- 470 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
HATA
Delikanlı üniversitede okuyordu.Memleketinden uzak bir şehirde yalnızlığın ve çaresizliğin her türünü yaşıyor ancak yine de bir umut uğruna katlanıyordu buna.Zordu gurbet, alabildiğine yalnızdı geceler.Arkadaşları vardı ama gece olunca herkes evine gidiyor o da yalnızlığa mahkum oluyordu.Her şeye katlanılıyodu da açlığa katlanmak ... Çoğu kez zeytin ekmekle karnını doyuruyor ya da bir paket makarnayı üç gün idare ediyordu. Babası para gönderiyordu ara sıra ama büyük şehirlerin yaşantısını bilmediğinden azın yeteceğini sanıyor gönlünü rahatlatıyordu. Aslında elinde avcunda ne varsa gönderiyordu oğluna .Onun için de bir ümit kapısıydı çünkü.
Esmer tenli, uzun boylu , sıcak gülüşlü biriydi delikanlı.Babasının göderdiği parayla evinin kirasını ödüyor gei kalanıyla geçinmeye çalışıyordu. Arkadaşları eğlenmeye giderken o bir bahane buluyor kaçıyordu. Öyle bir gün geldi ki cebinde bir kuruşu kalmadı ve babasının para gödermesine daha çok vardı.Eve kapanıp yaşamayı denedi . Olmuyordu.insan dışarı çıkmadan yaşam çekilmez oluyordu.Bakkala rica etti.Birşeyler alıp parası geldiği zaman ödeyeyecekti.Beyazlamış saçlarıyla hayat tecrübesinin her yönünü yaşamış bakkal onu tanıyordu .Kırmadı onu. Ne alabilirse aldı ve sevinçle evine gitti.Eşyaları bıraktığı gibi dışarı çıktı.Bir arkadaşı vardı tıpkı kendisi gibi.Onu buldu.Nerdeyse koşarak eve geldiler.Öyle çok şey paylaşmışlardı ki...
Bir hafta çok hızlı geçti ve yiyecekleri tükendi.Başka veresiye ve borç alacak kimseleri yoktu.Arkadaşının ailesi de para göndermemişti.Çaresisizlik içinde kalmışlardı.Üstelik bakkal da ters ters bakmaya ve"Hadi bakalım,paramı öde artık "manalarını bakışları aracılığıyla söylemeye başlamıştı.Açlığa dayanılırdı ama bu bakışlara dayanmak...
Kara kara düşünmeye başladı delikanlı.Tüm arkadaşlarından kullanmıştı kredisini ve başka bir yol bulmalıydı.Yine de denedi şansını birkaç arkadaşından para isteyerek.Ama sonuç sıfırdı.Zaman geçiyor, açlık sınıra dayanıyordu.
Eve kapandı.Uyumaya çalıştı günlerce kuru ekmekle idare etti.Ancak daynılacak durum değildi.Allaha yalvarıyordu babası para gödersin diye ama boşuna .Büyük ihtimalle sıkıntıdaydı babası da.
Elleri ceplerinde evden çıktı. Tahta kapıyı çekip ipini tutturdu.İki tarafa bakındı yürümek ve yürümemek arasında tereddüt geçirdi.Başını öne eğdi ve sokağa adımını attı. Gözleri yerde yürümeye başladı.Daha birkaç adım atmıştı ki üzerinden geçtiği bir şey olduğunu farketti.İki adım geride yerde bir kağıt parçası farklı farklı duruyordu.Başına geldi .Mimar sinanın resmi vardı üzerinde.Gözlerine inanamadı.Bu zamanın en büyük kağıt parasıydı. İki tarafı kolaçan etti ve bir çırpıda alıp cebine koydu.Hiç bir şey düşünecek halde değildi.Ne bu parayı kimin kaybettiği ne de yaptığının yanlış olduğunu... yavaş yavaş yürümeye devam etti.Sokaktan çıknca hızlandı yürüyebildiği kadar uzağa gitti.parayı cebinden çıkarıp inceledi.Gözleri ışıl ışıl oldu.Gerçekti.Bu para onun bir aylık harcaması değerindeydi.
Uzak bir yerden alışveriş yapıp parayı bozdurdu.Bir güzel karnını doyurdu ve evine gitti. Rahat bir uyku çekti o akşam.İki üç gün sonra bakkala olan borcunu ödedi.Parayı bulduğunu hiç limseye söylemedi.Zaten birisi kaybetmiş diye de birşey duymadı.
Çaresiz insanlar bazen ufak tefek hatalar yaparlar.Her durumun da bir kurtuluş yolu mutlaka vardır diye düşündü kendi kendine.Yanlıştı belki paranın sahibini aramaması.Ya içinde bulunduğu durum daha mı kolaydı...
YORUMLAR
Çok güzel bir yazıydı. okurken duygulanmamak elde değil. Demekki çare hiç bir zaman tükenmiyor, Allah bir yerlerden yardım gönderiyor. Kutlarım sevgilerimle...