- 900 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kitap ve Hikmet
Allah, insanların yanlış düşüncelere saplanıp, kendilerine ve toplumlarına zarar vermemelerini sağlamak amacıyla, onlara doğruları beyan eden kitaplar ve bununla birlikte o kitapları birebir hayata yansıtan peygamber diye isimlendirdiğimiz numune insanlar var etmiştir. Bu numune insanlar, aynı toplumlar içinde ve aynı dönemin şartlarını taşıyan insanlardan oluşmaktadır ki, zamanın gereksinimlerine cevap verebilecek nitelikte olmaları için bu böyle olmalıydı. Ki zira öyle de olmuştur. Nitekim içinde yaşadığı toplumun yanlışlarını ve gereksinimlerini yakinen bilen bu elçiler, görevleri icabı fiziki dirence sahip olmaları gerektiği için, cinsiyet olarak erkeklerden seçilmişlerdir. Yeri gelmiş hırpalanmış, azarlanmış, darbelere maruz kalmış ve yeri gelmiş yurtlarından sürülmek suretiyle çok acı günler yaşamışlardır. Fıtratı itibari ile kadınların bu sıkıntıyı, birebir göğüsleyebilmeleri mümkün olmadığı için Allah bu vazifeyi, özellik olarak daha fazla dayanma gücü verdiği erkeğe yüklemiştir. Zira tümüyle erkeklerden oluşan bu peygamberlerse, tüm zorluklara rağmen Allah’ın buyruklarını yılmadan ve bıkmadan insanlara anlatmaya çalışmışlardır.
Nitekim Allah, toplumların yaptıkları yanlışlara göre, daha çok o konu üzerinde duran ama içerik olarak genel anlamlı beyanatlar verdiği ayetlerini, çok önceki dönemlerde sahifeler olarak göndermiştir. Zira daha sonraları ise birazda insanlığın çoğalmasına binaen, daha çok kapsayıcı eserlerle insanlığa yön vermiştir. İşte bu eserlerinse İncil, Tevrat, Zebur ve Kur’an-ı Kerim diye isimlendirildiğini genelde hepimiz biliriz. Zira hepsi de Allah tarafından gönderilmiş mukaddes kitaplardır. Daha öncede belirttiğimiz gibi hepsinin genel içeriği, insanlara barışçıl ve doğru bir hayat yaşayabilmenin düsturlarını anlatmaktır. Tüm insanlık olarak bize düşen görevse şudur ki, bunların Allah tarafından gönderildiğini kabul edip, hepsini incelemek ve okuyup anlayarak hayata yansıtmaktır. Hülasa şahsım adına ben, içlerinde daha taze ve daha evrenseli olması hasebiyle Kur’an-ı Kerim’e daha çok yoğunlaşmanın gerekliliği kanaatindeyim.
Yazılı beyanatlar olan bu kitaplarla birlikte Allah, bir de hikmet dediğimiz ama varlığını herkesin görüp algılayamadığı esrarengiz güç ve hadiseler var etmiştir. Günümüz tabiriyle bunun bir diğer adına keramet de denilebilir. Her şeyin olduğu gibi, bu kerametlerin de tek uygulayıcısı kesinlikle Allah’tır. Hikmeti biraz daha net bir ifadeyle belirtecek olursak, kalp gözü açıklığı ya da hissiyat fazlalı diyebiliriz ki Allah, bu özelliği daha çok kadınlara bahşetmiştir. Bu özellik, her kadında kısmi de olsa mevcut olduğu gibi bazı kadınlar da ise derece olarak daha da fazladır. Buradan şu sonucu da çıkartabiliriz ki, erkekleri kitapla yücelten Allah, kadınlara da hikmet ayrıcalığı vermiştir. Bu da onun ne kadar adil ve eşitlikçi olduğunun göstergesidir.
Allah hikmeti, kadınlar haricinde tabiattaki bazı varlıklara da bahşetmiştir. Mesela bunu bizatihi kendimin yaşadığı bir misalle örneklendireyim ki, ayaklarımdaki üşüme rahatsızlığından dolayı muayene olduğum hastane ve tabiplerden bulamadığım çareyi, sülük dediğimiz ve herkesin bildiğini düşündüğüm küçücük bir hayvanda buldum. Bu hayvan bir taraftan insanın damarlarındaki pıhtılaşmış ya da kirlenmiş kanı emerken, diğer taraftan da kendi vücudunda depoladığı yüksek düzeydeki antibiyotikleri insanın damarlarına zerk etmektedir. İşte bu Allah’ın, ufacık bir hayvana yüklediği özelliktir ki bunun adına kesinlikle hikmet denilir. Böyle bir özelliğin, o küçücük hayvana verilmesi ise o mutlak sanatkârın yüceliğini gösterir. Kâinatta buna benzer sınırsız örnekler vardır ve de zaten kâinattaki her şey kesinlikle bir hikmet üzere yaratılmıştır.
Bu bağlamda, düşünen ve anlayabilene uyku bir hikmettir. Zira uykuda görülen rüya da aynı şekilde bir hikmettir, ibadet bir hikmettir, insanın var oluşu bir hikmettir, ağacın verdiği meyve ise bambaşka bir hikmettir. Kısaca tabiatta gördüğümüz her şeye, ibret ve mucizelerle dolu bir hikmet yüklenmiştir. Nitekim nasıl ki yazılı ayetlerle biz insanlara doğruyu gösteren kitaplar hakikati yansıtıyorsa, hikmet de tıpkı o kitaplar gibi hakikatin kâinata yansıyan yüzünü betimlemektedir. Zira o da, insanlara doğruyu belgelemek için var edilmiştir. Nitekim hiş kuşkusuz Kitap ve Hikmet, her ikisi de kesinlikle Allah’ın varlığının en somut delilidir.
Mehmet Akif UÇAR