5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
4162
Okunma
Sokağa çıktığınızda kalabalığın üzerinize geldiğini hiç düşündünüz mü? Davranışları, duruşları birbirinden farklı birçok insanla karşılaşıyorsunuz. İnsanlar arasındaki bütün ilişkileri sağlayan en temel unsurlardan birisi de bu farklılık değil mi? Farklı olmak kötü bir şey mi? Hayır. Herkesin aynı huyda olduğu, herkesin aynı görünüşte, aynı karakterde tıpkı mitoz bölünme geçirmiş bir canlı gibi birbirinin kopyası olduğunu düşünsenize. Herkes birbirinin aynı olsaydı hayat çok sıkıcı olurdu herhalde?
Herkesin aynı olduğu bir yeryüzünde, karşınızdakini ikna etmek için hiç zorlanmazsınız. Çünkü o insanın ne düşündüğünü, neyi sevdiğini, neyi giyeceğini, neyi söyleyeceğini bilirsiniz. Bizleri Yaratan, dileseydi böyle yaratamaz mıydı? Elbette yaratırdı. Peki, biz neden farklı yaratılmışız hiç düşündünüz mü? Gözünüzün önüne her şeyiyle birbirinin kopyası bir insan topluluğu getirebilir misiniz? Bunu başarabildiyseniz ne hissediyorsunuz? Çok garip olurdu değil mi? Belki bir o kadar da saçma.
Bir kişiden bir tane bile aynı olduğunda (tek yumurta ikizleri veya daha fazla olanlarında) karışıklığın yaşandığı bir dünyada, herkesin birbirinin aynı olduğunu düşünemiyorum. Zira Allah tek yumurta ikizlerini bile yaratırken onlara farklı birer mizaç vermiş. Her ne kadar dış görünüşleri aynı olsa da her biri farklı bir kişiliğe, farklı bir bakış açısına, farklı bir ayrıntıya sahip. Bu bazen bir bakış, bazen bir ahlâkî tutum olarak karşımıza çıkar.
Belki de birbirimizin eksik olan yanlarını tamamlamak için çeşitli olmamız gerekiyordu. Birimiz diğerimizden daha sakin olacak ki, heyecanlı olanı sakinleştirebilsin. Kimimizin yeteneklerinin olması gerekiyordu ki, içinde yaşadığımız evleri yapsın, bindiğimiz arabaları, uçakları, çeşitli taşıtları tasarlasın.
Kiminin boş işlerle uğraşması da gerekiyordu, dolu işlerle uğraşanların anlaşılması adına tabii... Aslında bu listeyi uzattıkça uzatabiliriz. Ama dünya herkesin kendisini sergilediği, herkesin bir diğerinden ayırt edilmek için çaba sarf ettiği, aslında herkesin kendi sınavını verdiği, doğruyu, yanlışı seçme şansını yakaladığı, şükrettiği veya isyan ettiği, kendisini geliştirdiği veya geliştiremediği, okumak için çabaladığı veya çabalamadan zengin olmayı hayal ettiği bir ortam.
Biz farklılıklarımızla ayakta kalıyoruz. Farklı olmak, bir diğerinin yapamadığını yapıp, eksik olanı tamamlamaktır. Herkesin eksik bir parçayı sahiplenip, kendi sırası geldiğinde o eksikliği tamamlamaya çalışması, yaşamın kendisidir.
Öyleyse neden başkalarını da sizin gibi düşünmeye zorluyorsunuz? Adeta bunun için kendinizi yıpratıyorsunuz. Eğer insan olmanın en büyük erdemlerinden birisi farklı olmak ise, neden başkalarını bizim gibi düşünmesi için zorlayalım ki?
Kişileri oldukları gibi kabul etmek, onları düşüncelerinden dolayı kınamamak yapılması gereken davranış şekli olmalıdır. Herkesin aynı olması düşünülemeyeceği gibi, herkesin aynı düşünmesi de beklenemez. Siz elinizden geleni yapın ama ısrar etmeyin. Emin olun kimseye zorla bir şey anlatamazsınız. Zira karşı tarafın da o konuda ikna olup, sizi dinlemeyi istemesi gerekli. İnsanlarla olan iletişimimizde iyi niyetimizi daima koruyalım.
Fikirlerimizi başkalarıyla paylaşalım; ama bunu yaparken muhatabımızı zorlamadan, onu kırmadan, yıpratmadan, uygun bir dil ve üslupla yapalım. Siz iyi olmayı bir yaşam felsefesi olarak kabul ederseniz… Farklı olmanın da insana özgü olduğunu ve farlılıklara saygı duyulması gerektiğini anlarsanız…
En güzeli, insanları olduğu gibi kabul etmek galiba… Ne dersiniz?