MEZUNİYET
Aralarındaki uzun mesafeye rağmen birbirine bağlı iki aşığın hikâyesidir.
Birbirlerine yıllarca aşkla bağlı olan Elif ve Rıdvan uzun zamandır vuslata hasrettirler. Elif 18 yaşında gece kadar güzel gözleri, bakınca içini ısıtan yüzü, neşeli tavırlarıyla sevecen bir kızdır. Üniversite sınavına hazırlanmaktadır memleketi Yalova’da. Rıdvan ise yapısı itibariyle ağırkanlı, romantik ve efendi bir gençtir. 23 yaşında deniz yeşili gözleriyle dikkat çeken uzun boylu bir yakışıklıdır. Uşak Üniversitesinde Tarih bölümünü bitirmiş ve aynı alanda yüksek lisansına devam etmektedir.
Rıdvan aralarındaki bu uzun mesafeyi elinden geldiğince hissettirmemeye çalışır. Senede 3-5 kez Yalova’ya giderek Elif ile birlikte zaman geçirir. Gidemediği zamanlarda ise genç âşıkları sesleri oyalar. Birbirlerini arayarak özlemlerini dile getirirler.
Elif son zamanlarda çok fazla bunalmıştır. Üniversite sınavının üzerine yaptığı baskı onu strese sokar.
Elif :Canım ya kazanamazsam!
Rıdvan :Bunu dert edipte kendini daha fazla strese sürükleme bir tanem.
Elif :Ama herkes benden bir şeyler bekliyor.
Rıdvan :Bu herkesin ortak bir geleceği değil canım. Senin geleceğin. Onun için sadece kendini dinle.
Elif :Bir senem kaybolacak ve arkadaşlarım kazanırda ben kazanamazsam nasıl bakarım ailemin yüzüne.
Rıdvan :Şöyle düşün canım, eğer kazanamazsan bu kayıp değil sadece dinlenmeye çekilmişsin gibi algıla. Üniversiteyi kazanmakla bitmiyor ki, yeni bir maraton başlıyor senin için. Ben hep senin yanındayım unutma bunu. Sadece sen yapman gerekeni yap ve o soruları cevapla.
Elif :Teşekkür ederim hayatım yine beni rahatlattın. Seni çok seviyorum. Ben biraz test çözeyim mi?
Rıdvan :Çöz canım. Sıkılırsan ya da bunalırsan ben telefonun kadar yakınındayım… Seni Çok seviyorum.
Rıdvan Elif’i o kadar çok sevmektedir ki üzülmesini hiç istemez. Elif sınav derdine düşmüş Rıdvan’ı çok boşlamıştır. Bunun farkındadır. Fakat yapacak bir şeyi yoktur. Sınav onun için çok önemlidir. Rıdvan da ne kadar bu durumu anladığını ifade etse de özlemi ağır basmaktadır. Doğal olarak huysuzlanmaktadır. Fakat onunda yapması gereken işleri, tamamlaması gereken çalışmaları vardır. El yazması eski Osmanlıca metinleri çözmesi gerekmektedir. Bunlarla oyalanır ve kavuşacakları günü hayal eder.
Böylece bir yıl geçer. Elif kızın okulu biter ve mezuniyet töreni yaklaşır. Herkesin sevdikleri orada olacak ve o günün sevincini paylaşacaklardır.
Elif :Hayatım keşke mezuniyet törenime gelebilsen, hem baloya da götürürdün beni.
Rıdvan :Ah bir tanem keşke gelebilsem ama biliyorsun işte.
Elif :Neyse canım üniversiteden mezun olurken yanımda olacaksın ama! Söz ver bana.
Rıdvan :Söz Elifim söz…
Elif :Sen benim güneşimsin…
Rıdvan :Sen benim Ay’ımsın… Kavuşmamız kıyamete bile kalsa, seni sevmekten vazgeçmeyeceğim…
Elif :Senin ağzın ne güzel laf yapıyor öyle sevgilim ya eziliyorum ama!
Rıdvan :Senin şiir gibi güzelliğin olmasa nasıl ederim bu lafları siyah lalem?
Elif :Sen çok farklısın…
Rıdvan :Farklıyım, çünkü sana sahibim. Hadi çok şımardın biraz test çöz sen!
Elif :Tamam ya ne kızıyorsun hayatım. Hadi öptüm baş baş.
Delikanlının içi burkulur. Gitmeyi çok ister ama imkânları kısıtlıdır. Gitmeye karar verir aniden. Hiçbir şey umurunda değildir. Elif’e haber vermeyecektir. Hazırlanır ve ilk otobüsle yola çıkar. Ertesi sabah tören olacağı için bir gün erken gider.
Elif :Günaydın bir tanem, bu gün benim mezuniyet törenim var biliyorsun değil mi?
Rıdvan :Aaa! Bu gün müydü tören!
Elif :Evet!
