İçimde susturamadıklarım
Evimde yatağımda olmak belki de saçma sapan bi hayale ağlamak geldi içimden.İçinde olmamış aşklar,yarım kalmış arkadaşlıklar,hayal kırıklıkları,uçmuş hülyalar,tavsamış umutlar olmayan,tamamen başkasının basşından geçmiş bir hülyaya..Çoktan beridir kendi başımdan geçenlere ağlama yeteneğimi yitirdim.Ağlamak istediğimde hep başkalarını düşünüyorum artık.Başkalarının başından geçen öyküleri düşlüyorum.Bazen aptal aptal oturup türk filmlerine burnumu çeke çeke ağladığım oluyor.
İnsanın içinin sesini dinlemekten alıkoyan gürültüler,kimi zaman bir çeşit terapi yerine geçebilir.
İnce belli çay bardakları yalnızca avuçlarımızı değil,yüreklerimizi de ısıtıyor;martı sesleri,vapur düdükleri,uyanan günün ilk işaretleri; bizi kendimize,İstanbul’a, geleceğe,hayata inandırıyor.
Hiç bir karanlık o kadar derin değildir.Her şey herkesin gözü önünde kaybolup gider.Zamanla hayat boşalır,hülyalar tavsar,her şey sıradanlaşır.Hiç bir şey hayatın sıradanlığı kadar acı vermez insana.Çaresizlik en resmi duygumuzdur.
Olanca kalabalığına,gürültüsüne,hayhuyuna,trafiğine türlü çeşit sıkıntılarına karşın bana hala dünyanın en güzel şehirlerinden birinde yaşadığım duygusunu veren bu şehrin her bir köşesini bir geçmiş duygusuyla anıyorum bir süredir. İstanbul bile geçmişimiz oldu.....
Bazen yavaş yavaş hayattan geri çekilmeye başladığımı hissediyorum.Sanki artık hızla yaşlanabilirim.Sanki artık yerimi başkalarına,benden sonra gelenlere verebilirim.Yazık! Yapacak çok şey vardı!
Mızmız biri sayılmam.Şimdiye ait olan her şeyi kötü bulup geçmişteki her şeyi de iyi hatırlayanlardan değilim.Bazı insanlar geçmiş duygusunu erken edinirler.Ben onlardan biriyim.Yaşla bir ilgisi yoktur bu duygunun.Benim erken yaşta ağır bir geçmişim oldu.Bazen duygularımız bizden erken yaşlanır ve bizden hayatın geri kalanını alır.Hayatın kendini anlayanları cezalandırmasıdır bu.
s.deniz(Deniz şehrine eskiye dönük bakış..) 15.03.2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.