- 725 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
ABD ' YE ŞÜKRAN !
Dünkü yazımda ; Türkiye’de ABD’ nin desteği olmadan seçim kazanmak ya da iktidarda kalmanın mümkün olmadığını iddia etmiştim. Doğal olarak hak verenler kadar, itiraz eden dostlarım da oldu.
İtirazı olanlara, ’’ Sandığın başında ABD’ mi vardı, biz özgürce kullandık oyumuzu !’’ diyen dostlara, bin dokuz yüz seksen iki Anayasası’nın nasıl kabul edildiğini hatırlatmak isterim.
On iki Eylül darbecilerinin, bizzat kendi seçtikleri kurula hazırlatıp, kendilerinin yargılanmasını imkânsızlaştıran bir de geçici madde koydurdukları ve halkın onayına sundukları o Darbe Anayasası, yüzde doksanın üzerinde bir oyla kabul edildi !
Ben de evet oyu kullananlardan biri olduğumu burada itiraf etmek zorundayım. Özgür irademizle mi kabul ettik bizler? Sanırım beni okuyanların bir çoğu o günleri hatırlayacaktır. Şimdi hangimiz memnun bu Anayasa’dan ? Hangimiz değişmesini istemiyoruz ? Öyleyse neden kabul ettik ?
Arkadaşlar ; itiraf edelim ki, bizler özgür irademizle kimseyi seçmiyoruz bu ülkede. Seçmeye kalkarsak ve birileri bundan memnun olmazsa, dünyayı başımıza yıkıyor. Pişirip, şişirip önümüze koyuyorlar. Biz de birini seçip kendimiz avutuyoruz.
Bu ülkede gerçek anlamda ABD’ ye kafa tutabilen ilk Başbakan ; rahmetli Bülent Ecevit’tir. Özellikle Kıbrıs harekâtı sonrası halkın gözüne girip, partisini tek parti döneminden sonraki en yüksek oy oranına ulaştıran Ecevit , haşhaş ekimi yüzünden ABD’ye rest çekme cesaretini göstermiştir.
Sonra ne mi oldu ? O günleri yaşayanlar çok iyi bilir. Ülkede greve gitmeyen iş yeri, kapanmayan okul kalmadı. Halk sana yağı, küp şeker, sıvı yağ, tüp kuyruklarında ömür geçirirken bizim mallarımız başka ülkelerin raflarını süsledi.
Muhalefetin ağzındaki sakız ’’ Sol devri, yokluk devri !’’ oldu. Gençler, polisler, eğitimciler, hatta askerler bile sağcı-solcu diye bölündü. Ülkede can güvenliği kalmadı. Profesörler, sendikacılar, gazeteciler, bilim insanları katledildi.
Sonunda da bu gün hepimizin ABD’ nin marifeti olduğunu bildiğimiz darbe yapıldı !
İşte tüm bunları düşündüğümüzde, bu günkü iktidarın ABD ile iyi geçiniyor olmasına şükretmemiz gerektiği aklıma geldi. Yani bu durumda darbe ihtimali diye bir şey söz konusu değil ! Bazı soruşturmalar da bize ordumuzda bazı kıpırdanmalar , rahatsızlıklar olduğu halde, ABD izin vermediği için muhtemel bir darbenin gerçekleşmediğini kanıtlıyor.
İşsizliğin, iflâsların, yoksulluğun , gelir adaletsizliğinin, kurumlar arası gerginliklerin had safhaya çıktığı günümüzde, halâ uluslar arası kredi notumuzun fena olmadığı, borsamızın oldukça yüksek olduğu, ülkemizde gelecekte de kaosların, darbelerin olma ihtimalinin çok zayıf olduğunu gösteriyor bize. Bu yüzden zenginler için, yatırım yapılabilecek bir ülkeyiz.
ABD iktidarı neden destekliyor acaba ?
