- 1513 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
BEN BU DÜNYANIN İNSANI DEĞİLİM....
Hatırlıyorum da, "Ben, bu dünyanın insanı değilim" derdim hep...Ne kadar da çok sarfetmiştim bu sözcüğü. Hakikaten de "Ben, bu dünyanın insanı değilim" dedirten çok şey oldu dünyada iken..
Ben doğduktan sonra,boşanan annemle babamın arasınada kalmıştım. Ana babalar, ayrılsalar bile, çocuklarına hayat boyu lazım olan tek gıdanın, sevgi olduğunu nasıl unutabilirler? Aralarındaki çekişme, beni, uzaklarda okumaya, yanlarından kaçmaya itti. Temel aile direğiniz çürükse bina kurmak zor oluyordu...Ben bu dünyanın insanı nasıl olabilirdim?...
Ama güçlüydüm...Yıkılmadım.. Mühendis olup Anadolunun en uzak köşelerine gittim, kendi ayaklarımın üzerinde durmayı başardım....
Günün birinde, arkadaşımın dünya güzeli, mahzun bakışlı, narin yapılı baldızına gönül verdim. Evlendik.
Var gücümle çalışmaya başladım. Ama, iş düzeninde, zayıfın, güçsüzün, daima ezildiğine şahit oldum. Maden ocaklarındaki işçilerin, dramları beni kahrediyordu.Cebimdeki paranın, yarısını onlara veriyordum. Soğuk kış günlerinde, nasıl olsa ben alabilirim diye, pardesümü en zayıf, en güçsüz işçiye verip, eve gönül rahatlığıyla ve huzurla gidiyordum. Benden başka, kimse bu düzenden, üzüntü duymuyordu. Söyleyin...Ben, bu dünyanın insanı nasıl olabilirdim?...
Özel bir madencilik şirketine, iyi bir ücretle transfer oldum. Düzenimizi oturtmuş,üç çocuk sahibi olmuştuk. Bir müddet sonra, şirket, iflasın eşiğine geldi, işçilerin parasını ödeyemez oldu. Bizler için, ekmek kapısı bulunurdu ama, işçiler için öyle değildi. Hiç düşünmeden, arabamı satıp, parasını, her ay işçilerin maaşlarını ödemeye ayırmak üzere bankaya yatırdım ve şirket sahibine " durumun düzelince ödersin" dedim. Adam, inanamadı.."Bu yaptığını, ömrümün sonuna kadar, unutmayacağım ve bunu ne pahasına olursa olsun sana fazlasıyla ödeyeceğim" dedi. Ama, sizin de düşündüğünüz gibi, o gün geldiğinde o adam, "ben öyle bir para almadım, kim çalıştığı firmanın işçileri için arabasını satarki " diyebildi, ve inkar yoluna gitti..Bu laf, parayı vermemesinden daha ağır gelmişti bana..Sorarım size..Ben, nasıl bu dünyanın insanı olabilirdim?...
Devlet sektöründe, particilik, kayırmalar, özel sektörde, işçi zulmü beni daha çok zayıfın yanına, onları korumaya itti..Allahtan evde çok mutluydum. Günde en az üç dört defa, eşimin, sesini duymazsam, o günüm iyi gitmezdi. Çocuklarıma, aşırı düşkündüm, büyük kızımı, iyi bir tahsil görsün diye teyzesinin yanına gönderdiğimde, her akşam yemekler boğazıma dizilir, gözyaşı akıtırdım. Akşamları kızlarıma, dans nasıl edilir, ciğer nasıl kesilir onları öğretirdim.Onları öpmeden, masal anlatmadan uyutmazdım....
Şimdi, " Onlarsızlığa, nasıl dayanıyorum, diye şaşıp kalıyorlar" Halbuki, bilmiyorlar ki, ben, hep onlarla beraberim....
Sadece bazı günler, onların, beni hissetmelerini isterdim..Mesela, oğlum, sünnet olurken, çok ağlamıştı " Merak etme oğlum, ben yanındayım, artık, erkek oluyorsun" demeyi ve kirveliğini ben yapmayı çok isterdim..Halbuki..Yanındaydım, ama o, bilemedi. Veya kızlarım evlenirken, " Ben, daima arkanızdayım" demeyi çok isterdim...Ama, en çok karıma, " Merak etme, ben hep, senin yanındayım, korkma, başaracaksın!" demeyi çok isterdim...Bütün bunları yanlarına gelip söyledim, ama duyuramadım..Aslında, ben her gece, karımın başucunda onu uyutmadan, yanından ayrılmadım...
Ben, burada, huzurluyum...Mutluyum...Çünkü, benim, yolun yarısında duran kalbimin iyiliği, olduğu gibi oğluma geçmiş. Ailesinin başında, kapı gibi duran bir yüreği var. Her güçlüğü yenecek güçte, zaten seneler önce, eşim "Çok çalışıyorsun, sana bir şey olursa, biz ne yaparız? " diye sormuştu da, ben de, yerde oynayan oğlumu, gösterip "İşte! Arkamda, o var" demiştim..
