HAYATA TUTUNMAK
Nasıl da ağır geliyor yaşamak. Ggöğüs kafesime sığmıyor aldığım nefes.
Nedensiz iç çekişlerim…
Öğrenmeye çalıştığım bağlamamdan çıkan seslere veriyorum kulağımı, her vuruş biraz daha beni kapatıyor kendime. Duymuyorum! sesleniyorlarmış, duymuyorum. Duyduğum Bir beynimde ki sesler bir de tezeneyi vurduğum telden çıkan sesler “fa sol sol fa sol / sol fa mi/ sol fa fa/ fa mi re/ fa mi mi / mi re do mi re re/… bilmiyorum ne haldeyim gidiyorum gündüz gece…”
Hay aksi! Bunu bile beceremiyorum işte. Gi-di-yo-rum gündüz ge-ce… gece gece ge-ce karanlık, umutsuzluk, sessizlik, yalnızlık…
Nereye gidiyorum. Gittiğim her yol karanlık girdiğim her sokak çıkmaz sanki. Sıkıldım –yaşayamadan- yaşamaktan, nedensizlikten, iki yüzlülükten, maskelerden, bencillikten…
Sığınacak bir liman arıyorum, ama nereye hangi limana? Cevap yüreğimde aslında, aslına dönme vakti, içimde ki sese, beynimde ki düşüncelere, sevgime… sığınma vakti kendime, günlerce konuşmadan hiç dışarı çıkmadan… sadece doğanın sesini, sabah kuşların, bahar rüzgarıyla kıpırdayan yaprakların sesini dinleme vakti… artık tek başıma yürüme vakti.
Yıllar önce
İç sıkıntıların dorukta olduğu bir dönem
Yürürken arkadaşımla ve tarif etmeye çalışırken ona iç dünyamı
Bak dedi bak!! Parmağıyla işaret ederek, kafamı kaldırdım gösterdiği yere, duvarı yarıp fışkırmış halen o duvara nasıl tutunduğunu anlamadığım bir incir ağacını işaret ederek “bak şu ağaç bile nasıl duvarı yarıp çıkmış ve nasıl sıkı sıkı tutunmuş , nasıl da inadına yaşıyor ve beklide zamanla meyve verecek, sen ise yaşamın ağırlığından bahsediyorsun” bakakalmıştım sonrasında. Bitkiler dahi can bulabildikleri her kaldırım veya her duvar yarığında kök salıp fışkırmıyorlar mı inadına… ben ise tutmuş yaşamın ağırlığından bahsediyorum.
Kime ağır gelmiyor ki çoğu zaman yaşamak. Neye o zaman, nereye nasıl sığınmalıyım. Cevap beynimde ve yüreğimde biliyorum ve yeniden canımın canına dönme vakti.
Silkelen ve gel artık kendine. Görmüyor musun bu beden sana fazla, bu bedeni ruhundan artık çıkarıp at.
at ki boşluklar dolsun, ruhun huzur bulsun
at ki rüzgarla savruluşların son olsun
Bu bedeni çıkarıp atmaktadır sonsuz huzurun.
Hayır hayır! Hazır değilim henüz, bedenimi kendimden almaya
Ve hızlıca vuruyorum tezeneyi tellere
“Do re re do si / la do si sol / si la la…uzun ince bir yoldayım” ve tekrar tekrar defalarca “gidiyorum gündüz gece”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.