- 1454 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
Umudu Sağıyorum Nasırlı Bakışlarından
Gecenin koynunda asılı kaldı ruhum… Sana dokunurken, yüreğindeki yorgun rüzgârın yelesinde nefesin olmaya çalışırken duydum iç dünyandaki savaşın yalnızlığa gark edilmiş çığlığını…
Yaşamın dallarına takılırken içindeki vaveyla, bir dünya yaratan kocaman yüreğinde tanıdım seni… Çocukluğuna dair eksik gülüşler, gençliğindeki şefkati eksik zamanlar ve hikâyemizdeki kader seremonisinin onurlu çoğalışında bildim seni... Belki yılların gamzeli duruşunu sığdırdık susturamadığımız coşkuya, belki de açlığımızın kısır döngüsünde ıslattık ağdalı düşlerin kıyısız deniz ninnilerini... Ama hep birbirimize yaslanırken bulduk dost sesimizin vefa kucaklaşmasını…
Maskeli masalların yanık tenli kollarında sallanırken uçurum kokulu inlemeler, biz hep bir gerçeğin şefkat zırhlı vadisinde büyüttük geleceğe akacak ırmağımızın masum, kırgın, yorgun kollarını… Cesur olan senin çocuk yanın mıydı yoksa benim büyüklüğünde düştüğüm gizemli dalım mıydı bilmiyorum… Cesaret denen kelimeyi bir papatyadan kopan beyaz yaprağın bedelinde öğrendiğim gündü gerçekten kanatlarımı çırpmaya başladığım gün… Senin kanadında saklanan korkularının bende çoğalacağını öğrendiğim gün ise yaşamın ipini tutan ellerimin titrediği andı…
Hadi dost gayret et…
Sen bana yaslandıkça gökyüzündeki umut dolu yıldızların ruhundaki tüm dehlizlerden geçeceğini unutma ki ben yitirdiğim tüm düşlerimi sen de yeniden keşfedeyim… Ve bu keşfedişin nabzında yaşamın manasını taşıyalım gerçek olan âlemin sonsuz çoğalışına…
Hayatın içindeki tüm bencilliklere inat tut rengi gökkuşağına rakip uçurtmamızın menzilinde akan umudun en delikanlı ellerinden… Ve yüreğindeki şifresi karışık ama sadece senin bulabileceğin o sese dokun… O ses içindeki seni yalnızlığında hapseden öyküye taşıyacak… Sonrası inan toprağında gök masalını dinleyen kocaman yürekli bir çocuğun yaşama kafa tutuşu kadar masum ve güçlü bir dokunuş olacak…
Yağıyorum dost…
Şimdi
bir yıldızın sınırsız umudunda
güneşi özledikçe ay ışığının sıkılgan tenine dokunma zamanı…
Şimdi
şiir ülkemde bulduğum gücü
külünde kaf dağı doğuran sancılarına umut ekme zamanı…
Şimdi
üşüyen gözlerindeki sağanağı
atlasın kanatlarındaki kızıl güller diyarında yıkama zamanı…
Akıyorum dost…
Yürek ülkendeki topraklarının sınırsızlığına akıyorum ki ormanındaki yangına yüreğimi koyayım… Koyduğum yüreğimin külünde senin nasırlı bakışlarına yağmur olup yağayım… Ve ıslanan nefes alan her yanın benim susuşum olsa da sen de çoğalacak filizlerin özü olayım…
Alıyorum dost…
Gecenin koynundan alıyorum asılı kalan ruhumun aymaz ironisini… Ve aktıkça yarınımıza huzur olacak anları sağıyorum atlasın süt beyazı inlemesinden…
Sonrası, birbirine sığınan yol arkadaşlarının yaşamın göbeğine sızan haritaya dem olma vakti…
Sonrası, yaşamın yürek ülkesinde bir gecekondu bulup gökdelen düşlerimizi duvarlarımıza çizme zamanı…
Unutma !... Çizdiğin her resim, sendeki çığlığı sana taşıyacak bir devinimin kınında umut saklı kılıcın gücü ve keskinliğindeki özeti olacak…
M.ALTAN
10.03.2010
YORUMLAR
Bu gece ilham lazım..Rüzgar küskün...yağmur küskün...sayfa sayfa dolaşırken milleti...buraya da uğradım.
yaşamın yürek ülkesinde bir gecekondu bulup gökdelen düşlerimizi duvarlarımıza çizme zamanı…
kısmını tersinir bir tepkime ile şöyle yaparsak;
Yaşamın herhangi bir yerinde, gökdelenler alaylarının kesif hasretliğin de yoksul düşlerimizin ve ilhamlarımızın sahibi gecekondularımızı duvarlarımıza işleme vakti...
Gecekondu da yaşasaydım diyesim var..İlham geldi mi?
Her çiçekten topluyoruz bir şeyler...
Böcekleştim iyicene gece gece...Bir tane daha bakayım yazdıklarınızdan ablacım..
Hadi dost gayret et…
Sen bana yaslandıkça gökyüzündeki umut dolu yıldızların ruhundaki tüm dehlizlerden geçeceğini unutma ki ben yitirdiğim tüm düşlerimi sen de yeniden keşfedeyim… Ve bu keşfedişin nabzında yaşamın manasını taşıyalım gerçek olan âlemin sonsuz çoğalışına…
Burasını alayım ve gideyim haykırayım dostuma ve yaslayayım başımı o sevgi ve umut dolu gögsüne, sonra tutayım, çıkarsız ve beklentisiz uzanan ellerini ve umuda açayım, dostum olmadan açılmayan yelkenimi.
Muhteşem bir yazı idi ve tüm özelliğinizi koymuşsunuz yişne ortaya sevgili şairim.
Kutluyorum kaleminizi ve sevgiler yüreğinize
Doğ şair karanlığın nabzından ve değsin ışığın gamzeli düşlere, süzülürken dağlar ardından yarınları bırak nasırlı avuçlara. Gel ama şimdi! umudun kırık kanadına sakladığım sen yanlarım savrulmadan son rüzgarla ve değmeden son güzün çisi yüreğime..
Bahtıma dokunan ne varsa bırak, kuytulara sakladıklarımıda ama bırakma, bırakma hiç ellerimi...
Tebrik,takdir ve saygımla şairiim...
dostun omuzunda duyulan huzurdur mutluluk
bazende dostun yüreğinde açabilimek
gülüşlerimizin ıslak zamanlar vardır akşamı olmayacak günlerce uzun ve gecelerin sabaha varmayacağı kanati bazen...
her iki halde tutunduklarımızdır bize hayat
bu yazıda dosttan özge bir içtenlik var..çağrı var,yol gösterme var..nasıl ve ne olacağını da göstermek...
dosta bir yol göstermek ...
umudu yaydığımız zamnalrda yalnız olmamak ne güzel bir şey..hele bu öağda..insanoğlu yalnızlıkların uzatmalarını oynarken
duyarsız olsada sonuçta kendi içinde daima yalnızdır...
çok tatlı bir lezzet bıraktı yüreğimde bu yazı...öyleki kurgusuna bile bakamadım..sadece okudum okudum ve mutlu oldum..
sevgiler saygılar değerli dost...