- 910 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sis ve Gece
Ne kadar anlamsız şeylerle savruluyoruz hayatta... Anlam ve anlamsızlıklar iç içe geçmiş birçok yerde; hayat denmiş bu yoğun koşuşturmaların adına da...
Ve kum saati hızla boşalmakta... Milyarlarca kum taneleri dökülüyor yeryüzüne... Koşturuyoruz ve yitip giden zamanla dökülüyoruz her bir yere... Küllerimiz savruluyor dört bir yana rüzgarlarla; yitip gidiyor zaman avuçlarımızın arasında... Oysa, almak istiyorum zamanı avuçlarımın arasına...
Ara ara soluklanıyoruz bir kaya dibinde, ya da akan bir su kıyısında... Kimimiz bir yârin sıcak nefesinde... Buğulu öpüşlerin arasında...
Ne bileyim işte; bazılarımız da, ıssız bir ormanda yemyeşil ağaçların arasında, kuşların cıvıl cıvıl sesleri arasında... Ya da bir köy evinin yıkık damlarında... Bir hastane odası, hücre de olabilir; mahpusluk, yalnızlık arasında...
Sığınıyoruz yar bellediğimiz omuzların sıcaklığına... Bir sevgilinin nefesine yaslanıyoruz ıssız gecelerde... Nefesinin sıcaklığında ısınıyoruz yârin... Yumuşacık dokunuşlar arasında yitip gidiyoruz bazen... Sevişmelerin çılgın gelgitleri arasında, gizemli yolculuklara çıkıyoruz, göğün yüksek katlarında ölüyoruz çoğu zaman...
Hoyrat oluyoruz öpüşmelerde... Yürek atışlarının çırpıntılarında kayboluyoruz... Mutluluk diyoruz bunun adına da... Belki de aşktır bunun adı, bilemiyoruz...
Koskoca okyanusu bilir mi balıklar hiç... Anlar mı engin denizlerin güzelliğini bir damla su... Karışırken dalgaların arasına, kendi zerrelerinin sürebilir mi izini insan... Ve denetleyebilir mi suların akışını... Ve bir sevgilinin kollarında kaybolurken, nefeslerin sıcaklığı yalarken yüzleri... Bırakmaz mı; aşkın kollarında akan zamana kendisini... Bırakıyorum işte, sevgilinin avuçlarında akan zamana kendimi...
Bir damlayız işte engin sularda... Kıyılara savrulmuş balıklar misali, acılar çekiyoruz belki de... Oksijensiz kalmışızdır kimbilir... Ve hep dipleri arıyoruz nedense nefesi... Diplerde saklı tüm güzellikler, huzur saklı diplerde... Dalgalar sarsıntıları taşırken yüzeylerde, dalıyoruz en derinlere... Yel değirmenlerine savaş açmışız belki de... Rüzgârları denizlere taşıyan esintilere... Donkişot misaliyiz hepimiz... Derin suların diplerinde mutluluk belki de...
Çok üzüldüğümüz bir olayla karşılaşınca, derin hayal kırıklıkları ve üzüntüler yaşanır’’hayatım alt üst oldu deriz ya’’...işte öyle şeyler yaşadım son günlerde...
Hani, ölüm hariç her şeyi değiştirebilir ya insan... Ya da etkendir deriz ya akışında hayatın kişi... Öyle olmadığını gördüm, son yaşadığım bir olaydan sonra... nsanın hayatında kılıçtan keskin, kıldan ince anları vardır ya... Kader deniyor ya kutsallarda buna... İşte öyle bir olaydı yaşadıklarım... Değiştiremedim... Üzüldüm... Baktım olmadı, isyan ettim...Kanadım;büyüdü öfkelerim... Ve çaresizlik içinde kıvranırken çıkageldi o en güzel cümleler...
Bu günlerde ne çok maviye çalıyor düşlerim ve de ne çok külrengi olmuş duygularım... Laciverdi renge bürünmüş bakışlarım... Ellerim tutmuyor sanki, bedenim ölüm uykusunu yatmış... Soluksuz kalmışım...
En zor anlarımda çıkıp geliyor en güzel kitaplar... Sayfalarında soluklanıyorum... Yaprakların kokularında baharı yaşıyorum...
İyi ki kitaplar var... İyiki de insan kokan dostlarım var... Sayfalar arasına gizlenmiş sıcak satırlar... Sıcak dostların buğusu;yüreğimi yalar...