Müslüman ülkelerle Avrupa arasında en iyi köprü olmaya uygun ülke biziz. İslâmî rejimin olduğu ülkelere kaymayıp-özenmeyip, demokrasimizi geliştirebilirsek eğer, o ülkelere örnek olabiliriz. İsrail de müttefikimiz olduğuna göre, onlarla arasını düzeltebiliriz. Bu durumda İslâm dünyası, ABD, İsrail ve Batı için tehlike olmaktan çıkmış olur.
Yani kısacası ; bizim iktidarımızın müslüman ülkeler üzerinde etkili olması, onlarla iyi ilişkiler içine girmesi, ABD ve AB’ den kopmamamız şartıyla, herkesin işine geliyor.
Efendim ; bu durum bize iyilik ve huzur getirebilir. Fakat, bizim demokrasiyi geliştirmekte ve AB ’ ne girmekte samimî olmamız gerekiyor. Yoksa şeriat rejimine ısınmaya ve AB ve demokrasiye sırt çevirmeye başlarsak , işte o zaman dönülmesi çok güç bir yola girmiş oluruz.
İktidarın söylemleri bu yönde. Yani ; AB ’ne girmek için demokrasi standardımızı yükseltmek ve diğer Müslüman ülkelere örnek olup, onlara da demokrasi götürmek hedefimiz. Bu arada tüm komşularla da iyi ilişkiler kumamız.
Ülkemize huzur vaat eden bu söylemlerin samimiyetine kuşku uyandıran bir de durum var : İktidar tabanının çoğunluğu AB ’ni aslında istemiyor. Diğer müslüman ülkelerle kurulması gereken bir İslâm Birliği dile getiriliyor. AB’ nin bir Hristiyan kulübü olduğunu ve bizi dinimizden etmeyi plânladığını iddia edenler var.
Şimdi burada bile iktidar destekçisi olup da,’’ AB bize yaramaz. Biz islâm Birliği kurmalıyız!’’ diyenler çoğunlukta olacaktır. Nasıl oluyor da iktidar partisinin söylemi ile tabanının gönlünde yatanlar arasında bu kadar fark olabiliyor ?
Sonuçta yine de biz ABD’ye şükranlarımızı iletelim. En azından ülkemizde muhtemel bir darbeyi desteklemediği için, iktidarı destekleyip istikrarımıza katkıda bulunduğu için !
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Yine korku ve faraziyelere dayandırılmış bir yazı.
Son üç dört paragrafına kadar ortada gidiyordu. Ama içinizi dışa çıkarmadan edememişsiniz. Yani aslında yazdığınız gibi düşünmüyorsunuz.
Demokrat görünmek ve taraftar bulmak için yazılmış. ABD'ye şükredin ki sizi bir darbeden kurtardı demek isteyişiniz aslında darbe engellendi diye isyanınızı ortaya koyuşunuzdur. Evet efendim; bu ülkede çok ama çok demokrat görünümlü darbeci üzüldü
Ergenekon davasıyla.
Şeriet gelecek miş, İktidar AB'ye girmeyi zaten istemezmiş, miş, muş.
Sanki dünyada gerçek şeriatla yönetilen tek devlet var. Sanki Gerçek şeriatı uygalayabilecek kadrolar var gibi.
AB önümüze kırmızı halı sermiş gibi.
Dünya birliği bile kurulsa ben İslam ülkelerinin ekonomik ve sosyal birliğini kurmasını tercih ederim. Sosyal çöküntü içindeki AB'yi gözümüzde dev yapmak ancak küçük düşünmektir. Alırlarsa ne ala. Ekonomik güç ve katkı olur.
Almazlarsa ne önerirsiniz?
Oturup ağlayalım mı?
Yalvaralım mı?
Taviz üzerine tavizlerle kul köle olalım mı?
Ne olmuş Fatih'in Torunlarına?
ABD' İslam'a savaş açmıştır. Son haçlı seferi başkan PUŞT zamanında başlamıştır. Uzun soluklu bir savaştır bu.
