- 1343 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
13 Mart Cumartesi...
Saat: 08.00
Acı bir ambulans sesi çarpıyor, uyur uyanık zihnimin duvarlarına. “ Allah kurtarsın “ diye mırıldanıyorum, her zamanki gibi. Gözümü aralıyorum. Kalksam mı? Kalkmasam mı?
“Hadi kalk, uyandın artık nasılsa” diyorum kendime.
Önce doğru mutfak. Çayımı koyuyorum, ateşe. Sonra banyo faslı. Kapıdan gazetemi alıp kahvaltıya oturuyorum. Çay da tam kıvamında demlenmiş. Keyifle kahvaltımı yapıyorum. Mutfağı toparlayıp salona şöyle bir göz atıyorum. Toz almak lazım ama yapacak kadın nerde?
“ Boşverrr..” diyip odamı toplamaya geçiyorum. Malum işleri bitirip salona geliyorum. Kahve eşliğinde bilgisayar faslı başlıyor.
Saat: 09.55
Telefon çalıyor. Ablam.
“ Eniştenle kahve içmeye geliyoruz. Yalnız sana çok kızgın, bilesin. Mr ını çıkart, bakacakmış. “
Allah ! Yandım. Yapacak bir şey yok. O azarlayacak, ben;
“ Haklısın enişteciğim “ diyeceğim. Çünkü haklı. Sen kalk nöroşirurji profesörü eniştene sormadan mr çektir. Beyninde kist çıksın. Enişten yorumlamadan bütün geceyi uykusuz geçir. Olacak iş değil.
Saat: 10.10
Kapı çalıyor. Geldiler. Hemen terlikleri hazırlıyorum. En şirin yüz ifademi takınıp kapıyı açıyorum. Asansör duruyor. Tüm heybeti ile eniştem çıkıyor önce. Arkasında mini minnacık ablam.
“ Aman aman kimler gelmiş. Ne büyük şeref. Buyurunuz efendim “
“ Hiç cıvıma, suçlusun “ diyor eniştem.
İçeri giriyor. Ayakkabılarını çıkartıp terliklerini giyiyor. Nefes nefese. Salona girip köşedeki beyaz koltuğa oturuyor. Gözlerini kapatıyor.
Ablam “ Ne oldu? “ diyor.
Ben takılıyorum “ Ya şu kadarcık yol mu yordu? İhtiyarladın sen valla.”
Yüzü bembeyaz oluyor. “ Ben hiç iyi değilim “ diyor.
Başı arkaya düşüyor. Gözleri kayıyor. Boğazından hırıltılar gelmeye başlıyor.
“ Eser ne oluyor? “ diye bağırıyor ablam. 112 aramalıyım, hemen.
Telefon? Nerde bu lanet telefon? Mutfakta. Hemen arıyorum.
“ Çabuk gelin. Kalp krizi geçiriyor.”
Bir kadın. Çok sakin. “ Tamam. Sakin olun. Adresinizi söyleyin.” Söylüyorum.
“ Durak ismi?”
Ne durağı? Evim tam Göztepe ile Güzelyalı’nın sınırında. Canım hangisini isterse söyleyebiliyorum. Ama bu kez net olmalıyım. Neydi kahrolasıca durağın ismi?
“ Faik bey “ diye bağırıyorum.
“ Hemen gönderiyorum “ diyor kadın.
Eniştem artık hiç ses çıkartmıyor. Ablam deli gibi ismini sesleniyor. İki kadın. Olmaz. Birini aramalıyım. Oğlum.
“ Oğlum koş enişten kalp krizi geçiriyor.”
Ambulans gecikti. Tekrar arıyorum.
“ Geliyorlar. Durağa inip karşılayın “ diyor aynı kadın.
Kapıyı açıp fırlıyorum. Ablam yalnız kalacak. Merdivenlere koşuyorum. Alt kat komşumun kapısını çalıyorum.
“ Şeyma koş ablam yalnız. Ben ambulansı karşılamaya iniyorum “ Neden? Ne oldu? Diye sormuyor bile.
O yukarı fırlarken ben aşağıya yöneliyorum. Kızım. Kızımı aramadım. Cep telefonumdan arıyorum.
“ Ayşe fırla hemen enişten kriz geçiriyor.” Durak nerdeydi?
Ambulans ışıklardan deli gibi dönüyor. Kendimi sokağın ortasına atıyorum. Ellerim havada sürekli sallıyorum. Beni görüyorlar. Bir kadın ve bir erkek süratle iniyorlar. Kadın aletleri alıyor. Erkek sedyeyi yükleniyor. Asansör altıncı katta.
