- 1346 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Adı Konmamış Mektuplar...2...
İçimi acıtan bir kimsesizlik ve çaresizlik var içimde... Ellerim üşüyor... Sözcükler düğümleniyor ellerimde... Kalem ve kâğıt arasına sıkışmış yüreğim...
Yıllardır unuttuğum, unutulmaya yüz tutan duygularım ayaklanıyor bir bir... Gelecek, geçmiş ve ‘an’da kayboluyor bedenim...
İlk sözcükler nereden, nasıl gelir bilmiyorum... Önümde boş bir sayfa duruyor işte... İçi nasıl dolar, sığarmı duygularım içine acaba... Sonsuz boşluğa yatan duygularım... Ah! o yanlarım... İçimin fay kırıkları, söze döner mi bilmiyorum... Bitmiş, bitmemiş, içimin derinliklerine hapsettiğim yanlarım... Açığa çıkmalı... Çıkmalı mı... Çıksın istiyorum...
Avucumda ellerinin sıcaklığı, dudaklarımda dudaklarının ıslaklığı var hala... Bir de miyop bakışların karşımda...
Nasılda toplanmış tüm yüreğinin sıcaklığı göz aklarında... Masumiyetinin olanca güzelliği serpiştirilmiş gözlerinin içine... Siyaha yakın bir nokta bakarken bana, nasılda büyüyor gözlerin... Gözbebeklerin nasılda insan kokuyor... Bir dostu sarmak, bir sevgiliyi kucaklamak için açılan ve devleşen eller gibi sarmak, kucaklamak istiyor beni... Bedenim gözlerinde erisin istiyor... İçinin güzellikleri sığmıyor içine... Göz çeperlerin büyüyor sanki... Sığmıyor ki bir tanem, sığmıyor ki içine...
İlk defa gözlerinde bu anı yakaladığımda, içimin unutulmaya yüz tutmuş, keşfedilmeyi bekleyen yanlarımın açığa çıkacağını, yitip giden, zamanla değersizleşen içimin topraklarında, yeniden yaşam güllerimin açacağını, yüreğimin kabına sığmayacağını, damarlarımda dolaşan kanın yeniden deli deli akacağını görebiliyordum gözlerinde... Ve bu bakışlar, her türlü felaketlere, acılara ve zamansız düşeceğim darlıklara güzellikler sunacak, bana yaşam sevinci katacaktı; biliyordum... Gözlerini ilk fark ettiğimde, bakışlarının buğusu içimi ilk yaktığında, ben göz aklarında bunları görebilmiştim... İçim içime sığmamıştı adeta...
Bu yüzden olmalı, yaşamalıydım seninle... Peşinden gitmeliydim gözlerinin... Sesinin, bakışlarının içimi ısıtan sıcaklığına bırakmalıydım kendimi... Dokunuşlarına, ellerine teslim etmeliydim bedenimi... Sesinin sıcaklığı kapımı aralamalıydı... Buyur etmeliydim seni içime... Seninle yaşanacak her şeye hazırdım... Haz, acı, iç açan ve iç yakan yolculuğa çıkmalıydım seninle... Hızla uçmak istiyordum sana ve senin dünyana işte...
Gözlerimiz ilk buluştuğunda, gözlerinde aynı heyecanı görüyordum ben de... İçini avuçlarına bırakacağın bir sıcak el arıyor gibiydin... Sıcak bir bakış, içten bir dokunuşu özlemiş hallerin saklıydı gözlerinde... Başını göğsüne dayayıp, hayallere, umutlara yolculuklar yapabileceğin, güvenli bir liman arıyor gibiydin... Sana verdim mi bunları bilmiyorum ben de...
Hani hep dinginlikten bahsetmiyorum... Yok aslında... Uçarı bir halin vardı senin de... Tehlikeli yolculukları sen de seviyordun... Bilinmez uzak ülkelere, tehlikelere yollara çıkmaya hazır bir heyecanın vardı içinde... Çoşan, uçan, koşan, ayaklarının yerden kesilmesini ister yanların saklıydı derinliklerinde... Sen de seviyordun bilinmez uzak ülkelere gitmeyi... Tehlikeli yolculuklara çıkmaya hazır bedenini tanıyacak bir yürek, sana dokunacak elleri arıyordun sen de...
Okşanmak, sevilmek, sevişmek istiyordun... Sevişmenin bir büyü, dansın bir ayin olduğunu düşünüyordun... Bakışların ateşinde yanmak, ateşli öpüşlerde, çılgın sevişmelerde hırpalanmak, yorgun düşmek ister gibiydin... Ve hızla, hızla çarpıyordu yüreğin senin de...
Tüm bunları görebiliyordum gözlerinde... Aşk, insanı yiyip bitiren bir oluştu belki de... Ama buna aldırmaz hallerin vardı... Aşka, sevgiye, duygulara yeni anlamlar katma peşindeydin... Herkesten uzak, yaşananlardan, bilinenlerden farklı olmalıydı her şey sence... Kimsenin bilmesi, görmesi gerekmiyordu... Kitaplarda yazılanların, şiirlerde söze gelenlerin dışında olmalıydı belki de... Adı konmamalıydı hiçbir şeyin... Farklı olmalıydı her şey... Başka bir zaman diliminde yaşanmalıydı duygular... Başka bir boyutta yaşanmalıydı aşk... Ve herkesin kendisine ait bir dünyası olmalıydı... Bu büyü, yalnız iki kişi arasında kalmalıydı işte...
Ve hiçbir şeyin önemi yok der gibiydi gözlerin... İçinde biz olalım yeter... Bize ait bir yer olsun... Saraylara çevrilir her şey o zaman... İnmeler, çıkmalar, düşmeler, savrulmalar ikimizin olmalı... Ve kimse duymamalı diyordu gözlerin... Ve hazırdın her türlü özveriye...
Anlık bir zaman dilimi için kilometrelerce yol tepebilirdin... Ve yaptın da bunları... Gözlerinin buğusunda görmüştüm yaşanacakları... Yanılmadım, yanıltmadı gözlerin beni... İlk gözlerine baktığımda düşünmüştüm bunları işte...
Gözlerine ihtiyacım var... Gözlerinde topladım yıldızları ben... Hadi savrulsun bedenlerimiz... Kime ne zararımız varki... Ellerimiz boş kalmasın... Beni bırakma olur mu... Yaşayamam o zaman... Ölürüm ben...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.