Ruslar Afkanistanda İslam mücahitlerine ABD'nin de desteği ile yenildi.
Kurnaz Amerika Aynı afkanistandaki aynı Müminlere ( Terörist) Taliban diyerek Rus desteğini kırmak istemektedir.
Bunu başarmıştır da.
Fakat herkesin bir planı, Allah'ın başka planı vardır.
ABD' Sadece seçimlere değil her şeye etki edecek güçtedir. Şu an dünya tarihini yazmak ve yönetmekle meşguldur.
Ama o da hatalar yapar. Osmanlının yaptığı gibi. Bütün birlikler parçalanır bir gün. ABD'de bir birliktir. Er geç parçalanacaktır.
Saygılar.
simdi bu 12 eylül üzerinden neredeyse 30 yil gecmis,hala bunlari gündeme getirmek hic birsey kazandirmaz
gecmis gecmiste kalmistir.yani Türkiyenin her olumsuzlugu 12 eylüle mi bagli tabiki ben bunlari bilmiyorum yasamadim
ama gecmise bagli kalanlar oldugu yerde kalirlar.kisacasi benim görüsüm bu yönde.
ve bu kimseye birsey kazandirmaz tarihte yasananlar geri gelmiyor ve birseyi degistirmiyor.
ve dünya gündem degisiyor gelisiyor bütün bunlari göz önünde bulundurmak lazim.
Bu ülkede gerçek anlamda ABD’ ye kafa tutabilen ilk Başbakan ; rahmetli Bülent Ecevit’tir.
kafa tutmayla bu isler olmuyor
kafa yormayla oluyor siyaset bir sekilde cikarlar üzerinedir.
dolayisiyla kimse kimseye sükran borclu degildir devlet olarak.
Arkadaşlar ; itiraf edelim ki, bizler özgür irademizle kimseyi seçmiyoruz bu ülkede. Seçmeye kalkarsak ve birileri bundan memnun olmazsa, dünyayı başımıza yıkıyor.
kim kimin basina dünyayi yikiyor bunu da bir türlü anlayamiyorum
silah zoruyla mi oy veriliyor bu ülkede bunlar cok yersiz iddalar benim fikrimce.
kendi iradesi ile oy vermeyenler nicin isyan ediyor sonradan.demek ki yerine göre oy kullananlar var.
kullanma mecburiyet diye birsey yok.devletler arasinda cikar gözetmek bir gerekliliktir bana göre
ama milletin cikar gözeterek secmesi yada cikar gözeterek tutumlarda bulunmasi bir devletin asil cöküs sebebidir.
ama ben yine de sunuda söylemek istiyorum suan ki yönetim hakkiyla ve iradesi yerinde insanlarca secilmistir.
birde saniyorum ki kimse kimsenin uyarisi üzerine yazi okumaz.
buda bir irade secim olayidir isteyen istedigi yaziyi okur.
ve fikrince görüsünce yorumunu yapar.(zamani varsa)
yüreginize saglik
basarilarinizin devamini diliyorum.ve ilgiyle takip ediyorum bu sayfayi.
sonsuz saygimla
hicbitmez tarafından 3/18/2010 2:23:07 AM zamanında düzenlenmiştir.
işiniz gücünüz "sizlik bizlik"davası ve kavgası...başka hiç bir işiniz yok değilmi? yazık yani....
bu yazara ve düşünceye değer vermemiş olsak,bazıları olarak asla uğramayız zaten sayın TEZALIN sayfasına....
bizler düşüncede farklı olsakta,yaratılış ve aynı yurdun evlatları olarak kardeşiz....
şu sitede bu kadar şahit olan insan var buna....insaf yani..... bizim kişilere değil,düşünceyedir tepkimiz....
sayın TEZAL"da yılların tecrübesi ile bunun farkındadır sanıyorum.....