“ Kaçıncı kat? “
“ Üç “ dememle ok gibi fırlıyorlar merdivenlerden. Eve giriyoruz. Ablam ağlıyor. Eniştemin göğsüne bakıyorum. Hiç hareket yok.
Sedyeyi bir tarafa fırlatıyor adam. Hemen yanına koşuyor kadın.
“ Yardım edin yere yatırmamız lazım “
Ablamla ben bacaklarından tutuyoruz. Onlar da koltuk altlarından. Bir tekme atıyorum koltuğa. Bir tekme de sehpaya. Halının üstüne yatırıyoruz. Oğlum geliyor.
Ablam evlendiğinde oğlum çoktan doğmuştu. Beş sene çocukları olmamıştı. Benim oğlum onların ilk çocuğu gibi. O da deli gibi düşkün teyzesine ve eniştesine. Kapıda donuyor oğlum kısa bir süre. Sonra hemen koşup teyzesine sarılıyor. Ben koltuğa çöküyorum
“ Allah’ım bağışla..Allah’ım bağışla “
Kalp masajı. Elektro şok.
“ Kolonya “ Koşuyorum banyodan alıp geliyorum.
“ Pil “
“ Nasıl pil? Göster “ Görür görmez odama koşuyorum. Başucumdaki saatin arkasını kırarak açıyorum. Pil elimde tekrar salona koşuyorum. Ablam nerde? Mutfakta ağlıyor.
“ Eser ya yanlış bir şey yaparlarsa? “
“ Yapmazlar, merak etme. İyi olacak. Bak sesi geliyor, nefes alıyor.” Yalan. Eniştemin değil suni teneffüs içine ağzına soktukları aletin sesi. Olsun. İçi rahatlasın.
Sonunda aletten ses gelmeye başlıyor “ bip-bip..bip-bip “ Bayan doktor eniştemin başını, yanaklarını okşuyor. Bir yandan da göz kapaklarını açıp göz bebeklerini kontrol ediyor.
“ Başaracaksın. Güçlüsün. Yaşamak istiyorsun.”
Bize dönüyor “ Yaşayacak. Ritmi yakaladık “ diyor. Kasıktan nabız alabiliyorlar.
Sedyeye alıyoruz yine hep beraber. Aşağıya iniyoruz. Ambulans önde biz arkada, oğlumun arabasında, en yakın hastaneye 9 Eylül’e yöneliyoruz.
Sesini her duyduğumda “ Allah kurtarsın “ diye arkasından dua ettiğim ambulans bu kez benim canımı taşıyor. Ve arkasından ben gidiyorum. “ Allah’ım bağışla “ diye dua ederek.
Saat: 10.50
Acilin kapısına yanaşıyor ambulans. Deli gibi içeri alıyorlar eniştemi. Ne kadar geçiyorsa geçiyor. 112’nin bayan doktoru görünüyor, kapıda. Ablama sarılıyor.
“ Yaşayacak “ diyor. İki kere daha durmuş kalbi. Biri ambulansta. Diğeri acil de.
Saat: 21.00
Eniştemi Koroner Yoğun Bakım da bırakıp eve dönmek üzere arabaya biniyoruz. Hiç birimiz konuşmuyoruz.
Sahil yolundan giderken evlere bakarım hep. Işıkları yandığı için salonları görünür. Hayal meyal de insanlar. Düşünürüm
“ Ne hayatlar yaşanıyor? Ne sorunlar, ne acılar, mutluluklar? ”
Yine bakıyorum. Hayat, devam ediyor. O cumartesi 10.10-10.50 arası benim ve ailemin yaşadıklarını kimse bilmese de.
Minnettarım.
Önce Allah’a. Eniştemi eşine, evlatlarına ve sevenlerine bağışladığı için.
Sonra 112 ekibine. Bir hayattan vazgeçmedikleri için.
Not: Bu olaydan sonra enişteme ilk müdahaleyi yapan 112 ekibine teşekkür etmek istedim. Bize asırlar gibi gelen yarım saat boyunca hiç pes etmeden, hiç vazgeçmeden çabalayıp, didinerek eniştemi hayata döndürdükleri için. İl sağlık müdürlüğünü aradım. Bana “ Direk olarak kişilerle bağlantıya geçemezsiniz” dediler. “Ama 184 numaralı telefonu ararsam onlar aracılığı ile bırakacağım teşekkür dilekçemin 112 ekibindeki kişilerin sicillerine ekleneceğini” söylediler. Aradım. Hem ekibe hem de call center da benimle konuşan hanıma teşekkürlerimi bir dilekçe ile ilettim. Sicillerine eklendiğinden hiç şüphem yok. Dileğim o ki, teşekkürümü de duymuş olsunlar.
