- 738 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kapitalizm Can Çekişiyor
Global kriz fırtınalı denize benzermiş. Dalgalar peşi peşine ta açıklardan gelir, kıyıya doğru yayılır gidermiş…
Gidecek, gidecek, acımasızca kıyıları dövecek. Fırtına dinmişse, bitecek. Dinmemişse eğer, yenileri gelecek.
Fırtına bir doğa olayıdır. Deniz de doğanın bir parçasıdır. Dünya döngüsünü sürdürdüğü sürece bunlar hep olacak…
Ekonomik bir kriz üretmişler ve adına global demişler. İnsanları korkutup ürkütmek, aslında sindirip boyun eğdirmek, diz çöktürmek için de onu fırtınalı denize benzetmişler.
Doğa olayları büyük patlamadan beri var. Korkutma, ürkütme, boyun eğdirme, diz çöktürme (sistemler ve yöntemler değişse de) insanlık tarihi boyunca hep vardı, hala var.
Var da…
Nereye kadar?
Dünya eskiden büyüktü. Üzerinde yaşayan çok canlı vardı ama insan nüfusu azdı.
Şimdi insanlar çok, o küçük…
İnsan canlılar içinde aklıyla yaşayan tek canlıydı. Aklını çalıştırdı ve hâkimiyeti sağladı. Dünyada onun dediği olacaktı. Yıllarca uğraştı ve bunu başardı. Ama yıllar içinde çoğaldıkça çoğaldı ve çoğaldığı yetmezmiş gibi bir de akılsız yaşadı, sonra koca dünya küçük kaldı…
Aslında dünya küçük değil gene çok büyük. Herkese yeter. Şimdi üç isek, beş olsak, yedi olsak, yetmiş olsak gene de yeter. Aslana da yeter, ceylana da, file de ama yettirmesini bir bilebilsek…
Kapitalizm can çekişiyor. Yanlış yaşadı, bu yüzden erken ölecek. Cani oğlu emperyalizm hoyratça yaşadı, o, anasından önce ölecek. Çünkü erken dünyaya gelmişti ve aynı zamanda babası belli değil, piçti. Hem de insan fıtratına öyle tersti ki, kaçınılmaz son daha başından belliydi.
Alçak kapitalist insanlık filan dinlemedi. Cani oğlu emperyalist, önüne geleni çiğnedi, ezdi.
Güçlü ülkeler güçsüz ülkeleri sömürdü. Güçsüz ülkelerin güçlü yöneticileri de kendi güçsüzlerini sömürdü.
Nalıncı keseri gibi hep bana, hep bana…
Ne için?
Hani insan yeryüzünde yaşayan canlıların en akıllısıydı?
Hani aklıyla yaşayan tek canlısıydı?
Aklı çalışa çalışa bunlara mı çalıştı?
Rende olup diyemedi hiç; biraz bana, biraz da sana.
Hep bana deyip bencillik edersen, biraz bana, biraz da sana deyip paylaşmayı bilmezsen; bir gün gelir sen düşersin keserin altına...
Dünya eskiden büyüktü, şimdi küçüldü. Küçük dünyada sıkışan sömürülenlerin bazıları uyandı, ayağa kalktı. Önce silkelenip ölü toprağını üstünden attı. Sonra güçlendi ve sömürenler sınıfına katıldı. Yıllar içinde sömürgecilerin sayısı arttı, sömürülenler azaldı. Onlar da birer dilim alınca pasta ufaldıkça ufaldı. Daha da ufalacaktı. Bu sebepten kendi aralarında kavga başladı.
Çıkarları için bir çıkar yol bulacaklardı ve asgari müşterekte anlaşma sağlayacaklardı belki ama nereye kadar; her yolun bir sonu vardı…
Fırtınalı deniz dalgalanır. Dalgaların toslayacağı yer kıyıdaki kayalıklardır. Su kayayı aşındırır belki ama parçalayamaz. Kaya serttir; dayanacaktır ve ufalanmayacaktır. Doğanın bir dengesi var. Bozmak isteyenlere inat, onu koruyacaktır.
Ver, ver, ver…
Nereye kadar?
Verecek bir şeyi kalmamış insanın canını mı alacaksın?
İşte peşi peşine patlak veren krizler…
Küçük büyük demeden batan şirketler…
Kapanan fabrikalar…
Mutsuz insanlar…
Sonunda dünyaya hükmeden akıllı insanların akılsızlıkları yüzünden bu günlere geldik.
Biz bir canlıydık. Her şeyden önce insandık.
Yaşamak için ne lazımdı?
Hava, su, güneş…
Aç yaşanmaz; toprağı ekip biçecektik ve yetiştirdiklerimizi yiyecektik. Bir de çul lazım üşümeyelim; çalışıp üretecektik ve giyinecektik.
Başka?
Başkası hikâye…
Hani televizyonumuz olmasın mı?
Olsun tabii. Ama herkesin olsun.
Otomobilimiz olmasın mı?
Olsun tabii. Ama herkesin olsun.
Benin talikam yok, senin kamyonun var. Benim otomobilim yok, senin uçağın var. Bir kulübem yok başımı sokayım, senin sarayların var. Açım, açıktayım; senin acımaz insansızlığın var…
Nereye kadar?
Dünya hem büyüktür, hem de küçük…
Yaşasın!
Kapitalizm can çekişiyor. Yanlış yaşadı, bu yüzden erken ölecek. Piç oğlu emperyalizm; o, akrep gibi kendi kendini sokup anasından önce ölecek.
Kaçınılmaz son…
İnsanları mutlu edecek, fıtratına uygun bir düzenle yönetilen güzel bir dünyanın düzünde buluşmak dileği ile…
Tevfik Tekmen. 6/Mart/2010/Lüleburgaz/
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.