Kız doğdu...
Ne zaman derin bir sessizlik olsa; “ Kız doğdu “ der büyükler. Ve bunu söyleyen büyükler de kadındırlar.
Ne kadar ilginç bir bağlantıdır. Sessizlik ve kız bebek doğması. Neden böyle söylenir acaba?
Bir bebek gelir dünyaya. Nur topu gibi bir kız bebek. Dünyadan habersiz, keyfini çıkartır bebekliğinin, çocukluğunun. Okula başlar. İlkokul, orta derken serpilir, büyür. Vücudu şekil alır gün be gün. Bacakları, kolları, göğüsleri gelişir. Kadınsı kıvrımlara sahip olmaya başlar bedeni, yavaş yavaş. Genç kız olur.
Lise yılları geldiğinde önce giysiler değişir. Etekler, elbiseler asılmaya başlar dolaplarda. Hafif topuklu ayakkabılar, sporlarla yer değiştirir. Sonra yürekte ki kıpırtılar fark edilmeye başlanır. Tecrübeli arkadaşlara sorulur. “ Aşk “ derler o kıpırtılara. Hoştur. Bahar esintisi gibidir. Sever genç kız adı aşk olan bu duyguyu. Tam alışmıştır ki varlığına derin bir acıyla sarsılır bu kez yüreği. Çokbilmişler “ Ayrılık acısı “ derler bu kez.
Yeminler eder: “ Bir daha asla âşık olmayacağım “ diye. Ne kadar nafile olduğunu bilmeden. Saftır, masumdur o yıllarda. Ve bir gün yeminini bozar.
Aşık olur, evlenir.
Bir çocuk, bir çocuk daha derken aile büyür, sorunlar büyür.
Genç kızlık sisli anılar içinde görünmeyen, seçilmeyen bir yerde kaybolur gider. Kadınlığa geçiş tüm ağırlığı ile biner omuzlarına.
Her kadın, farklı bir öykünün kahramanı olur.
Her kadın, farklı bir destan yazar.
Kimi gözyaşları ile süsler hikâyesini. Kimi kahkahası ile.
Kiminin rüzgârlar eser çoğu zaman yüreğinde. Kiminin güneşlidir havası.
Kiminin suratına ağır bir tokat vurur hayat. Kiminin okşar yanağını.
Kimi mezesi olur içkili masaların. Kimi kraliçesidir evinin.
Kimi etini satar karnını doyurmak için. Kimi yemek beğenmez.
…/…
Bir sessizlik çöker. Biri “ Kız doğdu “ der…
Duende
16.03.2010