şahsına saygımız var insan olarak,ama aynı düşünceyi aynı anlamda savunmak zorunda değiliz....
hep derim ve herkesinde kulağına küpe olsun diye yine söylüyorum.....asrımızın şairi ve İstiklal marşının yazarı Akif ile Neyzenin arasındaki dostluğu bilmeyen varsa eğer,işte o insanın ne deniz ve ne deryadan asla asla haberi yoktur dedim....
ve demeyede devam edeceğim.......okuma tavsiyesi içinde ayrıca teşekkür ediyorum.....okuyarak adam olacağız bir gün inş.....siz bazı arkadaşlarınıza biz bütün siteye bildiriyoruz......sayın TEZALI okuyun.....
ama sizlerde bizlere ettiğiniz tavsiyenizi tutunuz......bir gün...belki bir gün perdelenmiş gözlerimiz açılır kim bilir.....çıkarız laçkalaşmış ütopyalarımızdan......
Mehtap S.Hümeyragül DALLI tarafından 3/17/2010 9:07:48 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sayın Tezal: Bir kaç gündür, çok çarpıcı yazılar yazıyorsunuz. Keyifle okuduğum, ülke gerçeklerini bir tokat gibi yüzümüze çarpan yazılar...Bu konudaki duyarlılığınıza teşekkür ediyorum.Öte yandan gelen bir çok yoruma da üzüldüğümü ifade etmek isterim. Hani Nazım Hikmet, bir şiirinde 'deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf' diyor ya,işte öyle yorumlar... 'Akrep Gibisin' adlı yazımda bu konuyu işlemiştim. Ama ne yazık ki, bu halk bizim halkımız.Onların bize kızma hakkı var, bizim onlara yok. Yine de ülke gerçeklerini görmeleri için biraz daha gayret göstermek, okumak ve bilmek zorundalar diye düşünüyorum.
Yazılarınızı okumaları için bir çok dostumu uyardım. Lütfen yazmaya devam edin. Sizi yüreğinizden öpüyorum. Sevgi ve saygılar efendim.
Fikret TEZEL
ne münasebet, ben niye abd ye şükranlarımı sunayım ki şimdi....Ben bir Ak Partiliyim ve bundan dolayıda çok mutluyum....
hiçde öyle bir derdimiz olmadı ve kimseye karşıda boynumuz ince değil çok şükür....
abd bana şükranlarını sunsun...sunsunki, düşlerini kurduğu Bop projesi sevdasıyla,Türkiye sayesinde ruhunu gaspetmiş olan kendi ütopyasında bir kaç ritmik harteket yapabiliyor ancak....Abd denize düşmüş ve batmamak için çırpınıyor....
dilerdim ki ben,onun sarıldığı yılan olsun ama ,İşte Türkiye gibi beyaz bir köpüğe tutnmuş bir sağ bir sol darbelerle avutuyor kendini....
ama anlaşılan bazı liderler ve yandaşları böyle bir ağırlık altında hissetmiş olsalar gerek ki, şükran duygularını bildirmekle yükümlü bilmişler kendilerini....
Abd darbeye engel olurmuş" muş"....ne münasebet, o kim olurki benim Ülkemde hükmü geçerli olsun....
Türkiyenin dili var ve lisanı belli....herkes kendi adına konuşur ve yorumlar....düşünce kişiseldir....siz şükran duyabilirsiniz ama tüm Türk Milleti bu düşünceyi savunur diyemzsiniz.....hele bu hükümet için,assslaaa......assslaaa....
Görünüşte ABD'nin ülkemiz üzerinde etkisi yok duygusu hakimse de; pratikte hiç te öyle değil. Maalesef ki ne kadar inkâr edersek edelim durum bu!
Şu an sizin de dediğiniz gibi huzurlu (!) yaşıyorsak ABD'ye şükranlarımızı borçluyuz. İyiki varsın ABD (?)
Ben yine de umudumu kaybetmeden birgün (!) tam bağımsız ve kendi ayakları üzerinde duran bir ülke olacağımız günleri bekliyorum.