- 466 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Arıyoruz....
Arıyoruz hepimiz,geçmişini geleceğini…En çok da yitirilen düşlerden kopardığımız dal gibi çiçeklere tomurcuklarımızı aradık açamadan...Kaybettiğimiz gençlik gibi aradık onları.İsimleri büyüdü bizimle.Onlar kaybedilmemiş zamanların umuduydular.
Bir göç mevsimi verdikleri her molanın bir öyküsü vardı.Onların hikayesi “hatırla Sevgili” ile anlatılamayacak kadar dolambaçlı ve sarp yollardan savrulan bir dalganın içinden yürüdü yüreğimize… Ve içimizden çıkmayacak kadar nasır oldular gençliğimize…Biz onların adıyla büyüdük.Henüz yazılmayan hikayeleri arıyor ve kuşak kuşak çoğalıyoruz.
***
İçinde devrim olan ne çok “denizlerimiz” vardı.İçinde “mahirlerimizi” taşıyan ne çok limanlarımız vardı.Poyraz gibi savrulan korkulardan geçip vadilerde yankılanan ses gibiydi marşlarımız…Dalıp gittiğimiz aşklarımız vardı. Eylem adımlarında gördüğümüz,mahpuslara yürüdüğümüz tüm sokakların haritasıydık biz…Zafer şarkılarıyla geçişimizi düşledik mevsimler kovalarken.Hiç durmayan pusulalarımızdılar,yankılanan seslerindeki siyah beyaz gülüşlerle çoğalttılar umudumuzu…
***
Ya anlatamadıklarımız ya da yazamadıklarımız içinde büyürken hayat,geride mahpusluğa düşen yoldaşlıkları aradık,mumlarımız yandı.. Gözyaşlarını en çok onlar hak ettikleri için değil , en çok onların gülüşlerini özlediğimiz için yaşam ve ölüm oyunu içinde hayata bir çınar kadar tutunan ellerinde satır,bedenlerinde inanç oldu yürüyüşleri…
***
Ölüm korku imparatorlarına karşı,inanç yüklü bir kayboluştu,ya mezarlarını bile aradığımız ‘kayıplarımız”… Ziyaret bile edemediğimiz adressiz coğrafyalarda kaybedilen kardelenlerimizi hangi gözyaşı tuttu analar kadar. Birçoğun mezar taşlarına hasret kaldık… Mezarların bile korkuttuğu ,yüreksizlerin karşısında kırılan mezar taşlarımızı onardık.Ya onaramadığımız yüreklerimiz,bulamadığımız insanlıklarımız arasında güneşi özlememiz ve Aranılan insanlığın sorumluluğun da yeniden doğmak..Anlatılanların adı belli, sanı belli. İçinde adanmışlara şiirlerin yazıldığı bir yoldaşlık sofrası ve inadına kelimelerinin çoğalıp ete kemiğe büründüğü bir hayat…İsimlerde kalan bir anma değil,adına değiştirmek fiili denen bir serüven..Yola çıkan serüvencilerin coğrafyasında ‘Yeniden kuşanmak’ unuttuğumuz değerleri…
***
Adressiz mezarlar ararım
İçinde sokakların izi
Pankartsız sevgili bulamam
Coğrafyalarım küser insanlığıma
Satır aralarından gelirim
Akdeniz de gülüş
Toroslar’da
Yürüyüş olurum
Ülkem gibi yanmış
Çukurovalıyım ben
Her dilden
Sevdayım
İnsanlığı
Arıyoruz
Serüvenlerimizde…
***
Ve biz geçmiş mevsimin göçmüş ağaçlarını değil,içinde yoldaşlık olan yeni mevsimin gülücüklerini arıyoruz.En çokta kendimizi arıyoruz ve nerde olursak olalım sofralarımızda dün içtiğimiz suyun,yediğimiz ekmeğin hatırını …Ya arayamadıklarımız.Ya hiç yoktan susturulmuş şarkı gibi unutuvermemiz yaşananları…Evet,.Biz Aslında Hep kendimizi arıyoruz….
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.