Ben aptal değilim, sadece aşığım...
Aşkın gözü kör olur derler hep. Ben bunu küçük yaşlarımdan ta bugüne kadar duya duya geldim ama hiç tam anlamının farkına varmadan. Aşkın gözü nasıl kör olur ya? Ne bu büyü mü, hipnoz mu, sihir mi ki, gözleri bağlasın? Yani her kesin gördüğü gerçeği aşık olan biri görmez oluyor mu? Evet, hiç anlamazdım. Yabancı bir hisdi bana çünkü aşk... Sonra nasıl gayet görmeyi iyi beceren iki gözü olan insanın kör olabileceğine şahit oldum ve hem de kendi üzerimde... Evet, işte aşk kör ediyormuş... Ama bu körlük de değil ben derdim. Gördüğün şeyleri görmemezlikden gelmekdir. Mesela, hiç olmadı mı ki, sevdiğinizi bir başkasıyla flört ettiğinde gördüğünüz? Oysa "benim gözüm senden başka kimseyi görmez oldu" demişti... Naparsınız? Hemen tam oracıkta karşısına geçip içinizde olan tüm hırsı döker misiniz? Yoksa kendisinden az önce konuştuğu insanın kim olduğunu mu sorarsınız? Cevabı aynen bu tip cevaplardan olacak: "Ya bilmiyorum, hayatım, biriydi işte, buraya en yakın bank hangisi diye soruyordu, ben de onu anlatıyordum.." Sizde bu yalanı yutacak mısınız? Tabi. Susacaksınız. İçinizde fırtınalar kopsa bile. Çünkü aşk hemen en geçerli şantajını yapıyor: "En iyisi sus! Ya bir şey dersen, çok kızarsa, her şey biterse, çekip giderse ve bir daha hiç dönmezse, naparsın o zaman? O senin nefesin, sen onsuz yapamazsın! O yüzden iyi düşün ve sus! Sıradan biriymiş işte, kafana takma, esası o ki, şuan senin yanında!". Ve susuyorsun aşkının tavsiyesini alıp. Bir başka gün ise sevdiğine tüm gün ulaşamıyorsun. Önce telefona çıkmıyor, mesajlara da cevap yazmıyor, sonra telefonu tamamen kapatıyor. Naparsınız? Ertesi gün soracaksınız tabi neden dün hiç haber vermediğini, telefonu neden kapalı olduğunu. Onun da cevabı yine belli: "Aşkım ya, hiç bakmamışım telefona, sonra da şarjı bitmiş, yine haberim olmamış, bugün açınca gördüm çağrılarını, mesajlarını..", ya da "Ya sorma ya, telefonu evde unutmuşum, annemler de aramış ulaşamamışlar.." ve s. Buna diyecek söz var mı sizde? Çünkü siz onun dün telefona başka sebeplerden çıkmadığını gayet iyi biliyorsunuz. Ama bir söz dersiniz hemen geçer yine en geçerli usuluna. "Bana hiç güvenmiyorsun ya, böyle devam edemez, kendimi boğulur gibi hissediyorum, bana ne zaman güvenmeye başlayacaksın.." falan filan ve siz yine susmaya hatta özür dilemeye bile mecbur kalırsınız. Hem suçlu hem güçlü misali. Siz sevdiğinizin hayatında olan en küçük şeyleri bilmek isterken, her hareketinizde onun düşüncelerini, hoşuna gelip gelmeyeceğini düşünürken, onun sevdiği her şeyi sevmeye başlarken o sizin saç düzümünüzün değişik olduğunun bile farkında değil. Oysa ne kadar uğraşmıştınız onun sizi görürken ne kadar şaşıracağını ve sevineceğini hayal ederek... Ama bu ilk defa değilki o sizdeki farkları fark etmiyor. Sorsanız gözlerinize bakmadan belki gözünüzün ne rengde olduğunu bile diyemez. Arkadaşlarınızın sevgilileri hep arayıp soruyorlar onları, bıraksan tüm günü telefonda konuşurlar. Ne hoş sahne sevenleri görmek... Ama sizde durum başka. Siz aramazsanız sevdiğinizin hiç aklına gelmez arayıp sormak. Çünkü sebepleri var. Çok yoğun bu aralar. Başını kaşımaya zamanı yok. Ama sizi çok seviyor çünkü hala sizinle beraberdir. Arkadaşlarınız "uyan, kardeşim, o seni sevmiyor, bu kadar mı aptalsın bunu anlamamak için.." derken ne diyorsunuz. "Ben aptal değilim, her şeyi de çok iyi görüyorum, anlıyorum, sadece aşığım..." mı?