- 1334 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SOSYET MELAHAT
SOSYETE MELAHAT
Bugün
Benim için ’özel bir gün.’
Aradan tam otuz yıl geçti,
Gençliğimin ateşli günlerinden...
Nerde akşam orda sabah olan bir gençliğim vardı.
Kaç gündür aradan geçen yılları,
Sanık sandalyesine aldım sorguluyorum
Ve ben ne yaptım şimdiye kadar?
Bir ara
Melahat’ın olduğu bir mevzu’ya denk geldim.
Hani şu bizim ‘Sosyete Melahat’.
Hep süslü püslü giyinen,
Yüzüne makyaj vurdu mu,
Yüzü yağlı boya tablosu olurdu.
Çoğu zaman
Beyaz ve dar mini bir etek giyer,
Üstüne de kırmızı bir buluz.
Mahallede tespih sallayan,
Bütün gençlerin gözlerini üstüne çekerdi
Ve düşlerini süslerdi.
Aslında soracak olursan,
Yüzüne bakan yoktu sadece başka şey...
Ben lise son sınıfındaydım
Günün birinde
Bu sosyeteyle arkadaş olduk
Boş derslerden okuldan kaçar
Onunla volta atardık
Bu köşe benim
Şu köşe senin diye...
Bir babası vardı,
Ayakkabılardan çivi çeker
Sonra yerine yenisini çakardı.
Babası fakirdi,
Zaten
Bu yüzden bizim mahallede oturuyorlar ya!
Ama
Melahat bir sosyete kızı gibiydi.
Bir gün
Gene okuldan kaçtım,
Bizim sosyeteyle buluşmak için.
Bu sefer volta atmadık parklarda.
Bir bekâr evinde buluştuk.
Zaman
Nefisle savaşılan bir zamandı.
Bir odada,
Yan yana oturmuştuk
Başım önüme eğikti
Daha ateşli günlerimin ilk günüydü..
Bir ara
Elimi tuttu,
Ve elimi tutar tutmaz
Kalbim gümbürdemeye başladı
Çok heyecanım vardı
İlk kez
Bu kadar yakındın bir kızla
Bir anlık arkadaşların dediği içimden geçti:
’affetmeyeceksin!’
Ama
Ayakkabılara çivi çakan babasını hatırladım
Kendisine acıdım
Hemen elimi çektim
Ve ardıma bakmadan çıkıp gittim.
Babasına acımıştım
Zaten mahallede
Melahat’a acıyan yoktu...
O günden sonra uğramadım ona
Sonra ne oldu ona bilmiyorum.
Lisenin ikinci devresine geçmeden
O mahalleden taşındık...
Günün birinde
Onu markette alış veriş yaparken gördüm.
Bu sefer yüzünde
Kiloyla boya yoktu
Bir de dar ve mini eteği yoktu
Ve kırmızı bluzu da...
Bunun yerine
Başına bir yazma bağlamıştı
İmana geldiğini düşünüyordum içimden
Ama
Yıllar sonra anlayacaktım daha imana gelmediğini...
Beni tanımaması için
Oradan ayrıldım,
Köşe başında çıkmasını bekledim
Dışarı çıkınca
Evine kadar dikiz ettim.
Sonra anladım ki
Onlar da bizden birkaç ay sonra
Mahalleden taşınmışlardı.
Yeni evleri
Birkaç mahalle aşağıdaydı.
Bana hakkı geçmişti.
Ne de olsa
Onun sayesinde;
’Artist Nebahat’ı, Erkek Sabiha’yı,
Alevi ve birçoklarını tanımıştım.
Ne de olsa
Ateşli günlerimin ilkine
Kibrit çakan oydu.
Bir sefer
Kitapçıda kitaplara bakarken
Onunla karşılaştık.
Beni tanımadı.
Ama ben onu tanımıştım.
Zaten
Nasıl tanıyacaktı ki?
Onca kişi onu tanır
Ama o hiç kimseyi tanımaz.
Bazıları müstesna.
Adını hiç unutmam
’Sosyete Melahat!’
Kitapçıdan sonra
Onu bir daha göremedim.
Daha sonra,
Kulağıma bu şehirden
Taşındıkları haberi çınladı.
Hakkını yememek lazım
Hoş bir sosyeteydi.
Aradan otuz yıl geçti.
Ve hâlâ ismi kulağımda çınlıyor
’Sosyete Melahat’ diye.
Artist Nebahat’a benzemezdi
Hareketleri ise
Erkek Sabiha’ya hiç benzemezi
Kendisi gibi biriydi.
Canı ne isterse onu yapardı.
Uçmak mı? Uçardı...
Sevmek mi? Severdi...
En önemlisi
Herkes ona ’eyvallah’ çekerdi.
Bu otuz yıl içerisinde
Ben de çoluk çocuğa karıştım.
Şimdi
Beni akşamları evde bekleyen
Bir ailem var.
Artık
Nerde akşam orda sabaha paydos ettik.
Ve ben mutluyum, buna razıyım...
Sosyete Melahat’ın
Nerden aklıma geldiğini bana sorarsanız
Aslında ben de bilmiyorum
Yazık oldu Melahat’a,
KİMBİLİR ŞİMDİ HANGİ MAHALLEDE!
Bilal İKİZASLAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.