Sıradan Bir Gece!
Dışarıda yağmur olanca kuvvetiyle yağıyordu. “Kim bilir kimin günahlarını yıkamak içindir?” diye düşündü bir an.
Tek bir el silah sesi duyuldu gök gürültüsüyle karışık.
Aslı kapıyı kapatmayı düşünmedi bile; olduğu gibi bırakarak dışarıya çıktı ve karanlığa karıştı. Hızla yağan yağmura aldırmıyordu. Umurunda da değildi zaten. Belki yağan yağmur temizlerdi ruhunu ve bedenini. Kendini her zamankinden çok kirlenmiş ve çaresiz hissetti. Yüzü gözü kan içindeydi. Ellerine baktı sonra bilinçsizce silahı ancak o zaman fark edebildi.
Yağmura döndü yüzünü öylece baktı. Karanlıkta kaybolmak ve yağmurla birlikte eriyip toprağa oradan da denize karışmak istiyordu. Deniz kurtuluştu onun için.
Tanımadığı bir evin duvar dibine çöktü. Başını gömdü iyice ve ellerinin arasına aldı. Daha çok küçülmek istedi; olduğundan daha küçük hissetmek istiyordu kendini. Bir müddet öylece kaldı. Sonra, birden bire; unuttuğu bir şeyler varmış gibi ve aklına gelmiş gibi kararlılıkla doğruldu.
Sırılsıklam olmuştu. Ama o aldırmadan yürüdü; yüzünden akan yağmur sularına ve bacaklarının arasından sızan kana aldırmadan.
Deniz her zaman huzur vermişti ona. İyot kokusunu ciğerlerine doldurmak istiyordu.
Uzaklardan polis ve ambulansın siren sesleri geliyordu. Umursamaz bir tavırla yoluna devam etti.
Bir süre denizi izledi sessizce.
Haykırdı olan gücüyle;
Merhaba hayat! Merhaba yeni hayat!
Uzun ve derin bir soluk aldı.
Son kez bir ses duyuldu karanlıkta gök gürültüsü ve şimşekle karışık.
Mutlu ve huzurlu bir evde kadın dışarıyı izliyordu.
“Aklı olan bu havada dışarıya çıkmaz. Baksana şu yağmura” diyordu kocasına.
Ama kocası anlamamıştı! ne dediğini; çünkü o sırada deniz kenarında bulunan 25-30 yaşlarında ki kadın cesedi ile ilgili haberi okuyordu gazetesinde.