Meçhule Yazılmış Mektuplar-23
Yüreğimin en sıcak yerinden merhaba,
Daima, hayalinle hem dem. Daima, içinden geçip gittiğin. Giderken şerha şerha iz bıraktığın yüreğim sayende yangın yeri. Ey benzi gül fıtratı suz-i dil peri.
Sen , meçhul iklimlerde ceylan edasıyla salınırken. En güzel hislerimi seferber ederim meçhul ve muhayyel iklimine ben.
Bir nefeslik anım geçmez, sevaplar gibi sesini özlemeden. Özlem sözcüğünün içini layıkıyla dolduruyorsun. Hasretin bir siyah gül gibi açıyor. Siyahın özünde ah oluyorsun. Çölde serap misali, bir görünüyor bir kayboluyorsun.
Şu anda, meçhul mahreçli mektubunu bekliyorum. Şayet, posta müvezzi üstünde adın yazılı adresi belli olmayan bir zarf getirirse, bil ki kanatsız uçuyorum.
Bazen, türkülere emanet ediyorum yangın yeri yüreğimi. İçlendikçe içleniyorum.
“Sağ göğsünün üstü benlidir madem, sol göğsünün altı bensiz olur mu” diyor bir türkü tercüman oluyor hislerime. “ Ah sular içmem kadınım sensiz.” diyen türküye gönülden katılıyorum.
Cümle güzel Şiirlerin girizgâhı oluyorsun, gönlümün ahı olduğun gibi. Şarkıların bestesindeki tını. Aşk sözcüğünün kafı, şını. Gülle anıyorum daima adını…
Namelerimi sana yazıyorum, şiirlerimi sana. Hâlâ umudum var, bir gün beni anlayacağına. O yüzden meçhule mektuplar yazıyorum. Nerdesin ey muhayyel peri. Bembeyaz zambakları kıskandırana ellerini özlüyorum.
Bu mektubum eline ulaşırsa, yangın yeri yüreğimin nişanesi olarak kabul buyur, ey muhayyel peri! Baki selâm…
Ankara, 19.03.2010 İ.K
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.