- 740 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KÜÇÜK BİR DUYGU PARÇASI
Bütün mevsimlerin heyecanı çok farklı ve o derece adrenalin yükseltici… Ağustos sıcakları da öyle… Bunaltıcı olabilir; ama bütün mevsimler özellikleri ile güzeldir. Ve o zaman yaşanılan anılarla değerlidir.
Yine ağustos ayıydı. Elazığ da idim o zaman. Sıcak her yerde sıcak ve her yerde eriticiydi. Resim iş öğretmenliği için sınavlara hazırlanıyordum. Ama alıştırma yapmıyordum. Dayım sürekli çiz derdi bana. Çizerek yapacağım resmi ezberlememi istiyordu. Bana göre ise resim, bir kerelik çizilen bir sanattı. Aslında dayım haksız sayılmazdı. Çünkü çizerek daha iyi pekiştirme ve kavrama yeteneğine sahip oluyordum. Sınavlara girmeme bir gün kalmıştı. Belirtilen malzemeleri almak üzere arkadaşımla kırtasiyeye gittik. Orada istenilen malzemeleri arıyordum. Kırtasiye sahibi yaklaştı.
- Anladığım kadarıyla sınavlara gireceksiniz. Bende resim yapmayı çok severim dedi.
Adam daha önce kırtasiyeci değilmiş. Bir köyde çobanlık yaparak geçimini sağlıyormuş. Ve orada boş bir doğa, ortasında da kendisi… Ne yapar insan hal böyle olunca? İşte sanat böyle gelişmiştir. Güzelliklerle yalnız kalarak… Adam devam etti.
- Orada oturur, sürekli doğayı seyrederdim. Bir gün çizme yeteneğimin farkına vardım. Artık çizerek ve resim tuvallerini satarak geçimimi sağlamaya başladım.
İleriki zamanlarda resmi bırakmış; ama nedenini bana anlatmamıştı. Ve şimdi ise şiir yazıyor. Adam sanat canavarı çıktı. Çok hoşuma gitmişti böyle bir insanla tanışmak. Zevkle dinledim kırtasiyecinin sanat hikâyesini. Ve bana çok ünlü ressamların tuvallerini armağan etti.
- Bunları da çizmeyi dene. En azından benzetme sınırına yaklaş.
Dayımın söylediklerini kırtasiyecide söylemişti. Sürekli çizmemi ve bu sayede parmaklarımın da alıştırma yapacağının altını çizidi. Bir birinden güzel öğütler verdi bana. Bende kulak ardı etmedim tabi ki. İçimde sürekli, hem de adını koyamadığım bir duygu vardı. Olumsuz bir şey değildi kesinlikle. Sınavı kazandığımı ve o anda beliren duyguları hissederdim sürekli. Sanki kazanmışım gibi bir örtü sarardı etrafımı. Hayal kurmak nasılsa bedavaydı. Peki, bu hayal gerçek olabilir miydi? Olabilirdi tabi ki. Başarı önünde duran hiçbir engel yoktur. Tek ve zor aşılan bir engel varsa da, o da bizdik hiç şüphesiz. Ben kendimi aşmıştım. Başarabileceğime de inanıyordum. Fakat büyük bir şansızlık dönemi geçmişti başımdan. Ve bu eğitimimi olumsuz yönde etkilemişti. Küçük bir duygu parçası… Yine de başarabilirim umudu… Bir şeyi çok iyi öğretti yaşadıklarım. Tek başına yetenek kendini ifade edemezdi. İllaki eğitimle bütünleşecek.
