- 946 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SARHOŞ ADAMLA ÜLKE MESELELERİ
Bugün dertleşeyim dedim Unkapanı otobüs durağını mesken edinmiş şu sarhoş adamla. Kime içi yanmış, neye kızmış da bu kadar kendini alkole vermiş? Elbet vardır bir derdi.
Sana ne oğlum Elin ayyaşından? Neye kızmış ve kime içi yanmış bundan sana ne? Senin yığınla derdin varken başkalarının derdiyle neden uğraşıyorsun ki? Sen aklı başında bir insansın. De git iyi çocuk numarası yapma okuyuculara! Onlarda yer hani. Git derslerinle ilgilen… Bunlar boş işler.
Sana ne be adam. Çocuğa neden karışıyorsun ki? Çekemiyorsun değil mi okuyucular tarafından övgüyle karşılanacak diye? İşin gücün menfaat senin. Çocuğu rahat bırak.
Sana katılıyorum dostum.
Hayır ben senin dostuna katılmıyorum. İkinci paragraftaki adam haklı. Gitsin derslerine çalışsın. Hem başına bir musibet gelir. Belki adam belalıdır. Çocuğa kötü bir şey yapar aman Allah korusun. Neme lazım?
Sevgili okuyucular onlar kendi aralarında tartışa dursunlar. Ben çoktan sarhoş adamın yanına boylamıştım
- Merhabalar Bey Amca!
- Merhabalar Evladım!
Hoş bir ses tonu var. Bu Amcadan zarar gelmez. Boşu boşuna telaş edinmiş bana muhalefetlik yapan şahıslar. Ve devam ettim konuşmaya.
- Yanınıza oturabilir miyim
- Tabiki…
- Havalar çok soğuk değil mi? Üşümüyor musunuz?
- Şu şişe yok mu? İşte bunun içindeki içimi ısıtıyor evladım!
- Peki sizin eviniz yok mu? Ben hep sizi burada görüyorum.
- Benim evim şu İMÇ bloklarının hemen alt tarafında. Benimle beraber iki sokak çocuğu da kalıyor. Ev denmez ona ama… Barınak diyelim.
- Hımm. Peki siz neyle geçiniyorsunuz? Kim yardım ediyor size?
Sarhoş adam gülümseyerek cevap verdi
- Karım dedi ilk önce. Karım benim bu sarhoş halime dayanamadı. Ve beni evden dışarı sürükleyerek kapı dışarı etti. Seslendim pencereden bana kim bakacak diye. Bir terlik fırlattı kafama. Sana belediye baksın! dedi. İşte o günden bugüne kadar belediye baktı. Ve halen belediye bakıyor.
Kendimi gülmemek için zor tuttum. Adamın acınacak hali vardı. Ama o kendisiyle bile dalga geçiyordu. Otobüs durağına gelen kişiler bizim bu koyu sohbetimize kulak misafiri oluyorlardı. Sohbetimize devam ettik. Bu sefer de sarhoş Adam sordu.
- Peki sen neler yapıyorsun? İn misin cin misin?
- Ben okuyorum
- Üniversite herhalde. Hangi bölüm?
- Evet Üniversite. İstanbul Üniversitesinde okuyorum. Öğretmen olacağım nasipse. Ama ben yazar olmak istiyorum.
- Ooo. Ne güzel! Yazar olmak istiyorsun demek. Öğretmenlik de fena sayılmaz. Sen dedin kendi kendine nasıl olsa atanma yok. En iyisi mi yazar olayım ha!
Sarhoş Adam bile atanma konusunu ele almıştı. Maşaallah kıyılarda köşelerde barınıyor ama ülke meselelerini de iyi takip ediyor. Ama Sarhoş Adam yanlış bir tespitte bulunmuştu.
- Hayır Bey Amca. Yanlış düşünüyorsun. Yazar olmayı küçüklüğümden bu yana istiyordum. Sadece ne istediğimi bilmiyordum. Öğretmenlik mesleği benim için amaç değil sadece araçtır. Atanma meselesine gelince… Benim branşım diğer bölümlere göre atanmada avantajlı.