Eser Akpınar
İzmir
22.03.2010
YORUMLAR
Yazılarınızı okumaya başladım..çok doğal ve de içten yazılar ..tebrik ederim sizi gerçekten..bu arada geçmiş olsun..sizin yapmış olduğunuz şeyi hep yaparım..ne zaman ambulans görsem hep dua ederim içindekilerine..bunlara sağlık ekibi de dahildir....bir zaman geliyor ve de biz de ihtiyaç duyuyoruz onlara..sağlıklı ve de mutlu günler diliyorum size..
Çok geçmiş olsun Sevgili Eser, ateş düştüğü yeri yakar diyorlar ya, gerçekten çok doğru bir laf bu. Kardeşim öldüğünde evden çıkıp oraya kadar koşmuştum. Ayağıma ayakkabı giymediğimi ertesi gün görebilmiştim. Çok acı bir durum, Allah kimselere yaşatmasın ama, canlıyız ve öleceğiz. Sevgilerimle...
Aslında hepimiz bir siren sesi duyduğumuzda bu ister itfaiye, ambulans veya polis sireni olsun tıpkı anlattığınız gibi "Allah kurtarsın, söndürsün, bitirsin" şeklinde "saldım çayıra mevlam kayıra" bir tepkiyle üçüncü tekil şahıstan da öteye, yarı umursamaz, yarı boşvermişlik içeren tavır sergilemekte bir beis görmeyiz. Taa ki başımıza gelene kadar, işin içine girene kadar, ateş düştüğü yeri yakana kadar.
Naçizane bir tavsiyem olsun Eser hanım, Allah bir daha göstermesin lakin bu gibi durumlarda birde ambulansın şöför mahallinde yolculuğu deneyin. Bir kaç kez nasip oldu da bu fakire, tavsiye ederim. Beş dakikaya beş saat, beş gün, beş ay, beş yıl nasıl sığarmış onu anlıyor insan. Tecrübeyle sabit.
Tekrar geçmiş olsun
Saygılar, selamlar
Eser Akpınar
Hani katil olsa, olur insan...
Teşekkür ediyorum İsmet Bey...Saygılarımla
Eser hanım çok geçmiş olsun eniştenize,Rabbim onu sevdiklerine ve hastalarına bağışlamış.Tez zamanda tamamen iyileşir inşallah,
siz de tetkiklerinizi ve tedavinizi ihmal etmeyin,sağlık boş vermeye gelmiyor.İkinize de acil şifalar dileklerimle,sevgiler.
Eser Akpınar
Sevgiler yüreğinize
Eser Akpınar
Okurken hep birlikte yaşadık heyecanı, korkuyu, hüznü...Ve sonunda birlikte sevindik Yazar'la, ve diğer yakınlarıyla. yine birlikte minnet duygularımızı, teşekkürlerimizi sunduk görevlerini hakkıyla yapan sağlıkçılara.
Geçmiş olsun değerli dost...
Eser Akpınar
eser hanım.......harika bir anlatım......olayın içindeydik....aldın bizi götürdün.....takdire şayan yönünüz teşekkür dilekçesi sicillerine işlemedeki katkınız .....bu yaptığınızı....kaç şifa bulmuş hasta yakınları yapıyorki.... işi bitince unutulan sağlık personeli...... ülkemde daha hakettiği yerde değildir....duyarlılığınızı kutlar....saygılar sunarım....
Eser Akpınar
İzmir 112 ekibine bir kez daha teşekkür ediyorum.
Saygılarımla.
Evet... Gece yazılara yoruma çıkmıştım ve uzun bir süre için son yorum da size nasip oldu...
Bu olay için daha önce "Geçmiş olsun" dileklerimi bildirmeme rağmen, tam ayrıntıları şimdi, çok güzel anlattığınız kaleminizdebn öğrendim. Allah şifa versin ve değerli profesörümüzü önce ailesine, sonra nice hastalarına bağışlasın.
Dedim ya... Son yorumum ve az uzun olsun istiyorum. Burada başıma gelen bir olay geldi gözlerime. Yaşatacak olan Allah yaşatır dedim.