Ertesi gün. Sınava gireceğim. Bizimkiler endişeli. Nasıl haberlerle gelecek diye düşünüyorlardı. Ve ben bunu gözlerinden okuyabiliyordum. Evden çıktık dayımla. Fırat Üniversitesine doğru yol alıyoruz artık. Yol boyunca çok sessizdim. Sınav nasıl olabilirdi acaba diye düşünüyordum. Hiçbir fikrim yoktu. Test olamazdı çünkü. Deneyimli olmadığım dan ve yakın çevreden de bu işe kalkışanlar olmadığı için bir yorum getiremiyordum. Resim çizdireceklerini zaten biliyorum. Ama nasıl olacaktı. Kaç kişi katılacaktı. Yersiz düşünceler işte. Kantinde oturuyorduk dayımla. Sessizliğim hala devam ediyordu. Atamıyordum üstümden. Aslında konuşacak çok şey vardı, cümleleri toparlamak zordu sadece. Dayım her ne kadar sohbete girse de yalnız kalıyordu. Etrafıma bakınıyordum. Benimle aynı sınava girecek olan arkadaşlarımın hareketlerini takip ediyordum. Hepsi parmak alıştırmaları yapıyordu. Kimi çiziyor, kimide farklı şeyler yapıyordu. Ben mi? Ben bir şey yapmıyordum, izlemek dışında. Eğitim almamak ne kadar zoruma gitmişti anlatamam. O ana kadar çok güzel resimler çizdiğimi bilirdim. Ama bu saatten sonra benden kötüsü yok demeye başlamıştım. Evet, benimkisi de tek başına da olsa iyi bir yetenekti. Ama kendimi bu konuda geliştirememiştim. Sınava çok az bir vakit kalmıştı artık. Kalemlerimin ucunu en iyi şekilde açtım. Sekiz cm dışarıda kalmalıymış ucu. Çizim kolaylığı sağlarmış. Anons edildi. Bu sınavı kazansaydım hayatımın ve hayallerimin dönüm noktası olacaktı. Kocaman kâğıtlarımız dağıtıldı. Her zamanki gibi ad_ soyadı… Onu da doldurduk. İlk etapta canlı model çizmemizi istediler. Masanın üzerinde sandalye, sandalyenin üzerinde de canlı modelimiz duruyordu. Resimde açıları resmen unutmuştum. Onu göz önünde tutmayarak resmi çizmem başlı başına zaten puanımı eksiltmişti. Önemli olan çizilen nesneyi benzetmekti belki; ama bunun dışında perspektif açı ve kâğıt kullanımı da çok önemliydi. Ben resmi çizmiştim. Benzemişti. Hatta model erkekti ve saçları kirpi gibi dikti. Her şeyi ile olmuştu da bir şey eksik olmuştu. Açı almayı unutmuşum. Sınav sürecinin sonuna geldik. Kâğıtlar toplandı. Sandığımdan da fazla kişi katılmıştı bu sınava. 2008 yılında düzenlenmişti bu sınav. Ve Türkiye de sadece dört ilde öğrenciler bu sınava katılabilecekti. Öğrenci sayısı bundan dolayı çok fazlaydı. Sınavdan önce öğrenci sayısının bu kadar fazla olacağını tahmin etmemiştim. Dayım dışarıda sabırsızlıkla beni bekliyordu. Çıktığımda gülen gözlerle beni karşıladı. Bir şey sormamıştı. “ hadi bakalım hayırlısı olsun” dedi. Hala düşünüyorum, hala aklım resimde. Ve yaptığım o küçük hatada… Küçük bir duygu parçası diye bahsetmiştik. İşe yarar mı bilmiyorum. Gösterdiğim yetenek kadar sonuç bana yansıyacaktı. Yaptığım resim gibi, hayatım siyah beyaz olsun istemiyordum. Renklendirmek o resmi… Ve hayatımı o derece canlandırmak istiyordum. Sonuçlar akşama doğru okulun web sitesinde öğrencilere bildirilecekti. Ve birinci aşamayı geçen arkadaşlarımız ikinci etaba girmeye hak kazanacaktı. İkinci etapta görevimiz hayale dayalı bir resim çizmekti.
Sonuçlara baktığımda hiçbir şey yoktu. Aslında sonuçlar açıklanmıştı; fakat benim isimim yoktu. Bende belki hepsi açıklanmamıştır diye düşündüm. Ertesi gün okula gittiğimde kazanan arkadaşlar sınava girmişlerdi. Tuhaf ama bir şeye yaramadığımı ve ailemin emeklerini boşa çıkardığımı düşünüyordum. Küçük bir duygu parçası öylece kaldı burada. Hayatım sona ermedi biliyorum. Hayallerim için mücadele etme gücümde var. Büyük bir düşünce patlaması yaşamıştım. Yeni kıtalar keşfetmem gerektiğini düşündüm. Resim çizdiğim yıllarda çok talihsizlikler yaşamıştım. Şimdi ise başka bir kıtada başka bir şehirde bindiğim sandalla rotamı görüş alanına getirmeye çalışıyorum. Dilerim herkesin şansızlıklarını örtecek kadar başarıları olur. Özlem ŞAHİN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.