AMED
Bir seyyah gibi adım adım gezdim sokaklarını: Ben’u-sen’i, Hançepeki, Alipaşayı... karış karış arşınladım ...
Kara Amed!... Siyah zülfünü kokladım buram buram kokan... Kara, kapkara taşlarla bezenen zülfünü... Bir ibret abidesi olarak karşımda durmakta; nakkaşın çekiç darbeleriyle işlenen duvarlarına sinen kan ve çamur kokusuyla... Zulmün egemenliğin ve gücün verdiği heybetle hüküm sürmenin kibir ve yenilmezlik edayla sarhoş, burun kıvıran yöneticilerin ihtişamlarının bir işareti olarak yükselen burçların bir gerdanlık gibi sarmış Dicle’yi... Akar ya Dicle bağrında yanık yanık...
Sen kara Amed... Bahtına açılan kara bir sayfa... Hüzün ve sevinçlerin bağrında boy attı Dicle’den, Karacadağ’dan akan hamravat sularıyla sulana sulana...
Hamravatta boy attı... Boy attı mahkum duygular sığındıkları ağaç kovuklarında Karacadağ’da...
Dicle bir yılan gibi kıvrılır duvar diplerinden... hayat.... hayat bulursun Dicle’nle...hatta ve hatta onsuz bir hayat düşünemezsin...
Bir gezgin, bir yabancı gibi hayretlerdeyim ilk kez görür gibi... Birer yabancıyız şimdi; sen bana, ben sana... oysa ki senin için nice ağıtlar yaktım, türküler dillendirdim... Sinemde büyüttüm acıların en unutulmazını ve sevinçlerin en delisini...
Ey zalim!..
Nice serdarlar barındırdın koynunda... Nice dert ve zülüm... Birbirlerine kavuşmak hayaliyle yanıp tutuşan sevgililer gömdürdün burç diplerinde... Kat kat birikir bağrında göz yaşı, nefret ve kin... Yine de sana olan sevdaya mani olamazsın...
Ey Amed!. Kara Âmed!
Kimlere ev sahipliği yapmadın ki!... Kimlere!.. Gök gürültüsüyle geçen hükümdarlar mı desem, yorgun açlar mı desem, yalın ayak duvarlarında gezinen bedbahtlar mı desem, dergahına kurulan sarhoşlar mı desem.... Medeniyetler kurulup medeniyetler yıkılmış ocağında ... Kimilerine başkentlik de etmişsin, kimilerine yarenlik... Sevdan yüreklere sığmaz... Bir gören bir daha unutmaz...
Yıllara meydan okuyarak ayak direttiğin ;Çilekeşliğinle, sevdanla, özgürlüğünle simgelediğin değerlerinle dimdik ayakta ve numune-i timsal. Vazgeçilmez değer olarak önümüzdesin geçmişten geleceğe... Yani ibretlik... Durgun bakışlarla izlenir ihtişamın. Basamak basamak yüklenir omuzlara kara lahitlerin; derdest eder duyguların izdüşümü medeniyetler beşiği Mezopotamya’da... Bir döneme damgasını vuran medeniyetler beşiği Amed...
YORUMLAR
Ey Amed!. Kara Âmed!
Kimlere ev sahipliği yapmadın ki!... Kimlere!.. Gök gürültüsüyle geçen hükümdarlar mı desem, yorgun açlar mı desem, yalın ayak duvarlarında gezinen bedbahtlar mı desem, dergahına kurulan sarhoşlar mı desem.... Medeniyetler kurulup medeniyetler yıkılmış ocağında ... Kimilerine başkentlik de etmişsin, kimilerine yarenlik... Sevdan yüreklere sığmaz... Bir gören bir daha unutmaz...
EWWET EWWET......
ah 21
diclemi nasıl kıvrık akar diye yılana benzetirsin.o niye kıvrılır bilir misin.anadolunun kılcal damarlarından topladığı yükü kıvrılmadan basraya taşımaya kalksaydı taşkınlığının önünde hiç bir şehir duramazdı.Kara Amed deme o soylu kente.baht bu ..bu gün kara yarın ak.hem beşik olmaktan sıkılmıştır amed.şahtır o şah..
çok güzel anılarım var diyarbakırda
kim ona hayıflanmaya kızmaya kalksa ....dayanamam....
saygılar