Genç adam bilerek güzel sevgilisini kırdı ki sürprizi daha etkili olsun. Gönlünü almak için hiç uğraşmadı. Zira onun hazırlanması lazımdır. Tıraşını olur, yanında getirdiği siyah takım elbisesini giyer. Ayakkabılarını boyatır, saçını yaptırır. Elif’ten önce çıkmalıdır okul yoluna, çünkü okulun yerini bilmiyor. Okula ulaştığında ne yapacağını bilemez. Kimseyi tanımıyor ve etrafta zaman geçirebileceği bir mekân da yoktur. Öğrenciler yavaş yavaş toplanır. Birbirleriyle şakalaşan heyecanlı bir sürü liseli genç…
Rıdvan’ın gözleri sevdiğini aramaktadır. Etrafta kümeleşen öğrencilerin sürekli ona baktığını hisseder. Buraya yabancı olduğunu bilir Rıdvan ama hiçbir şey umurunda değildir. Bir an genç sevgilinin gözleri parlar. Sevgilisini görür. Mavi bir elbise içinde peri masallarından çıkmış gibi… Dümdüz saçları hafif rüzgârla birlikte uçuşur. Rüzgâr Elif’in kokusunu sevdiğine getirir. Rıdvan heyecanlanır doğal olarak. Elif’ini uzun zamandır görmemiştir. Yanına gitmek ister fakat ailesinden çekindiği için adım atamaz. Uzaktan seyre dalar, hayallerle birlikte yüzünde bir tebessüm belirir.
Yanında tek bir gül getirmiştir. Mezuniyet hediyesini de unutmamıştır tabi; Elif’in çok istediği yılan sırtlı gümüş zincir… Tören başlamıştır. Belgeler dağıtılır, konuşmalar yapılır ve kepler fırlatılır. Müziklerle coşar gençler. Öğrenciler arkadaşlarıyla hatıra fotoğrafı çekilir. Tabi Elif’te bu hatıra fotoğrafı çekilenlerin arasında yerini alır. Rıdvan pür dikkat sevgilisinin hareketlerini izler, uygun zamanda karşısına çıkacaktır. Bir ara erkek arkadaşlarıyla fotoğraf çekilen Elif’i görür Rıdvan. Kıskanır divane, çatar kaşlarını, çekip gitmeye yeltenir. Fakat özlemiştir nazlı yârini, unutuverir kıskançlığını.
Ortalık biraz yatışmaya başlar. Gençler eğlenmeyi bırakmış, artık birbirlerine sarılıp ağlamalı hallere kapılmışlardır. Rıdvan vaktidir diyerek sessizce yaklaşır sevgilisinin ve arkadaşlarının yanına. Birazda utanmaktadır aslında, çünkü Elif’in arkadaşlarını tanımamaktadır. Elif’in bir metre yakınındadır artık, kendinden geçer Rıdvan. Elif’in arkasına dönmesini bekler. Genç adamın kalbi sanki ilk buluşmada olduğu gibi atmaktadır delirircesine. Nefes alıp verişi hızlanmıştır. Sanki o an dünyada sadece Elif ve kendi vardır. Birini çağırmak için tam arkasına döner Elif…
Gördüğüne inanamaz. Sevdiği karşısında elinde bir gül ona bakarak gülümsüyor. Birkaç saniye konuşmadan bakışırlar. Gözleriyle birbirlerine ne kadar özlediklerini anlatırlar sanki. Ruhların birleşmesi gibi telepati kurarlar, aptallaşırlar. Rıdvan elindeki gülü uzatır:
Rıdvan :Tebrik ederim.
Elif :Demek bunun için beni aramadın ha! Alacağın olsun sıpa!
Der ve ağlayarak sarılır Rıdvan’a. Aslında sevinçten ağlar Elif, hiç aklına gelmezdi böyle bir şey. Rıdvan bunu yapmayı çok severdi. Ansızın mutlu etmeyi ve sürprizleri… Birkaç dakika öylece sarılarak hasret giderirler. Elif’in arkadaşları şaşkındır. Elif toparlanır:
Elif :Bak Aşkım teşekkür belgem.
Rıdvan :Hımm. Bunu ödüllendirmeliyim o zaman. Bak bakalım beğenecek misin?
Elif :Yuppi! İstediğim zincir bu. Hadi boynumda gör bir de.
Elif’in bu şımarık sevinçlerine bayılır Rıdvan, onu öyle görünce dünyada her şeye sahip olduğunu hisseder.
Elif Rıdvan’ı arkadaşlarıyla tanıştırır. Birlikte fotoğraf çekilirler. Elif kepini Rıdvan’ın kafasına geçirir.
Rıdvan :Ne yapıyorsun sen Bebeğim ya! Saçımı bozdun bak.
Diyerek takılır.
Elif :Ne o beyefendi kızlar beğenmez mi sonra!
Diye kızışır Elif. İşte bunu çok sever Rıdvan. Elif’in onun kıskanmasına bayılır.
Rıdvan :Yok bir tanem ne alakası var ben öylesine şey ettim.
Diyerek olayı daha da kızıştırır ve keyfini çıkarmak ister.
Elif :Senin ağzına … Rıdvan!
Gülüşmeler başlar ve sıkıca sarılırlar birbirlerine:
Rıdvan :Seni çok seviyorum. Allah sana üniversiteyi kazanma mutluluğunu da yaşatsın.
Elif :Bu mutluluğu bana yaşattığın için çok teşekkür ederim her şeyim. Her mutluluğu birlikte yaşayalım olur mu?
Rıdvan :Olur hayatım. Seni çok özlemişim. Bir kere daha sarılayım sonra sen arkadaşlarının yanına git.
Elif Rıdvan’a sarılır ve yanağından öper:
Elif :Ben seni daha çok özledim.
Der ve salına salına çocuksu sevinciyle en yakın arkadaşlarının yanına gider. Rıdvan o kadar mutludur ki gözleri dolarak şükreder.
“Allah’ım, Onu bana bağışladığın için sana binlerce şükür olsun.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.