Şimdi diyorum ki; daima sevin, hoşgörünüzü dağıtın ve sizden aşağıda bulunan insanları düşünün ve yardım edin....Ve, bilin ki, herkes, boyu kadar patiskayla buraya geliyor...Ha ! Bazen onu da getiremiyorlar, yerleri bile belli olmuyor...Bakın, işçiler, o sene doğan çocuklarına, benim adımı vermişler...Onlarcası adımı taşıyor...İşte sadece bunlar kalıyor sizin dünyanızda bilesiniz....
Buradan bakıyorum da.."HELE ŞİMDİ, SİZİN YAŞADIĞINIZ DÜNYANIN İNSANI HİÇ OLAMAZMIŞIM"...
YORUMLAR
20 yıldır dinlediklerimi senin bu kadar güzel olduğunu bilmediğim kaleminden okumak müthiş birşey... Baban görüyor ve eşiyle de çocuklarıyla da gurur duyuyor eminim.. ve ben de 12 yaşındayken girdiğim, kan bağım varmışcasına sevdiğim bu ahenkli ve huzurlu ailenin bir üyesi olduğum için Kadir büyükbabaya teşekkür ederim..
feray soydan
Ev sahibimiz ömüş bizler de o cenazeye gitmiştik. Cenaze henüz evdey idi ve dışarıda erkekler sıraya dizlimiş cenazenin çıkmasını bekliyorlardı. Bir an gözüm dışarı kaydı ve duvarın dibinde gözleri sulanmış olan babamı görüm. O an onu kaybedebileceğim endişesi yerleşiverdi yüreğime ve başladım ağlamaya. Onu kaybedersem ne yaparım diyordum kendi kendime. Onunla evlendikten sonra ancak baba kız olabişlmiştik. Onu yeni bulmuştum ve kaybetmek korkusu hep içimde olmuştu.
O gün neden bu kadar ağladığıma kimse bir anlam veremedi. Ama babam benim nedenimi anlamış olmalı ki, duvarın dibinden baban bakıp yerinden ayrıldı ve yanıma geldi. " Ben daha buradayım kızım. Seni bu kadar erken bıralkmaya niyetim yok ağlama artık" diyordu.
Yazınız beni bundan onbeş yıl öncesine götürdü ve o günü yeniden yaşattı. Babalarımız ve annelerimiz ailenin temel direği ve onların yokluğunu düşünmek acıların en büyüğü. Y
İçimi acıyarak okudum yazınızı. Kutluyorum tüm kalbimle bu güzel ve anlamlı paylaşımı sunan kaleminizi ve saygılar yüreğinize
Gerçek yaşam öyküleri insanın gönül telini çok fazla titretiyor.Yüreğinize sağlık,babanıza Mevlam rahmet etsin.Ben de babamı onüç yaşında kaybetmiştim.Yazınız içimi yaktı,saygılar.
feray soydan
sevgilerimle,
güzel bir kalem.....hüzün dolu.....işte arkamda o var.......bitirdi beni.....huzursuzluk evleri şiirimi anımsattı....kutluyorum puanım 1000 saygılar
feray soydan
insana en büyük mirasın aile olduğunu hissettiren bir şiir.
Saygılar
çok güzel ve duygusal bir yazı. Ne güzel bir sevgi yumağıymış insanın imrenmemesi imkansız.
kalem duyguları güzel aktarmış insanın içini acıtmış da acıtmış.
Kaleminizi kutlarım. Sizin kaleminizi çok beğendim. İmkanlarım ölçüsünde yazılarınızı kaçırmamaya çalışacağım.
Sevgilerimle....
feray soydan
Babamın gerçek yaşamını kendi cümleleri ile kaleme aldım, benim için de hüzünlüydü
Sevgilerimle
Sanırım babanızın düşüncelerini aktardınız beyaz sayfanıza...Hüzünlüydü...Ama ne demişler "gelin girmedik ev olur,ölüm girmedik ev olmaz"
Ölümü öyle ya da böyle tadıyoruz en acı şekilde ve biz anneler onurumuzla,gerie kalan çocuklarımızı en iyi şekilde büyütmeye çalışıyoruz.Annenizi çok iyi anlayabiliyorum...
İç burkan bir yazı idi...Siz kardeşler ve annenize bundan sonra mutluluklar diliyorum.Sevgilerimle
feray soydan
Gerçek bir öyküden yola çıkarak babamın yaşam felsefesini aktarmak istedim ama biraz hüzünlü oldu, bizim için...
Sevgilerimle,
çok duygulandım....
canandemirel tarafından 3/12/2010 1:59:03 PM zamanında düzenlenmiştir.
canandemirel tarafından 3/17/2010 9:54:31 AM zamanında düzenlenmiştir.
feray soydan
babamı ben de kaybettim ,bu duygularla yaşamayı çok iyi bilirim..
canandemirel tarafından 3/12/2010 1:56:41 PM zamanında düzenlenmiştir.
canandemirel tarafından 3/12/2010 1:57:22 PM zamanında düzenlenmiştir.
canandemirel tarafından 3/17/2010 9:55:48 AM zamanında düzenlenmiştir.