindeki bekçilerin düdük sesleri bozsa gecenin sessizliğini. Yüreğim hâlâ avuçlarında. Sonra köpek ulumaları , üstümüze bir ay doğsa.
/Fecrin ilk ışıklarından önce/
Ben, incecik ellerine bakarken hayran hayran. Acıyan çaydan iki bardak çay doldursan. Kirpiklerine asılı uyku perisini çayın kekreliği ile kovsan. Gamzelerin bir şebnem usaresine bürünse. Tebessümüne takılsam. Son yudumu alırken çaylarımızdan fecr ağarsa. Yıkasa hüznümüzü saba makamında bir ezan. Seherin en güzle deminde huzura çıkmak üzere kalksak. Gecenin gündüzle birleştiği yerde, biz ayrılsak. Erguvan bakışlı bir akşam üstü buluşmak umuduyla. Saatler, zamanı erguvan akşamlara taşırken, ellerin benimle konuşsa tekrar...
Ankara,28.03.2010 İ.K
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.