Kader insanın yolunun tamamı değilmiş... Sadece yol ayrımlarıymış kader... Gideceğin yol belli ama; güzergâhlar ve sapaklar aitmiş yolcuya... Ve kim bilebilir ki alt üst olan hayatın, altının üstünden daha güzellikler taşımayacağını bizlere... Kim bilebilir ki altların yeni sapakları içinde taşımadığını...İşte sevdim bu sözcükleri...Kim bilebilir ki altların üstlerden daha fazla mutluluk taşımayacağını....
Ne çok karışıyor mevsimlerin dili... Doğa oyun oynamakta hepimize sanki... İlkbahar yüzünü gösterip, sonra çekiliyor kenara... Ağaçlar çiçekler açmış, meyvelere gebe olmuş ağaçlar oysa... Ve ne çok seviyorum diplerde saklı olan hayatı...
Tabiat yeşile yatmış; gülmekte dört bir yana... Kuşlar bir başka ötüşüyor sanki... Uyanmış yeryüzü kış uykusundan... İnsanın içi, ışıl ışıl oluyor derken... Sonra; sanki birden göz kırpıyor sonbahara hava... Yeniden kışı andıran görüntüler var dışarıda... Birden; hazan mevsimine dönüyor gökyüzü... Bir tek yapraklar dökülmemekte... Dışarısı soğuk üşüyorum... Oysa içimde bahar mevsimi yaşanmakta...
Tabiatta duygularıma eşlik ediyorlar sanki... Tıpkı duygularım gibi... Bir gün içinde duygularım baharı, yazı, kışı ve hazan mevsimini yaşıyor... Ve ben özlüyorum sözcükleri... Yağmuru yağdıramam, güneşi açtıramam, rüzgârları taşıyamam uzaklara... Soğukları içlerimize kadar hapsedemem...
İçim mevsimin tüm tonlarını barındırıyor bu günlerde... Ve ben elime alıyorum kalemi... Mutlu bir anı yazmak isterken birden öfkelere boğuluyor sözcükler... Öfkelerimi yazmak isterken bir güneş doğuyor sözcüklerin üzerinden... Mevsim kışken dönüyor bahara... Bu yıl da gecikti yazın gelmesi...
Ne zaman bir yerlere kaçıp gitmek istesem, hep bir parçamı geride bırakıyorum... Eksilmek belki de bu olsa gerek... Ya da zenginleşmek böyle bir şey olmalı... Tecrübe de deniyor sanırım... Ve hep içimin acıdığını görüyorum...’aşk bir seferdir... Bu sefere çıkan her yolcu istese de istemese de tepeden tırnağa değişiyor... Bu yollara dalıp da değişmeyen var mıdır ki hayatta...
‘’Çiçeklere bakıp ilkbahar, denize dönüp kış, meyveleri tadıp yaz, uzun ve kasvetli yağmurlarda ıslanıp güz sanırdık, öylesine iç içe geçerdi arada sırada mevsimler’’.
İçimizdeki mevsimlerse zaten böyleydi... Böylemiydi; bilmiyorum...
Aşkı yazmak istiyorum nedense bu günlerde... Ama hüzün hemen yanı başımda gülümsüyor bana... Gülümsemelerime gözyaşlarım eşlik ediyor... Hepimizin ruhunda bir ‘çöl’ uzanıyor boylu boyunca... Susuzluğa özlem duyuyoruz bu nedenle... Bir çeşme başını, bir dere kenarını, ya da şöyle bir soğuk pınarın başında soluklanmayı düşünürken, birden çöl ortasına düşüyor duygularım...
İçimde karlar yağıyor; üşüyorum... Yüreğim külrengi bulutlara döndü... Yağmurlar, diplerde dolu tanelerine dönüyor... Ve ben üşüyorum ayazlarda...
Bu günlerde ne çok maviye çalıyor düşlerim ve de ne çok külrengi duygularım... Laciverdi olmuş bakışlarım sanki... Ve ben aşkı yazmak istiyorum... Yazılır mı ki aşk... Yazılırsa aşk olur mu ki... Duygularımda mevsimler gibi... Güneş bir açıyor bir solmakta... Ama içimdeki çiçekler inadına tohuma durmuş meyve vermekte, kök salmakta... Dolu yağmasın istiyorum içime...
Dışarısı bahar mevsimi ve ben üşüyorum; duygularım kışa çalmakta... Derinlerimde ilkbahar saklı; biliyorum...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.