- Hadi bakalım! Senin için hayırlısı neyse o olsun.
- Sizin tahsiliniz nedir peki?
- Ben şey. Ben şey… Ben… Lise mezunuyum.
- Hangi lise?
- İmam hatip lisesi
Bir dakikalığına ikimizde susmuştuk. Afallamıştım. Nasıl olur dedim kendi kendime? İçkinin kötülüklerin anası olduğunu bilen bir kişi alkolik olabiliyor. Dini konuların tamamı olmasa da birçoğunu bilen bir kişi nasıl olabilirde bu hallere gelebiliyor.
- Şaşırdın değil mi?
- Neye şaşırmışım anlamadım?
- İmam Hatip mezunu bir kişinin nasıl bu hale geldiğine. Ve bu alkolik adamın imam hatipli olduğuna…
- Evet. Şaşırdım. Ama insanoğlu bu sonuçta. Alimi de olsa günah işleyebiliyor. Sizi bu günaha sevk eden bir neden olmalı?
- Adam eline gözüne götürerek beklemediğim bir hareket yaptı. Pışık… Sonra yaşilçam ağzıyla kötü adam tiplemesi yaparak kahkaha atmaya başladı. Herkes bize bakıyordu. Sonra devam etti. Ben derdimi ve bu hale neden geldiğimi sana söyleyeceğim. Sen de Yazarlık yönünü kullanarak benim halimi okuyucuya betimleyeceksin. Pardon Pardon! Anlatacaksın.
- Söz Bey Amca anlatmayacağım senin neden bu hale geldiğini.
- Sen dindar temiz bir çocuğa benziyorsun. Verdiğin sözü yerine getireceğine inanıyorum
Amca yutmuştu hemen. Dindar bir çocuğa benziyormuşum. Eh bu güzel benim için! Ama insanoğlu göründüğü gibi olmuyor işte. Dayıcığım sen de günahkar birine benziyorsun ama bak dindar çıktın dedim kendi kendime. Zaten bu dine en çok bu dinin dışında olanlar değil, Müslümanlar zarar vermiyor mu?
Sarhoş Adam anlatmaya başladı. Bir anlattı pir anlattı. Sevgili okuyucu çok özel mevzular var. Artı 18 filan yani. Anlatılmayacak türden. Diğer anlattıkları da içimden aldı. Çok acı bir hayat hikayesi… Bir film senaryosu çıkar. İnanır mısınız İkindi ezanını Süleymaniye Camii’sinden işitmeseydim aman Bey Amcacığım! Verin de şu şişenin içindekinden iki yudum da ben içeyim diyecektim az kalsın. Allah korusun! Zaten Allah korudu.
Yağmurun tenimle buluştuğunu hissettiğimde çoktan Sarhoş Adamdan müsaadeyi almıştım. Bu kadar konuşmanın sonucunda ne oldu? Hiçbir şey olmadı sevgili okuyucu. O Amca içmeye devam etti. Ben de yazmaya…
Ha unutmadan! Kızma Bey Amca! Biliyorum söz vermiştim hikayenizi ifşa etmeyeceğim diye. Zaten öyle olmadı. Bir de nereden çıkardınız Bey Amca? Bu sizin hikayeniz değil ki… Bu bizim hikayemiz.
YORUMLAR
Okumayı ihmal ettiğime pişman olduğum değerli bir yazar çıktı karşıma bu gün. Çok güzel bir öykü yazmış.
Anlatımı, dili, sade ve etkili..Dilerim daha çok okunsun ve devam etsin. Geleceğin tanınmış bir yazarı olmaması için pek sebep yok bence..
GÜNÜN YAZISI OLMAYA ADAY YAZILARDAN BİRİ..
Fikret TEZAL tarafından 3/27/2010 9:13:47 AM zamanında düzenlenmiştir.
Fatih Kayabaşı
Saygıyla...