- 1188 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Katil Yazar
Katil yazar içeri girince herkes sustu. Bu senden saklanan bir konuşmaya ya da hakkında yapılmış konuşmalara işarettir. Aranızdaki samimiyete bağlı içerideki toplulukla, ya ne konuştuklarını sorarsın ya da dizini kırıp bir köşeye oturur yeni bir konunun açılmasını beklersin. Bazen de bu konuyu açan sen olursun.
Fakat bu diğerlerinden farklı bir durum. Bir oda dolusu insan sana acını hatırlatmamak için susmayı da yeğleyebilir böyle kimi zaman. Böyle odalarda, yani baş sağlığı dileyen ve dilenecek insanların bulunduğu siyah odalarda, bakışlar bir yerde pusudadır hep. Nadiren kalkıp diğer gözleri tarar, çaktırmadan ev sahibine bir bakış atar ve yeniden kuytusuna çekilir. Acı, küçük coğrafyalarda bulaşıcı bir illettir. Tıpkı mutsuzluk gibi.
Hanımlardan biri yavaşça yerinden kalkıp boş bardaklara uzandı. Kimse ikinci bardağı istemedi. Oysa çay sıcacık ve demliydi mutfakta. Herkes acıya ayıp edeceğini düşünüyordu. Çay şahaneydi ama on on beş dakika sonra bitecekti bu ölüm evi sessizliği ve herkes evine dağılıp ikinci bardak çayı gönül rahatlığıyla içebilecekti.
Katil, gözleri şişmiş ağlamaktan, tavana uzanan sarmaşığın yapraklarını inceliyordu. Bir sigara yaktı. Öksürdü daha ilk nefeste. “Bana getir, bir çay.”, dedi. Çay gelince elleri titredi. Bir yudum alıp bir nefes çekti. Yine öksürünce sigarasını çaya söndürdü.
“Dostlar sağ olsun.”, dedi, “Siz sağ olun. Onu kendi ellerimle öldürdüm. Son çırpınışı gözümün önünde. Görmeliydiniz, öyle itaatkardi ki.”
Herkes önüne bakıyordu. Katil tüm soğukkanlılığıyla anlatırken çıt çıkmıyordu odada. Cinayetleri herkes merak eder; ama görgü tanığı yoksa katilin mahkemede anlattıklarıyla ikna olmak zorundasındır olaya. Ve bunlar çoğu zaman kulaktan kulağa yayılan üçüncü ağız bilgilerdir. Oysa, bu farklı. Katil kendi evine baş sağlığına gelmiş dostlarına anlatıyor olay anını.
“Canı öyle çok yanıyordu ki, onu öyle görmeye dayanamıyordum. Nerdeyse sağlam hiçbir yeri kalmamıştı. Ama son ana kadar görevini yerine getirmeye çalıştı. O, sorumluluklarını hep bildi. Ben ona yüklendim. Daha çok çalış, dedim. Daha çok sev! Nefret etmeyi bile beceremiyorsun, dedim. Aldırırım seni, damarlarını patlatırım , ölsem de kurtulsam senden, dedim. Ama o, hep alttan aldı, anne sesi gibi teşvik etti hayata beni. Hiç görevden kaçmadı, bir gün bile tatil yapmadı. Onu benzeyeyim , onu örnek alayım diye uğraşıyor, diye düşündükçe onu daha çok yordum.”
Hanımlardan biri gözyaşlarını tutamıyor. İncecik, ruh gibi, esmer ve başında siyah tülden bir eşarp var. Hıçkırmaya başlıyor. Yanında beyaz yüzlü genç bir adam elini tutuyor. Sıcak el desteği… Yaşlıca bir adam sigara yakıyor. Yanında oturan bir başkası çorabının parmak uçlarına bakıyor.
“Mezarı bile yok, canım benim… Dayanamıyordum ama, onun öylece sesini çıkarmadan parçalanmasına dayanamıyordum. Kaç insan zarar verdi, çizik attı, bırakıp gitti. Bu işi kendim bitirmeliydim. Daha çok acı çekmesini önlemenin tek yolu buydu, anlayın beni. Teninin üzerinden son kez okşayıp onu öldürdüm. Ucuz bir kiralık katil gibi acemice fakat gerçekten, inanın bana, şefkatle öldürdüm onu. Bacağı kırılan atları da vurmazlar mı daha çok canı yanmasın diye? Aynen öyle. Onsuz içim boş, gereksiz hissediyorum; ama o, son acısını yaşadı. Tekrarı olmayacak ya, onun mutluluğu hayata bağlar beni ve geride kalanları, bir avuç sevenini, özleyenini.
“Artık kalbim yok! Onu dün gece kendi ellerimle öldürdüm. Bir daha kimse kıramayacak. Fazla kahve tüketince çarpıntım olmayacak. Ve kolesterolüm hep sabit kalacak.
“Kalbim sana ferah şartlar sunamadım, bu adamı affet.
“Bu katil yazarı affedin sevgili dostlar ve kalplerinizi koruyun.
“Ama artık benimle koşulsuz birlikte olan hiçbir şeyim olmayacak.”
Yaşlı adamın sigarası bitti. Esmer kız hıçkırıklarla dışarı çıktı. Beyaz yüzlü arkadaşı arkasından baktı ama ayağa kalkmadı. Yazar bir sigara daha yakıp söndürdü.
Bir kalp öldü, öldürüldü.
Başka kalpler sağ olsun, biz sağ olalım.
13 Mart 2010
YORUMLAR
enteresan bakış açısı yamurum yazarken kafayı ters mi çevirdin her zaman diyorum sen müthişsin yazılarında senden olur iyi bir yazar senin kaleminde var engin düşünüşler..
evet hep birşeyleri öldürürüz iyileri kötüleri kafana uymayanları ötanazi gibi bazen karşıdan gelmez ama sen yaparsın onu içinde..