- 550 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Aldatan Kim/Aldanan Kim
Ahmet mütevazı hayatın ağır yükünü taşıyan,otuz yaşlarında,evli,eşi ve iki çocuğuyla mutlu bir biçimde yaşayan bir memurdu.inançlarına bağlı beş vakit namazını kılan Allah’a olan inancını hiç kaybetmeyen biriydi.Ailesiyle mutlu bir biçimde yaşar,işten eve evden işe gider gelir etrafı tarafından çok sevilen sayılan çalışkan biriydi.Ama Ahmet’in en büyük zaafı aşırı duygusal oluşu ve insanlara olan güven duygusuydu.
Günler böyle süre gidip geliyordu.Ahmet işyerinde bir gün msn denen illete bulaşmıştı.İnternette tanıştığı yine otuz yaşlarında ama eşinden yıllar önce ayrılmış bir çocuklu Ayşe ile tanıştı.
Ayşe; o kadar iyiliklerle donanmış.saygılı örf ve adetlerine bağlı sadece kadere küsmüş,hayatını bir tek çocuğuna adamış,sevgi kapılarına kendine kapamış,eşinden görmüş olduğu aşırı şiddetten dolayı insanlara olan güvenini kaybetmiş,yalnızlık içerisinde yaşayan bir umut dünyasında varolmak ile kaybolmak arasında bocalayan bir insandı.tıpkı Ahmet gibi oda Kamuda çalışıyordu ki tanışmaları da zaten bu vesile ile olmuştu.Tanışıp,konuştuktan sonra bunların birbirlerine olan güvenleri daha da bir atmış,Ahmet duygusallığını,Ayşe ise yalnızlığını paylaşacak,gerçekten dost diyebileceği birisini bulmuştu.Amaçları sadece konuşmaktı.Paylaşımları sadece beyin ve ruh üzerine kurulmuştu.hiç görmeyeceklerdi birbirlerini hatta seslerini bile duymayacaklardı.Nedeni ise Ahmet’in evli oluşundan kaynaklanıyordu.Ayşe bir karabasan gibi Ahmet’in evliliğinin üzerine gelmek istemiyordu.Görsellik ikisi içinde önemsizdi.Yeter ki birbirlerine güvenleri çerçevesinde saygılı bir biçimde sınırları aşmadan paylaşımdı.
Öyle de olmuştu.Günler birbirini kovalarken samimiyetleri iyice arttı.Hatta artık seslerini bile duyuyorlardı.Ama hiçbir zaman saygıdan ödün vermiyorlardı..Ahmet bir ikilem içerisine düşmüştü.Bir yanda eşi ve çocukları. çok seviyordu çünkü.Bir yanda Ayşe.Hiç yüzünü bile görmediği bu kişi Ahmet’i içten içe duygularının esiri yapmaya başlamıştı.Ahmet çaresizlik içerisinde kavruluyordu.Eşini çok seviyordu,ilk evlendiklerinde verdiği yeminine,örf ve adetlere dini inançlara olan bağlılığı her defasında onu dizginliyordu.Bu arada Ayşe de Ahmet’e boş değildi.Ama Ayşe Ahmet’in insanlığına,ailesine olan sadakatine,güvenine ve duygusallığına aşıktı.Bedenen düşünülemeyen istekler,duygularda esir hale gelmişti.
Bu süreç böyle gidip gelmişti.Birbirlerini o kadar iyi anlıyorlar,o kadar iyi anlaşıyorlardı ki artık her an birliktelerdi bu sanal alemde.Ama yalnızca Sanal Alemde.hiç görmemişlerdi birbirlerini.Birbirleriyle tanışalı ikinci yılını doldurmuştu.Her defasında görüşmeyi istemelerine rağmen mesafenin uzak oluşu ve birbirlerine olan saygılarından dolayı bunu hep erteliyorlardı.Son zamanlarda Ayşe ‘de bir takım durgunluklar belirmeye başlamıştı.Ahmet bunu hissediyordu.Ama Ayşe kaçamak cevaplarla yada inceden inceden Ahmet’e bildirmeye çalıştığı sözlerle bu durumu anlatmaya çalışıyordu.