Adana'da bir hastanedeyim ve en basit ameliyat olan safra kesesinin laporoskopi ile alınması için operasyon geçirdim. Daha önce bir yazı ya da yorumumda da anlatmışımdır belki. Ama hani 80'likler de sık sık anlatırlar ya... Bu operasyon sonrasında ayıktığımda bir hasta bakıcının açık olan yaramı dikmek için yaklaştığını gördüğümde elimle işaret etmiştim. Yaşadığımı anlatmaya çabalamıştım. O da hortlak görür gibi kaçmış ve doktora haber vermişti.
Ameliyat tamamlanıp, ben servise çıkarttıklarında, 2 gün sürekli inlemiş, bağırmış ve uyumamıştım. Üçüncü güne gelmiştik ve sürekli oksijen maskesi veriliyordu. Yine böyle bir anda yolculuğum başlamış. Ben yolculuktayken 5 doktor birden gelmiş. Masajla, şokla kalp tekrar çalıştırılmış. Gözlerimi açtığımda "Korkuttunuz bizi" dediler; ama ben nedenini anlamamıştım.
Dördüncü gün yine müthiş bir nefes alamayış başladı ve yeni bir yolculuk... Yine masaj, yine şok ve yine dönüş.
Yazınızı okuduğumda alnımda boncuk boncuk terler toplandı inanın. Kendimi de yaşadım okurken. Çok başarılı anlatmışsınız.
Birden, efsane gol kralı Metin Oktay rahmetlinin, televizyonlarda sık sık söylediği söz geldi aklıma. "HAYAT HOŞ GERİSİ BOŞ" derdi. Gerçekten de öyle...
Ölümsüz hayat olmadığına göre, olabildiğince güzel, yararlı yaşamak nasip etsin Allah...
Sevgiyle, sağlıkla, selametle kalın...
Eser Akpınar
Saygılarımla.
not: kararınız hakkında ki düşüncemi yazınızda belirteceğim.
Çok etkilendim biliyor musunuz. Hani derler ya ateş düştüğü yeri yakar. Büyük geçmiş olsun, Allah sevdiklerine bağışlamış eniştenizi. Sağlıkta bir problem çıkınca insanın gözüne resmen perde iniyor. Hayat sanki duruyor. Her evde ocakta bir şey pişer ama dert mi aş mı bilinmez derler çok büyükler. Kimi sakin sakin uyurken, bir diğeri canıyla uğraşır. Paylaşımınız için teşekkürler..Sonunun güzel bitmesi sevindiriciydi. Saygılarımla İyi geceler....
Eser Akpınar
Saygılarımla
Eser Akpınar
Sevgilerimle...
Eser hanım. nasıl yazılır bilmiyorum ama iki dayımı ve kayın pederimi getirdim bir an gözlerimin öüne. Dayımınm kalbi duruyor ve doktorşar canla başla bir saat uğraştan sonra hayata dönüyor. Büyük dayımı ( aynı zamanda oluyor bu) geri döndüremiyorlar. Kayınpederim yolda kalp ktrizi geçiriyor ve on beş gün yoğun bakımda Çorum da kalıyor ve biz on beş gün hastanenin önünde nöbet tutuyoruz.ç Hepimiz evimizden uzakta, yabancı yerlerde, parklarda sabahlıyoruz.
Yazınızı okurken o anlar yeniden canlandı gözlerimin çönünde ve yaşadığınızı çok iyi anlayabiliyorum. Eniştenize çok ama çok geçmiş olsun. Umarım bir daha rahatsızlanmaz ve bir ömür sağlıkla geçer.
Heyecandan ölecektim inanın. Size de çok geçmiş olsun diliyorum. Sevgiler yüreğinize
Eser Akpınar
Çok teşekkür ediyorum Türkan Hanım..Sevgilerimle
Allah doktorsuz bırakmasın hiç kimseyi
(kızım bu yazı ambulansta geçirdi diyebilirim. her gece ayrı bir olaya gidiyorlardı, yaşamla ölüm arasındaki o küçük çizgiyi hep görürdüm onun anlatımı ile. Başa gelince daha bir farklı olmuş)
Geçmiş olsun diliyor ve anlatımınız için kutluyorum
selam ve saygılarımla
Eser Akpınar
Kızınıza çok geçmiş olsun diyorum. Evlat bambaşka...
Teşekkür ediyorum. Saygılarımla