- 480 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Siyasi Hinlikler
1982 ANAYASASI MADDE 7 : Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nindir. Bu yetki devredilemez.
Darbeciler bile hazırladıkları Anayasada Yasa Koyma Yetkisini Meclis’e vermişken, Yüksek Yargının yargı ile ilgili yasama organının yapmayı düşündüğü değişikliklere dair, ’bizimle ilgili bizim hoşumuza gitmeyen yasa masa yapamazsınız, yaparsanız ne yapacağımızı görürsünüz’lerinin anlamı açıktır.
Jürokrasi, Askeri Hegemonya ve Kemalist Dikta söylemleri ile zırt pırt anılıp durulan bu ülkede halkına yakışır bir yasa umardım ki elbirliği ile yapılabilsin.
Koltuğun, gücün, etkinin keyfine ciddi hatalar yapılıyor ki torunlara miras dertler demek oluyor bu.
Adamın ıpıslak imzasının eşek kulağı yapıldığı, kükreyen asan kesenlere elini uzatanların elinin kesildiği, Danıştay’da hakim öldüren birine Allah Muhammet dedirtenlerin dibini eşelemenin engellendiği bir ortamda insanın ’Ne oluyor be?’ diyesi gelmiyorsa, otuna devam etmesi iyidir.
Bu işin Akp veya falan filan siyasi görüşe mal edilmesi ciddi hata bence.
Yüksek Askeri Şura ve HSYK kararlarının tanrı buyruğundan katı kabul edildiği, tartışılamadığı, itiraz edilemediği bir yapı değiştirilmek istenince ’sizi şeriatçılar sizi ile olmaz’ bu iş. Bilakis ’senin şeriatçın tu kaka, benimki ala’ demektir bu. Gütme heveslilerine sürü bulma çalışmaları hevesi başka versiyonla.
Hukukun hukuksuzluk yapmasına göz yumanların hakla hukukla ilgisi olmaz.
Bu darbe anayasasını değiştirmek tüm seçilmiş siyasilerin onuru olmalıyken ve ülkede hala atanmışların gizli darbe hazırlıkları söz konusuyken halkın seçtiği Meclis’in meşruiyetine gölge düşürücü yaklaşımlarla, ’bu meclis bu işi yapamaz’cılıklarla darbe ortamı kurgucularına malzeme taşıyanların kimin hesabına ne yaptığı bellidir.
Sistemi kurgulayanlar ardniyetli kurgulamışlar sonuçta. Milletin çıkarlarından ziyade mevkilerinin sağlamlaştırılması amaç. Başta da böyle sonunda da; ama artık iletişim ve bilişimin eskiye nazaran daha çok yoğun olduğu bir çağdayız ve hukuk evrensel normlarına bir biçimde buralarda da oturacaktır. İnsanların ilgisizliği ister istemez bir biçimde azalıyor. Düşünsenize birbirine zıt amaçları olan bir çok örgüt bir masa etrafından birilerince taşeron olarak kullanılabiliyor. Sempatizanlar, taraftarlar bu olayları gözlemlemekteler ve bir sonuca elbette varacaklardır. Olayımızı siyasi partilerin iktidar hırslarına çıkarlarına bir araç gibi değerlendirmek yerine haklar adına daha fazlasını talep etme perspektifi daha makul olsa gerektir diye düşünüyorum şu an için. Çünkü hükümetler değişebilir. değişecektir de. Daha fazla hak kimseye zarar vermez, belli bazı fosil tipler harici...
Bu ülke insanı daha geçen yüzyılda bir imparatorluk tebasıydı. Yurttaş değil, teb’a kültürü halen de hakimdir malum. Devlet babadır, ya devlet başa ya kuzgun leşedir ya da. Devletin aslında yurttaşının itaatkar köpeği olduğunu, kendisine köpek muamelesi yapanların adi hırsız ve gaspçılar olduğunu algılaması elbette zaman alacak. Kutsal devlet olmadığı, devletin hizmet etmekle yükümlü olduklarının kutsal olduğu bilinci kolayca oturmayacak haliyle; ama mesela bu son anayasa değişikliği taslağı çok eksik ve belli bir misyon maksatlı olsa bile özellikleri gereği halkın önceye nazaran faydasına düzenlemeleri kapsıyor. Buna dur yapma olmaz demek neye karşıtlık neye tarafgirlik açıkçası görmemek için kör olmam gereken bir durum oluyor.
YORUMLAR
İzahatlı değil. Hatta anlaşılması söz sanatlkarı ile zorlaştırılmış sanki. Yani daha basit ama açıklayıcı yazabilirdiniz.
Okurken zorlanmamak kaliteyi yükseltir.
Güzel ve iyi niyetle kaleme alınmıştı. İddialar desteklenmemişti ama güzelce sıralanmıştı.
Emeğinize sağlık.
8 Numara