Bir gün Ahmet bu durumdan rahatsız olacak ki,Ayşe’ye kendisindeki bu değişikliğin sebebini ısrarla sormuş ve aldığı cevap karşısında dünyası başına yıkılmıştı.Ahmet için Ayşe bir yaşama amacıymış.Ahmet güzel ahlak,ar namus şeref hakkında Ayşe’ye bütün bildiklerini anlatmış onu bu konularda ikna etmiş hatta Ayşe’yi ibadetlerini aksatmaması için ikna etmiş ve bunu başarmıştı.Dünyasının yıkılması bu nedenle olmuş.Ayşe,yılların vermiş olduğu yalnızlık birikimi,çevresindekilerin alaycı bakışları,bir dul kadın muamelesinin vermiş olduğu eziklik içerisinde tanıştığı birisiyle,hem de evli birisiyle birlikte olmuş,olmuş olmasına ama pişmanlık duyguları Ayşe’yi yiyip bitirmiş.Günlerce bunu anlatmaya çalışmış Ahmet’e.Ahmet’in vermiş olduğu bütün iyilik,güven,ahlak ar namus nasihatlerine ihanet ettiği için Ayşe’yi affetmemiş.Ahmet ise bu iyilik timsali arkadaşına vermiş olduğu emeklerinin boşa gitmiş olduğunu duyunca sindirememiş içine.Ahmet’in Ayşe’ye vermiş olduğu en büyük nasihat ise şuymuş “ Bak Ayşe.Hiç bir zaman hiçbir erkeğe güvenme.onun kandırıcı sözlerine inanma.İki gül tanesine kanıp ta erkeklerin senin ömrün boyunca pişmanlık duyacağın bir iş yapmasına izin verme” demiş ama Ayşe yine yapacağını yapmış bir ömür boyu pişmanlık duyacağı o lanet işi yapmış.yapmış yapmasına ama pişmanlık duygusu içini kavurup durmuş.ne yapacağını şaşırır bir vaziyette,insanların yüzüne bakacak cesareti kendinde bulamıyormuş.kendi kendine “neden yaptım bunu,neden dinlemedim bana verilen o güzel nasihatleri,hepsine ihanet ettim,yaşamak bana artık haram” demiş ve masanın üzerinde duran iki kutu hapı yutarak hayatına son vermiş.Acılarla başlamış Ayşe’nin hayatı yine acılarla bitmiş.Ahmet ise yine mütevazı hayatına geri dönmüş ama üzgün,bir insanı kaybetmenin,bir dostu kaybetmenin acısı ile.
İsmet ÖZTÜRK
(Her ne kadar da bir hikaye gibi görülsede bu yazılar,günümüzde bu tür olaylar sıkça yaşanmaktadır.sonucu böyle olmasa bile bu bir gerçektir.Sanal alem insanları bu tür olaylara sürüklemektedir.aman dikkat etmek lazım demekten başka çare yok.yazık olur sonrası bütün insanlar için.)
YORUMLAR
Yazınızı dikkatle okudum önce tebrik ediyorum.Her nekadar hikayede olasa bunlara günümüzde o kadar çok rastlıyoruzki!.
Şu buz gibi cam öyle çok yürekler yakıyorki...insanlar maskeli reelde konuşmasını bilmeyen kalemin arkasına gizlenip adeta,filozof oluyor.
Nice yuvalar yıklıp nice canlar yanıyor.
keşke dost dediklerimiz gerçek dost olsaydı!
keşke seviyorum diyenler gerçekten sevseydi...
KEŞKE HAYATIMIZDA KEŞKELER OLMASAYDI.