- 1209 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
KARANLIK VE ACI
KARANLIK VE ACI
Soğuk ve acımasız duvarları hissetmişti,
daha gözlerini açar açmaz dünyaya.Yoksul bir
ailenin yedinci çocuğuydu.Sivas’ın bir köyünde oturan.
Hiç Ana sevgisini tatamamıştı.Annesi o sefillik içinde
yoksulluk ve çok çocuk arasında yaşadığının bile
farkında değildi.Nefes alabilmecesine yaşamdı işte.
Üstüne üstelik,koca dayağı da , gün be gün annesini eritiyor,
yaşamdan uzaklaştırıyordu canını.
Rıza, Anası dayak yerken,kulaklarını kapatıp,odanın en karanlık
köşesine saklanırdı.Gerçeklerden kaçmak istercesine..
Henüz beş yaşındaydı.Belleğindeydi,acı feryatlar ve çaresizlik.
Oysa, Baba, güçlülük ve güven modeli olmalıydı.Ama ,acizdi...
Annesi altı yaşlarında, üçüz kardeşlerini dünyaya
getirirken veda etmişti yaşama.Kurtuluştu bu ölüm belki de
Anası için.Evet ,evet, kurtuluş olmalıydı.O’nu koruyabilen
,bu karanlık çileli dünyadan çekip alacak kimsesi
olmadığına göre...
Çaresiz, bu işsiz güçsüz kaba kuvvetli baba,bir bir
dağıttı çocuklarını yuvalara.Kimi Ankara, kimi ,Adana, Kimi İzmir,
birileri İstanbul’da yönelmişlerdi kaderlerine, iyi veya kötü.
Bilinmeze yol alıyorlardı.
Rıza, İzmir Çocuk Yetiştirme Yuvasına gönderilmişti.
Birden, neye uğradığını şaşırmıştı.O küçük aklı ermiyordu
olan bitenlere henüz.Horlanmıştı Rıza bu Yuvada da.
Pek te başarılı, üretken bir öğrenci olamamıştı.
Geçmişindeki Karanlık gecelerin korkusu vardı
hala düşlerinde ve anasının sessiz çığlıkları ...
Bir türlü atamadığı usundan.Ve anımsadığında tir tir
korkudan titreyişi kalmıştı geriye.
Yurtta, eğitimcilerin dışında,hizmetlilerden de yediği
tokatların acısı eklenmişti karanlık çocukluk anılarına.
Yaşamdan hıncını almayı düşündü ergenliği boyunca.
Ve mutlu bir Aile kurmayı düşlüyordu, düşleyebildiğinde.
Ürkekti, Sivas yollarından,karanlıklardan korkar olmuştu.
Aydınlıklarda yaşamak düşüncesindeydi hep.
İzmir ’de yaşamaya karar vermişti.Liseyi bitirince,
Yurt yetkililerinin yardımıyla Devlet Su İşlerinde Memur olarak
çalışmaya başlamıştı.Evlenmek, bir an önce evlenmek istemişti.
Boş kalan Ana sevgisini, eşinde ve onun Annesinde bulacağına
inanıyordu.Baba sevgisini ve güven duygusunu da Eşinin
babasında bulacaktı ...Usunda, yoksul bir Aile kızı vardı.
O’nu mutlu edecek, yaşamını aydınlatacak, hiç el kaldırmayacak,
Eşini üzmeyecekti kendince.Çocuklarına da örnek bir
Baba olacaktı.Kararlıydı.Annesinin dayak yediği
anlardaki korkusu yerine,yüce aşkını sunacaktı ,sevdiğine..
Çok mutlu olacaklarına inanıyordu.
Aliye ile evlendi sonunda, kendisi gibi yetiştirme Yurdunda büyümüş
Zavallı Aliye ile.Birbirlerini iyi anlayacaklarına
inanıyorlardı.Rıza, ne yazık ki sözlerini tutamıyordu.
Babasından aldığı genler baskın gelmişti.
Herşeye çabuk sinirleniyor, Zavallı Aliye’sini
acımasızca dövüyordu.Engel olamıyordu kendisine.
Üç çocuğu olmuştu.İki çocuğu kendilerini kurtarabilmiş,
yaşama atılmış, evlenmişlerdi.
Rıza, tek işçi maaşıyla, sıkıntılar içinde kıvranıyor,
yaşam mücadelesi ağır geliyordu.Ah! şu zamlar
ve geçim sıkıntısı.Belki de herşey güzel olacaktı onun için.
Yaşam koşulları belirlemişti bu karanlık yolunu istemi dışında.
Eşi Aliye, böylesi hırpalanmalara,horlanmalara çok dayanamadı.
Aldığı darbeler sonucu bir gün kalkamadı düştüğü
yerden.Denge sorunu yaşıyordu.Artık tek başına yetemiyordu ne kendine
ne ailesine.Bakıma gereksinimi vardı,desteğe...
Beraberlerindeki küçük oğulları da,bu aile şiddeti içinde, şaşkın şaşkın
dolaşıyor, kendini toplayamıyordu.
Sağlıklı düşünemiyor, çevresince horlanan bir genç olmuştu.
Düşünce özürlüydü.O’nun da desteğe gereksinimi vardı.
Rıza,hıncını, bir eşinden, bir küçük oğlundan
alıyordu.
Oysa,farkında değildi.Kendisini ve Ailesini acımasızca kahır dolu
ve soğuk duvarlar arsına kapatmıştı.Sevgisiz bir dünyaya...
Güneşi görmeyi amaçlamıştı.Pembe boyalı evlerinin bahçesinde
sevgi çiçekleri yetiştireceklerdi.Şimdi,
komşularının acılı bakışları altında yönelirken evine ,çaresizliğine boyun eğip,
karanlık ve acı dolu yaşamına yürüyor hergün.KARANLIK VE ACI !BİTMEYECEK Mİ?
NUR BENLİOĞLU // 04.05.2005
YORUMLAR
Kadere iman belki de asl olan...Ders alınsa idi Rıza alırdı...Yaparım demekten ziyade Alalh'ım nasip eyle demek daha doğru olur bu durumlarda sanıyorum....Duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var diyor Mevla Furkan süresi 77 ayetin de...
Paylaşımınız içimi acıttı...Etkilenmemek imkansız... Dost kalem işlemiş sayfasına, bize düşen yüreklerimize işlemek
Sevgiyle kalın..
Çok üzücü bir hikayeydi. Örnekteki kadınlara çok acıdım yüreğim parçalandı. Çünkü haberlerde de izliyoruz kendinden gücü az olan kadın ve çocuğa yapılan şiddeti kınıyorum ve allahın verdiği bir cana nasıl eller kalkar anlamış değilim. Bir de eğitim ve iş alt faktörler tabi.. Böylesi önemli bir konuyu sayfanızda gün ışığına çıkardığınız için teşekkürler. Sevgilerimle...
yaşanılan acılar çok canımızı yakar
yakar da aklımıza getirmeyiz başkasına yaşattığımız acıların ne derce yaralayacağını...
hüzünlü ve bir o kadar da gerçekçi bir yazı idi...
tebrik ederim...
nur benlioğlu
DÜşünsel değil,yaşamın acı gerçeklerini yansıtmaya çalışıyorum olanak buldukça ve elimden geldiğince.
İlginize çok teşekkür ediyorum.Sevgiyle!